Azerbaycan’ın Karabağ’da elde ettiği sonuç mutlak bir zaferdir. İşgal altındaki topraklar kurtarılmış, Karabağ üzerinden Azerbaycan denetimi sağlama alınmış, Ermenistan teslim olmuş ve imhadan kurtulmuştur. Rus barış gücü üzerinden hiçbir şekilde bu zafer gölgelenemez.
Ama daha önemlisi, Azerbaycan Kafkaslar’ın patronu, yeni gücü olarak öne çıkmış, savunma psikolojisinden kurtulmuş, millet ve ordu olarak özgüvenini keşfetmiş, ekonomik gücünü siyasi ve askeri güce dönüştürmenin yolunu öğrenmiş, bölgesel bir jeopolitik depremi harekete geçirmiştir.
Aliyev yeni güçlü lider profilidir.
İçeride köklü dönüşüm yapacak.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “güçlü lider profili” olarak, sadece kendi ülkesinde değil, bölgesinde ve dünyada bir aktör olarak öne çıkmış, Azerbaycan’ın ve milletin gücünü keşfedip harekete geçiriş, kalıcı etkiler bırakacak bir yol belirlemiştir ve yürümeye başlamıştır.
Aliyev, bundan sonra Azerbaycan’ı içeride de sağlamlaştıracak çok ciddi adımlar atacaktır ve bunu izleyeceğiz. Aliyev yönetimindeki Azerbaycan, artık, sadece Karabağ sorunu ölçeğinde bir devlet olmayacak, sadece Rusya ve İran’ın arka bahçesi görünümlü ülke olmayacak, sadece Ermenistan’la mücadele ölçekli bir ülke olmayacaktır.
Kendi yerli, milli gücü üzerine bir sistem inşa edecek, etmeli de. İşte Azerbaycan’ı ve Aliyev’i o dediğimiz güç fotoğrafının içine sokacak asıl adres budur. Aliyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, büyük mücadele vererek yaptığı şeyi Azerbaycan’da yapabilir.
Azerbaycan bölgesel güç, Türkiye küresel güçtür.
Türkiye, bu dönüşümden sonra bölgenin büyük gücü haline geldi, küresel ölçekte bir aklı harekete geçirdi. Aliyev de bu sistemik dönüşüm ile kuruluş dönemi biten Azerbaycan’ın yükseliş döneminin temellerini atabilir.
Azerbaycan bundan sonra Güney Kafkaslar, Doğu Kapısı, Türk dünyası ölçekli bir güç olarak öne çıkacak, enerji jeopolitiğini de harekete geçirerek küresel ölçekte saygın, caydırıcı etkisi yüksek bir ülke olacaktır. Türkiye küresel güç olurken Azerbaycan bölgesel bir güce dönüşecek. Sanırım bundan Rusya’dan çok İran tedirgin olacaktır.
Karabağ zaferini, Azerbaycan’ın ve Aliyev’in yükseliş dönemi olarak tanımlayabiliriz. Ermenistan’ın kafasını kaldırıp Azerbaycan’a güç gösterme yeteneği ebediyen bitmiştir. ABD ve Avrupa’dan da Ermenistan’a destek artık mümkün olmayacaktır.
Çünkü bu savaş, ABD ve Avrupa’yı da Kafkasların dışına itmiştir. Bunun en trajik örneğini Fransa ve Macron üzerinden görebiliriz.
Terör ve çevreleme haritaları dağıtıldı, Türkiye haritası bu!
Kafkasya’daki zafer, aynı zamanda Türkiye’nin zaferidir. Türkiye’nin jeopolitik aklı, yüzlerce yıllık geleneği, siyasi genetiği Kafkasya’yı da harekete geçiriştir. Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta, terör ve güvenlik ölçekli operasyonlar bu aklın ürünüdür.
İran sınırından Akdeniz’e kadar terör haritasını dağıtan ve kendi güvenlik haritasını uygulayan akıl bu akıldır. Libya’da Fransa’yı bitiren, Ege’de Avrupa ittifakını bitiren akıl bu akıldır.
