Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd, Başöğretmenimiz, Önderimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-i Beyti’ne, Ashabına, canımız ana ve babamıza, mü’min kardeşlerimize ve Allah’ın (cc) ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara salat ve selam olsun.
Yıllar önce Muhterem merhum Erbakan hocamızla Libya‘daki ilim ve siyaset önderleri toplantısına katılmıştık. Kahvaltıda Afganistan’dan gelen Cemaat Liderine, ‘’tanıdığımız falan İslami Cemaat lideri nasıllar?’’ diye sormuştum.
Suratını sertleştirerek “O kâfir ve haini nerden tanıyorsun?” deyince şoke olmuştum!
İşte Hz. Ali’yi bile kâfir görerek şehid eden bu harici kafa bugün de devam ettikçe yüzyıldır yanmakta olan mazlum coğrafyada ümmetin yasını tutmakla ömrümüz geçecek!
Yeter artık!!
Her işimizde olduğu gibi siyasi ve sosyal hayatımızda Örneğimiz ve Önderimiz Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) “Mü’minin ferasetinden sakının! Zira O, Allah’ın nuruyla bakar!” lisanıyla bizlere emanet ettiği, altından kıymetli tavsiyeleri hepimizin acilen imanı ve ameli olmalıdır!
Feraset nedir?
Ehlince malum, at manasına gelen, feres kökünden müştak feraset; at bakışı, engin görüşlü ve ufku geniş manalarına geliyor.
Atların gözleri yaratılıştan, çok ufukludur. Görme açıları insanla kıyas edilemez derecededir. Sırtındaki şahsı veya yükü görüp ürkmesin diye atın görüş mesafesini daraltmak için atlara at gözlüğü takarlar! At, gece de görür, gündüz de.
Önünü de görür. Arkasını da.
Sevgili Peygamberimiz, bizlerin birbirimizle olan hukukumuzda ve dış düşmanların bizlere karşı oynadığı oyunlara karşı da ferasetli olmamız gerektiğini veciz sözüyle ifade buyuruyor.
Ama birbirine karşı at gözüyle bakması gereken İslam âlemine, maalesef çeşitli at gözlüklerine benzer gözlükler taktılar. Irkçılık gözlüğü, particilik gözlüğü, mezhepçilik gözlüğü, tarikatçılık gözlüğü, mal ve makam gözlüğü gibi şeytani gözlükleri takalı ümmet bakışımızı yok ettiler!
Kendi ırkından, kendi partisinden, kendi mezhebinden ve kendi tarikatından olmayanı kardeş göremez olduk!
Düşmanlarımızı dost, dostlarımızı düşman görür olduk!
İman ve İslam kardeşliği yerine, ekol kardeşliği geçiverince kendi grubundan olmayanı düşman görür olduk!
Birbirimize olan kinin, nefretin, hasedin, hırsın yarısını din, vatan, medeniyet ve namus düşmanlarına gösterseydik bir avuç İsrailli Siyonist, canavar dünyayı mı yönetirdi!?
Kıblemiz Kâbe-i Muazzama’da bile, at gözlükleri sebebiyle ihramlar içinde birbirini yaralayarak hastahanelik eden kardeşlerime acıyorum! Onlar ve hepimiz için Rabb’imden af diliyorum.
Hz. Yahşi’yi bile affeden, talimatı Nebeviye’ye rağmen Okçular Tepesi’nden ayrılarak Uhud’da Hz. Hamza (r.a) ve 71 sahabenin şehadetine sebeb olan isyankâr okçuları kucaklayıp bağışlayan Peygamber’in Ümmeti›nin bugünkü içler acısı ferasetsiz ve hikmetsiz halimize acıyor, ağlıyor ve ağlıyorum!
Başta Filistin olmak üzere Suriye, Doğu Türkistan, Afganistan, Irak, Libya ve Mısır ve Somali gibi ülkelerde yaşayanların gözlerine taktıkları ideolojik, mezhebi ve meşrebi at gözlükleri sebebiyle işgal edilmiş olmalarına ve Müslüman halkların içler acısı ferasetsiz haline acıyor ve ağlıyorum!
Aahh! Gıybet, yalan iftira ve hased gözlüklerini bir atabilseydik! Birbirimizin kuyusunu kazabilir miydik?
Aahh! Siyonist ve Haçlı düşmanlarımızın bizim ufkumuzu daraltmak, bakış açılarımızı bozmak ve bizi birbirimize düşman etmek için gözlerimize ve zihinlerimize taktıkları; ırkçılık, particilik vs. at gözlüklerini bir atabilsek ve birbirimize at gözü gibi ümmet, uhuvvet gözüyle ve Allah’ın nuruyla bir bakabilsek ağlar mıydı Mescid-i Aksa? Ağlar mıydı diğer mazlum coğrafyaları?!
Tek yolumuz ve kurtuluşumuz var!
O da anayasamız Kur’an-ı Kerim’i Sevgili Peygamberimiz’in yaşayarak öğrettiği şekliyle oksijenimiz İslam’ı yeniden bilinçli yaşamak!
Yaşamak!
Yaşamak!
Ve Kur’an ve Sünnet merkezli, Yaratanın ve Efendimizin ‘’BAK’’ dediği yerden Kur’an’ın, Sünnet’in nurundan kafa-kalp ve akıl gözlerimizle bakarak ümmet bakışına yeniden dönmek!
Irkçılık, particilik gibi şeytani at gözlüklerini atarak her şeye sadece Allah’ın nuruyla bakabilme imanına yeniden dönmektir!
Ve bu ümmet bakışıyla dinimizin, canlarımızın, mukaddes beldelerin, Mescid-i Aksa’mızın muhafazası için her yerde ve her zaman feraset ruhuyla yekvücut olabilmektir!
Allah (c.c), din ve vatan uğruna kardeşliğe, birliğe ve olaylara ferasetin hediyesi Allah’ın nuruyla bakanların daim yar ve yardımcısı olsun! Sevdiklerinin ve sevenlerinin yolu daim açık olsun! Ve Allah için ümmet adına yapılan ve yapılacak tüm “milli mitinglerimiz” bereketli, coşkulu ve tesirli olsun!
Selam, sevgi ve duayla.