Bu böyle kalamaz

Ahmet ALTAN

Bizim yayımladığımız “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı”, Genelkurmay Karargâhı’nda birilerinin hükümeti devirmeyi planladığını gösteriyordu.

Genelkurmay Başkanı, televizyon kameralarının önüne geçip, bu belgenin gerçek olmadığını, “kâğıt parçası” olduğunu, böyle bir planın hazırlandığına dair hiçbir kanıt bulamadıklarını söyledi.

Ya yalan söylüyordu.

Ya da karargâhında olup bitenler hakkında hiçbir bilgiye sahip değildi.

O planın “gerçek” olduğunu bilen astları onu düpedüz kandırmıştı.

Genelkurmay Başkanı, “bu tür hazırlıklar olduğunu saptadıklarında gereğini yapacaklarını” da açıkladı.

Türk medyasının önemli bir kısmı Genelkurmay Başkanı’nın sözlerine inanmayı tercih etti.

O dönemde bizim gazete hakkında çıkan yazıların, iftiraların, karalamaların haddi hesabı yoktu.

Genelkurmay Başkanı da dahil hepsi, bu saldırılarına dayanak olarak belgenin “fotokopi” oluşunu gösteriyorlardı.

Bu planı hazırlayan Albay Dursun Çiçek’in “ıslak imzasını” taşıyan orijinal belge ortaya çıkmadıkça bu plan hakkında bir işlem yapılamayacağını söylüyorlardı.

Şimdi orijinal belge ortaya çıktı.

Altında Çiçek’in ıslak imzası var.

Ve, o belge savcıların elinde.

Artık herkes Albay Çiçek’in o planı yazdığını biliyor.

O planın suç olduğunu da biliyor.

Bilmediğimiz, o planın hazırlanması için kimin emir verdiği.

Emri kim verdi?

Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un emriyle mi hazırlandı o belge?

Yoksa, Genelkurmay Başkanı’nı haberdar etmeden “hükümeti devirecek” bir planın hazırlanmasını başka bir general mi emretti?

Bu planın hazırlanmasını kim emrettiyse, o suç işledi.

Üstü örtülüp geçiştirilebilecek bir olay değil bu.

Mutlaka araştırılması gereken tehlikeli bir planla karşı karşıyayız.

Bu ülkede darbeleri, darbe hazırlıklarını önlemek için bu işin sonuna kadar üstüne gitmek zorundayız.

Sadece darbeleri önlemek için de değil...

Yalanı, bu ordunun içinden çıkartmak, orduyu kendi halkına karşı dürüst kılmak için de yapmalıyız bunu.

Genelkurmay Başkanlığı’ndan dün akşam yapılan açıklama bizim generallerin buna niyeti olmadığını gösteriyor.

Onlar hâlâ medyayı suçlamayı sürdürüyorlar.

Genelkurmay Başkanlığı’nda bir darbe planı hazırlanıyor, bu plan ortaya çıkıyor, bu planın orijinali bir ihbar mektubuyla savcılığa gönderiliyor ve generaller “bu ihbar mektubunun niye medyada yayınladığını”, haberi veren gazetelerin “ölçü ve duyarlılık derecelerini” dert ediyorlar kendilerine.

Darbe planıyla, hazırlanan belgeyle ilgili tek satır yok.

Bu planın gerçek olduğunun kanıtlanması üzerine ne yapacaklarına dair hiçbir şey söylemiyorlar.

Asıl söylemeleri gereken bu halbuki.

Bu planın hazırlanmasını kim emretti, ordunun açıklaması gereken bu.

Onlar hiç oralı değiller.

Gazetelerin “duyarlılığıyla” uğraşıyorlar.

Hiç üzülmesiler bunun için, darbe planının orijinalinin gazetelere yansımasına baktıklarında, gerçeğe “duyarlılığın” epey düşük, Genelkurmay’a duyarlılığın epey fazla olduğunu görecekler.

Bırakın medyayı generaller.

Siz bize gerçeği söyleyin.

Yalana, saptırmaya, tehdide yer vermeden açıkça, dürüstçe gerçeği söyleyin.

Bu planın hazırlanması için kim emir verdi?

Emri veren ya da verenler hakkında nasıl işlemler yapılacak, bize bunu söyleyin.

Niye Genelkurmay’da hâlâ darbe planları yapılıyor, bize bunu anlatın.

Neden bu belgenin gerçek olduğunu, bir ihbar mektubu bunu ortaya çıkarana kadar anlayamadınız, ondan söz edin.

Planı hazırlayan Albay “hazırlamadım” diye yalan söylediğinde siz ve savcılarınız ona nasıl hemen inandınız, bunu açıklayın.

Bu olayı, böyle tuhaf açıklamalarla geçiştiremezsiniz.

Genelkurmay suçüstü yakalandı.

Şimdi bu “suçun” hesabını verin.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.