Büyük fırsatı seyrederek kaçırdılar

1) Geçen yılın ekim ayına girerken gösterge faiz oranı olarak kullanabileceğimiz tahvil piyasasındaki oranlar, yüzde 19,40'ı gösteriyordu. 27 Ekim 2008'de ise bu faizler yüzde 24,40'ı göstermekteydi.

Faiz piyasasında bu tarihten sonra inanılmaz bir düşüş trendi yaşanmaya başladı. Faizlerin hızla düşmesinde ise Merkez Bankası'nın bir bakıma piyasacılar şaşırtan aktif kriz müdahaleleri çok etkili olmuştu. Bizim için sürpriz olmayan ama piyasacıların beklentilerini adeta iki-üçe katlayan faiz indirimleri peş peşe gelmişti.

2) Küresel ekonomik krizin şok yansımasından biri de, kredi piyasalarının çalışmaması olarak görülmüştü. Reel sektöre kredi vermemekte direnen mali kesim, iş devlet borçlanmasına gelince zararına kredi açmıştı.

Bizim ülkemizdeki durum da aslında çok farklı bir gelişme göstermedi. Dışarıdaki kadar sert olmasa da bankacılık kesimimizin kredi musluklarını geçen yılın son üç ayında hayli sıktıklarını gördük. Başta kamu bankaları olmak üzere parayı kredi yerine devlet kâğıdına yatırmayı tercih ettiler. Özel banklalar ise dış piyasalarda daha çok boy gösterdi.

Yabancıların ne yaptıklarını ise maalesef ilginç bir notla aktaralım: Onlar bize güvendiler; onlar Türkiye'ye güvendiler; onlar kendi ülkelerindeki paraları bile Türkiye'ye aktardılar.

Şimdi gelelim iki haberi birleştirmeye. Bizim bankacılık kesimi faizlerin en yüksek seviyelere çıktığı dönemde kredide cimrilik yaparak yüksek faiz fırsatını tepmiş oldular. Reel sektörü bir ara dönemde kredisiz yaşamaya terk ettikleri için, artık kredi verebilecek yeni şirket bulmakta zorlanıyorlar.

Reel sektör ise bankaların kendilerini bir anda batışa dahi taşıyabileceğini görmesi ile bankalara daha temkinli baktığı bir dönem başladı. Ve reel sektörün kredi talebi azaldı.

Bankalar sadece TL pozisyonunda 32 milyar lira ve yabancı para pozisyonunda 18 milyar dolar likidite artışı sağladılar. Ne zaman biliyor musunuz? Faizlerin en yüksek olduğu zaman.

Kaçan balık ders olsun diyeceğim ama maalesef hala bu ders çıkarılmış gibi değil. Merkez Bankası bir bakıma bankaların para maliyetini de düşüren faiz indirimlerine devam ediyor. Bankalar ise ısrarla bu faiz düşüşlerini yeterli derecede piyasaya yansıtmamak için çalışıyor. Bankalar kredi risk primini çok yüksek tuttuklarından piyasada ucuz kredi bulmak mümkün olmuyor.

Kredi piyasası çalışmayınca reel sektörün etkilenme oranı artıyor. Sanayi üretimi çökerken kapasite kullanımı adeta yerle bir olmuş duruma geldi. Yakın zamanda kredi kullanacak bir sanayi tesisi veya bir çalışan bulmak belki de bankacıları çok fazla sevindirecek.

O zaman fırsatı neden şimdi kullanmıyorsunuz? Yaşadıklarınız ders olmadı mı?