Biraz Acı Verecek Ama...

Burhan OKUTAN

Emin olun artık gına geldi.  Başbakanımıza Allah kolaylık versin.

Bunlar müneccim, bunlar modern astrolog!

Kimden mi bahsediyorum?

Sayın başbakan demokratikleşmeye dönük paketi henüz açıklamadan paket hakkında yorum yapan siyasilerimizden tabiî ki…

Erbakan Hocanın ulusa sesleniş programını sürmanşetten veren gazeteler gibi. Erbakan hoca milli maç nedeniyle programı erteliyor ama o gün gazeteler sürmanşetten veriyordu. Vurun abalıya…

Şimdi aynı anlayış devam ediyor. Daha paket açıklanmadan yorumlar gırla gidiyor. Vahamet bununla sınırlı değil elbet. Paket açıklandıktan sonra da  “bu paket taleplerimizin kötü bir kopyası” denmesi yok mu, adamı bitiriyor. Daha doğrusu siyaset burada “iflas” ediyor!  

“Olmaz böyle bir şey!” demeyin, burası Türkiye, oluyor işte!

Hani Türkiye Cumhuriyeti’nin profesör dışişleri bakanı için “geri zekâlı” diyen bir siyasetçimiz var ya, işte bu sözler ondan sadır olmuş. Olayı kişiselleştirmeden konuyu ele alalım. Müzmin muhalefetten bahsedelim.

Başbakan “ÇÖZÜM” diyor ve bir süreç başlatıyor, bunlar ne yapıyor?

Hayır, olmaz…

Peki, bir öneriniz var mı?

Hayır, olamaz…

Olmaz, olamaz ikileminde bir siyaset metodolojisi…

Dağ fere doğurdu” deyiver ve ardından bir yığın hamasi sözler…

İyi valla, siyaset bu kadar kolay!

Yeni anayasayla ilgili  “mutabık kalınan maddeleri bir an önce Meclisten çıkartalım, milleti bekletmeyelim” deniyor, yine aynı terane…

 Bekletilsin ve turşusu kurulsun…

Yine Başbakan elin gâvuruna nispetle “Kanal İstanbul, 3. Havaalanı” gibi küresel ölçekli projelerle halkta heyecan uyandırıyor, bunlar yine “istemezüüüüük” diye diretiyorlar…

 Diyoruz ki;

Allah aşkına; sizin “MİLLET” diye bir derdiniz olsun, yazıktır, bu milletin enerjisini tüketmeyin…  

Tamam, “muhalefetlik” demokrasilerde olmazsa olmazlardandır,   amma…

Her şeye “sırf muhalefetlik olsun diye” karşı çıkılmaz ya!

Bir birey ve vatandaş olarak “ak” dendiğinde “kara” demek zorunda mıyız?

Proje üretmiyorsunuz veya üretemiyorsunuz, sonra “başbakanın üslubu çok sert” diye siyaset pazarlıyorsunuz. Başbakan üslubundan dolayı bu milletten oy aldığını, hapis yattığını bilemeyecek kadar siyasetin cahili olamazsınız.

“Üslubu sert” diye muhalefetlik olur mu?

Başbakanın üslubu rahmetli Zeki Müren gibi,  askerde tatbikat esnasında “Kahrol düşman, al sana bomba” ağırlığında mı olmalıydı?

Bu bir tercih meselesidir…

Siyasette tükenmişlik diye buna denir…

Akıl tutulması da olabilir…

İyi ki başbakan için “boyu uzun” demiyorlar. Öyle ya; başbakanın yürüyüşünü, endamını görüp de meftun olmamak için kendilerini zor tutuyorlardır. Bu sosyal güruh, başbakanın boy ortalaması standartların üstünde olduğu için    “boy-pos”  kompleksine de girebilir.  

