Teknik direktör Mehmet Özdilek, Karabük yenilgisi sonrası işaret fişeğini yakarak istifa sinyalini verdi.
Bu saatten sonra geri dönüş olmaz. Hoca, “tribünler istifa diye bağırabilir, küfür olmadığı sürece “demişti.
Maç sonu ise “Kılıçla yaşayan, kılıçla ölür” dedi.
Şimdi ben hocaya sorayım ? Bu kılıçı ilk kim çıkardı?
Hocam, sen çıkardın..
Ne Zaman ?
Bursa yenilgisi sonrası tesislerde.
Lualua, tesiste kulaklığı ile müzik dinliyor.
Hocam, her siyahi oyuncu anasının karnından dans ederek hayata merhaba diyor. Bunların yaşam tarzı böyle..
Bu kadar basit bir şeyden sebep, bir takımın bir camianın kaderi ile oynanılır mı ?
Transfer sezonu bitmiş, önünde 12 maç daha var..
Bir takımın oyuncuları bu kadar aşırı iş disiplini ile sıkılmaz. Sıktın mı o futbolcular dedikoduya başlar. Her gün aynı şeyler, aynı iş disiplini bir yere kadar. Bardak taşar ve o insanlar farklı arayışlara girerler. Yani en tehlikeli olay; Dedikodu…
Zamanı geldi, açalım biraz daha Lua konusunu..
Çok değil 1,5 sene önce Karabükspor son maçında evinde F.Bahçe ile oynuyor.
Kazanamasalar küme düşecekler..
Takım tesisten ayrılıyor..
Tesiste görevli Fatma hanım iki gözü iki çeşme ağlıyor..
Lua, yanına gitti ve sordu , Neden Ağlıyorsun Fatma abla ?
Yıllarca asgari ücretle tesiste çalışan ve evine ekmek getiren Fatma hanım cevap veriyor..
“ Bu maçı alamazsak, küme düşeceğiz ve bizi işten çıkaracaklar, ben çoluk çocuğa nasıl ekmek getireceğim, bir kızım bir oğlum okuyor, kocam felçli çalışmıyor..”
Lua- “ Sen merak etme, bu maçı senin için oynayacağım ve kazanacağız”..
Sonuç: Lualua, iki gol bir asist ve Karabük evinde Fenerbahçe’yi Lua ile darmadağın ediyor ligde kalıyor..
Maç Sonu Lua: “Ben bu maçı Fatma abla için oynadım. Başka kimse için oynamadım…”
Geçen sene kulüp tercümanı Barbaros ( Şimdi İstanbul Başahşehir ) takımında.
Takım yine zor günler geçiriyor..
Antalya deplasmanı öncesi..
Lua, diyor tercümanına ; Sen merak etme bu takım düşmeyecek. Sen nişanlısın, düğün yapacaksın. Ben bu maçı alacağım, bu takımı lige bırakacağım sende evine ekmek getireceksin..
Ve bunun gibi bir çok olayda olduğu gibi, yazsam sayfa bitmez..
Böyle kalite ve en önemlisi bir insanı bu kadar basit bir sebeple kadro dışı bırakmak şimdi Mehmet Hocaya sorayım; Vicdanen için rahat mı ?
Tamam Lua formsuz lige başlayabilir.. Bu oyuncuyu forma sokmak, hazırlamak senin görevin değil mi? Lua formsuzda, diğerleri çok mu formda.
Holosko bir kez kanattan adam eksitti mi? Senin santraforunu bir top indirdi mi ?
Kasımpaşa maçı öncesi futbolcularını topladın. Kim ne söyleyecekse buradan açık yüreklilikle söylesin dedin.
İçlerinden sadece bir delikanlı çıktı..
O delikanlı Kwekue..
Ne dedi?
“Hocam, ben Holosko ile oynamak istemiyorum. Bana bir kez top atmadı, sıkıntısını haklı olarak dile getirdi..
Sen ne yaptın? Kasımpaşa maçında bu etkili silahını kestin.
Adam, açık yüreklilikle söyledi ve makası yedi…
Ve bunun gibi nice olaylar..
Kabahat sende değil, kabahatin büyüğü yönetimde..
Sana ve ekibine çok güvendi..
Yazık, bir camianın altına dinamiti koydun.
Şimdi de kılıçla yaşayan kılıçla ölür diyorsun.
O Kılıçı sen neden kullanmadın ? veya sadece Lua için neden kullandın ?
Yoksa , sanada öyle mi emir verdiler ?
Şöyle boş zamanında aynaya bir baksan hocam?
Senin hiç mi günahın yok, Allah aşkına vicdanı'nın sesi ne diyor hocam?