“Ergenekon nerede adresini söyleyin, Gidip üye olacağım.” diyen diktatörlerin partisi CHP, AK Parti'nin karşı konulamaz yükselişi karşısında sefilleri oynamaya devam ediyor.
Kılıçdaroğlu ve ekibi ciddi, tutarlı, dürüst bir muhalefet ortaya koyamadığından zıvanadan çıkıp hakaret, küfür, iftira ve karalamalarını sürdürürken kendisini de partisini de iyice ayağa düşürüyor.
Bir parti liderine yakışmayacak dille Erdoğan'ı 'Dolma bahçeden vapurlarla gelip geçen kadınları dikizlemekle' suçlayarak Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir bayağılık ve seviyesizliğe indirerek mide bulandırmaya devam ediyor.
Her gün yeni bir gaf, her gün yeni bir ayak oyunu, her gün yeni bir iftira, her gün yeni bir rezalet çıkartan bir parti liderinden bu ülkeye başbakan olabilir mi?
Bu parti bu düşük profilli lider ile seçim kazanabilir mi?
11 yıldır AK Parti'nin ABD kaynaklı bir güç tarafından kumanda edildiğini söyleyen ulusalcılar, yurtseverler, sosyalistler, solcular, Koministler, Stalinci faşistler de bu kişiye inadına alkış tutmaya devam ediyor.
"Atatürk'ün askerleriyiz" diye caddeleri, sokakları bir birine katarak kışkırtma yapan gençlik yıllardır bir türlü gerçekleştiremedikleri Marksist devrimlerinin rüyasıyla yatıp hayaliyle avunmaya, gaz ve jop yeme yarışına devam ediyor.
Milli güçler, aydınlıkçılar, ulusalcılar, halkçılar, Mustafa Kemal'in askerleri (!) AK Parti hükümetlerinin başarıları karşısında hasetliklerinden çatlıyor.
Çünkü Türkiye'nin her gün biraz daha ekonomik, askeri, siyasi, ticari ve her alanda özgürleşmesi bağımsızlaşması onların bütün tezlerini çürütüyor, her türlü iddia ve yalanlarını da boşa çıkartıyor.
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olacak diye gözlerine uyku girmeyenler nasıl Çankaya'ya çıktığında kahırlarından bitip tükenmişlerse,
Anayasa referandumunda karış karış Türkiye'yi dolaşıp yalan, iftira ve dedikodu üretenler nasıl referandum sonrası tuş olmuşlarsa,
'Cumhuriyet elden gidiyor' diye Cumhuriyet Mitingleri'yle vatandaşı sokaklara dökenler nasıl bir daha milletin karşısına çıkamayacak hale geldiler ise,
Türkiye’yi gericiler istila etti diye yırtınan kara cübbeli aydınlar nasıl üniversitelerde şimdileri suspus oldularsa Türkiye normalleştikçe olmaz denilen her şey oluyor.
Tabular, putlar, ehramlar inkârcıların başları üzerine yıkılıyor. Ezberler, oyunlar, hileler bozuluyor ve yepyeni bir Türkiye kuruluyor.
Köprüyü de, Havaalanını da, İstanbul Kanalı da, yolları da yaptırmayız diye sokaklarda anarşi çıkaranlar şimdi de ‘'Boğazı yüzerek geçerim Marmaray tünelinden geçmem'' diye tepinip duruyorlar.
Karanlığın bekçisi olan kara cübbeli aydınlar, gericilikte direnen ilerici beyaz Türkler, yobazlığı kimseye kaptırmayan entelektüeller, çağ dışılıkta direnen statükocular..
14 yıl önce başörtüyle Meclis'e yemin için gelen Merve Kavakçı'yı 45 dakika protesto edip, ‘'Çıkarın bu kadını buradan'' diyerek tarihin çöplüğüne gömülen bir zihniyet dün mecliste sadece ‘'AK Parti'ye seçim malzemesi vermemek'' için başörtülü milletvekillerine karşı çıkamadıklarını kuzu kuzu ilan ettiler.
Peki, 80 yıldır devrimler adında sürdürülen bu zulümler, işkenceler, baskılar niçindi?
Bir ezber daha bozuldu.
Tüm milletimize hayırlı olsun.
Selam ve Dua ile..