Yeri gelmişken; bir zamanlar Bülent Arınç için “çok sert, saldırgan ve de itici” diyorlardı. Ta ki Gezi olayları çıkana kadar Bülent Arınç böyleydi. Başbakan birkaç günlüğüne yurtdışına çıktı diye bazılarının hemen ayarı bozuluverdi. Tabi, iflah olmaz muhalefet de bunu ganimet bildi ve Bülent Arınç’ın  Gezi olayları sürecindeki beyanatlarıyla  “barışın güvercini” oluverdi. Cumhurbaşkanımız da hakeza…    

Emin olun bu çok yüzlü politik kimliklerden gına geldi artık. Bir zamanlar Rahmetli Erbakan Hocaya da aynısını yaptılar. Hoca için demediklerini bırakmıyorlardı. Aslında Erbakan Hoca’nın şahsında milletin değerlerine hakaret ediyorlardı.

Hocanın siyasi dehasını hazmedemeyenler, milli sanayimizi ve inkişafımızı gölgelemek için bin bir kulp uyduruyorlardı.   

Erbakan Hoca “100 bin motor, yüz bin tank üretebilen fabrikalar kuracağız” diyince hocayı “hayalperestlik” ile itham ettiler. Bu insanlar dünya gerçeklerinden bihaberdiler. Hocanın entelektüel birikimi ‘Bati ile Doğu’yu birleştiren yeni bir medeniyet projesiydi, bu ufka erişemediler...Erbakan Hoca’nın ufkuna erişmek bir yana “cami hocası, takunyalı” diye dalga geçtiler. Şimdi Hoca, bu ithamlarla dar-ı bekaya irtihal etti. Bakalım geride kalanlar bunun hesabını nasıl verecekler.

Erbakan Hoca vefat ettikten sonra  “Hoca iyi adamdı, milliydi, bu Tayyip Erdoğan öyle değil, gömleği çıkardı” türünden laflar ettiler hala ediyorlar. Günah çıkarsalar ne ala, ama iş öyle değil ki!

Tayyip Erdoğan gömlek çıkarsa da onun öyle sağduyulu bir tabanı var ki, liderine gömlek üstüne kaftan giydirirler. Siyaset algı ve analiz işidir. Tayyip Erdoğan’ın ne söylediğinden ziyade, halk o sözleri nasıl okuyor, siyasette önemli olan da budur.

Gömlek çıkardıysa sizin gibi “darbetör illüzyonistlere karşı” çıkardı, askıya astı.  

Doğru; bu millet bunlara seçimden seçime  çarşaf” giydirdi ya, ondan gömlek çıkarmaya karşıdırlar…Tayyip Erdoğan uzaya uydu yollar, tanklar üretir, pilotsuz casus uçak yapar, savunma sanayinde görülmemiş heyecan uyandırır, enerjide stratejik adımlar atar, sağlıkta reform yapar, yinede birileri nezdinde bu adam “milli” olamıyor…

Başbakan hakların genişletilmesi için, yaşam standartlarımızın çıtasını yükseltmek adına paket üstüne paket sunuyor, bunlar paketten  “iftil” anlıyor.   Korkmayın bu iftil değil, bunlar sizi uyuşturmak için değil, tam aksine uyuşmuş dimağları uyandırmak için hazırlanan paketlerdir.  Ufuk açıcı paketlerdir. Bilgi yüklüdür.  Tartışılsın, konuşulsun, uzlaşılsın diye…

Daha konuşulmadan, tartışılmadan “tu kaka” demek bu milletin aklıyla dalga geçmektir, zihinlerini taciz etmektir…

Başbakan, “korkma” diye de İstiklal Marşı’ndaki ilk kelimeyi haykırıyor, cesaret veriyor!

Başbakan, Roman vatandaşlarımıza inene kadar halkımızın nabzını tutuyor, duygu dünyalarını süslüyor…

Evet, korkmayın!

Biraz acı verecek ama ilaç gibi gelecek, buna emin olun.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.