Savaş günlerinde gazete çıkartmak çok bunaltıcı.
İnsan etiyle beslenen her ırktan yamyamın çığlıklarını ayıklamak, karşılıklı yalan ve abartıları elekten geçirmeye uğraşmak, çocuklarını kaybetmiş insanların kederli yüzlerine bakmak, ölüm haberlerini okumak ve varlığının hiçbir işe yaramadığını her haberde, her olayda bir kere daha görmek.
Diğer gazeteleri açıp “lazerli roketlerimiz var, güdümlü bombalarımız var, vurduk, ezdik” haberlerini okumak da ayrı bir işkence.
O “lazerli roketlerin” vurduğu çocukların anneleri de okuyor o haberleri.
Bu kadar sevinmeye, “eziyoruz” diye böbürlenmeye ne gerek var.
Savaş işte.
O da vuruyor, öbürü de vuruyor.
Bizim gazeteyi ırkçılığın ve savaşçılığın her türünden uzak tutmaya çalışıyoruz, haberleri mümkün olduğunca dürüst vermek için çabalıyoruz, bu savaşta kim yenerse yensin “yenilenin” biz olduğumuzu unutmamak için uğraşıyoruz, dilimizi düzgün tutmak için gayret gösteriyoruz, ölen çocukları üniformalarına göre “şehit ve terörist” diye ayırmıyoruz, hiçbir ölüme sevinmiyoruz, hiçbir saldırıyı sevinç çığlıklarıyla karşılamıyoruz.
Bu, yanlış bir savaş.
Kimse amacına ulaşamayacak.
PKK yönetimi “müzakerelerin” yolunu tıkayacak biçimde savaşı tırmandırmakla büyük bir hata yaptı bence.
İstediğini silahla alması mümkün değil.
Bunu görecek.
Biz yıllarca devlete “Kürtleri silahla sindiremezsin” dedik, sindiremezdi, sindiremedi, silaha güvenirse bundan sonra da sindiremeyecek.