15 Temmuz, Türkiye’yi imha, tarih dışına itme, yeniden rehin alma saldırısıydı. Hemen ardından Güneyden, batıdan kuşatma, çevreleme planları deveye alındı. Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı da aslında doğudan da kuşatma, çevreleme planının parçasıydı.
Türk dünyasına uzanan yolu kapatan ambargo kırılmıştır.
Türkiye güney kapısını açık tutacak bütün müdahaleleri yaptı. Hâlâ orada tamamlanmamış alanlar var ve onları da yapacak. Akdeniz ve Ege’deki güney ve batıdan deniz kuşatmasına yönelik Batı ittifakının müdahalelerine inanılmaz bir direnç gösteriyor.
Başta Fransa olmak üzere, bu çevrelemenin öncüleri birer birer etkisiz bırakılıyor. Libya müdahalesi bu mücadelenin “altın vuruşu”ydu. Batı ittifakı, kısa zaman içinde bu çevrelemenin nasıl ve neden yürütülemeyeceğini kavrayacak.
Türkiye’nin Azerbaycan’la birlikte Kafkasya müdahalesi, Karabağ zaferi, Türkiye’nin Türk dünyasına uzanmasına engel olan büyük ambargoyu kırdı. Ermenistan’ı kışkırtanlar büyük bir hesap hatası yaptı.
Türkiye-Azerbaycan ortaklığı çok güçlenecek.
Türkiye ve Azerbaycan’ın bu kadar kararlı harekete geçeceğini düşünemediler. Bu yönde Batılı akıl “eski”di. Oysa Türkiye yeni bir akıl sıçraması yapıyor ve müthiş bir satranç oynuyor. İşte Karabağ, bu aklın yeni zaferidir. Başka türlüsü olamazdı.
Batı ve dünya, Türkiye’nin yeni yükseliş hedeflerini algılamakta zorluk çekiyor. Hâlâ eski defterleri karıştırıp bir yol bulmaya çalışıyor. Oysa yeni bir dünyaya uyandık ve Türkiye bu dünyanın merkez gücüdür.
Türkiye-Azerbaycan dayanışması bundan sonra bambaşka bir hal alacak. Güçlü, dirayetli, mücadeleci, yerli bir “üst ortaklık” inşa edilecek. Bu, Azerbaycan’ı çok güçlendirecek. Türkiye’nin coğrafya genelinde oluşturduğu güç haritasına yeni bir merkez kazandıracak.
“Erdoğan gibi lider” modeli, “Türkiye gibi ülke” modeli, dünyanın yeni gerçeğidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman coğrafyaya, Türk dünyasına, Atlantik’ten Pasifik kıyılarına ulaşan “Orta Kuşak” ülkelerine bir yol gösterdi.Liderlik örneği gösterdi. Yeniden var olma yöntemi gösterdi. Bu kuşakta yüzyıllardır devam eden sömürge varlığına karşı inanılmaz direniş ruhu aktardı. Tarih ve coğrafya biçimlendirmenin öncülüğünü yaptı, yapıyor.
“Erdoğan gibi lider” modeli, “Türkiye gibi ülke” modeli bütün bu “Orta Kuşak”ta derin değişimlere yol açacak. Bu değişim tam da; Batı’nın yüzyıllardır devam ettirdiği tek yanlı dünya düzeninin çöküşüne, küresel ölçekte güç kaymalarının yaşanmasına denk geldi.
“Büyük iddialar” dedik, şimdi “Büyük adımlar” atma zamanı.
“Büyük iddiaların, büyük sözlerin zamanı” diyorduk, şimdi “Büyük Adımların zamanı” diyoruz. Afrika’nın derinliklerinden Doğu Asya’ya kadar, katı vesayet altında olmayan bütün ülkeler, Türkiye’nin yükseliş haritasından ilham alacak.
Türkiye ve Erdoğan fırtınası, küresel ölçekte en dinamik, en sarsıcı yeni gerçektir. Bunu, “Büyük Adımlar”la daha çok göreceğiz.