Yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla zengin olan ülkemizin değerli yöneticileri için Atatürk’ün:”Bağrınızdan çıkartıp başınıza taç yapacağınız insanların kanındaki mayayı iyi inceleyin.Zira,bir milletin geleceği için bu çok önemlidir!”sözünden hareketle; “Yönetim tecrübesi” ve potansiyel gücü olmayan temel tıkanıklığımız ve açmazımızın,Atamızın bu sözünden hareketle, milli ruhtan yoksul,uzaktan kumandalı,Atatürk’ümü layıkıyla tanımayan,ehliyetsiz ve liyâkatsız bir kısım ricaller olsa gerek!.. Artık Türk milleti olarak bunlardan kurtulmanın zamanı geldi ve geçmektedir!...
Eğer, kendini şöyle veya böyle belli koltuklarda oturtan kene misâli bu kişilerin papuçları dama atılmayacak olursa, VAH TÜRKİYEMİN HALİNE EFENDİM!..
Dolayısıyla Türk Milleti’nin kendi vatanında huzurlu ve ilel ebet yaşayabilmesi ve bu arada “dünya klasmanı”nda “ilk sırada” yer alabilmesi için önümüzdeki dönemde Ankara’daki “en etkili ve yetkili üç devlet adamı”mızın şu nitelikleri taşıması lüks değil, bilakis “olmazsa olmaz şart”tır ve necip Türk milletinin ayakta kalması için kesin bir zarurettir.
Bu sebeple A’dan Z’ye tüm ricallerimize “Ey Türk titre ve kendine dön!” sözünü hatırlatıyorum. Hükümetimizin yeni bir Anayasa taşlağı ile ilglili yaptığı çalışmalar, istere istemez, Türkiye üzerinde hesaplar kuran “ecnebi”lerin ve onların içerideki “taşeron”larının iştahını kabartabilir.
Bu “vahşi iştah”, ancak bu temel karakterlere sahip “devlet adamlarımızın” varlığı ile kursaklarda kalacaktır. “Aksi halde”si ise yok!.. Laik, demokratik, Sosyal bir Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun sahibi bulunan istisnasız tüm Türk Milleti’nin istiklal ve istikbalini koruyup kollayacak, onlara insan hak ve hürriyetlerini doya doya yaşatarak “ecnebiden hak ve hürriyet dilenecek pozisyon”a itmeyecek;Atatürk’ün 1930 yılında açıkladığı:Laiklik:Yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir.Tüm yurttaşların vicdan-ibadet ve din özgürlüğü de demektir.” tanımıyla yola çıkacak ve herkese vicdan-ibadet ve din özgürlüğü sağlayacak,kardeşliği kökleştirecek,”kamusal alan ”teraneleriyle vatandaşlarına ayırım yapmayacak, yaptırmayacak ve bütün toplumu milli ruhla yürekten kucaklayacak bir ANAYASA lâzım…
TBMM, Danıştay, Yargıtay, Türk Silahlı Kuvvetleri, Sayıştay, YÖK, sendikalar, dernekler, cemiyetler ve partiler gibi devlet ve milletin temel kurumları arasında tarafsız,milli birlik ve beraberlikle ahenk ve bütünlüğü sağlamayı “en temel vazife” bilecek; siyaset üstü, gönüller dostu, adaleti baş tacı yapan ve asla adaletten ayrılmayan bir ANAYASA lâzım... Mukaddes vatan toprağını asla satmayacak, sattırmayacak, pazarlamayacak, pazarlatmayacak; uğruna on binlerce can verdiğimiz yavru vatan Kıbrıs’ı ve Kıbrıs Türklerini satışa çıkarmayacak, Türkiye’yi ana yurt kabul eden dış Türkleri korkusuzca bağrına basabilecek,onların hak ve hürriyetleri konusunda mücadele ederek onların sahipsiz olmadıklarını kendilerine hatırlatan,Türk milletinin milli ve manevi bağlarını pekiştiren babayiğit bir ANAYASA lâzım…
AB’ye uyum, “Gümrük Birliği” ve IMF anlaşmaları adı altında “ecnebi”lere politik, dış politik, ekonomik, hukuki, sosyal, dinsel... vs. tavizler vermeyecek, verdirmeyecek; değişik inanca sahip vatandaşına özgürce inandığı inancı yaşatabilecek,”dinsiz milletlerin yaşamasına imkan yoktur”diyen M.K.Atatürk’e layık inançlı Türk gençliğini çekirdekten itibaren inancı doğrultusunda yetiştirmek idealiyle dolu dini bütün bir ANAYASA lâzım…
Mehmetçiğinin başına Amerikan çuvalı veya bir başka Haçlı torbası geçirildiğinde Kiraz festivaline kapak atmayacak veya mantı yiyip “lokal bir olay, önemli değil...” demeyecek; bilakis Türk Milleti’nin tarihten günümüze canı pahasına taşıdığı “onur”una gölge düşürmeye kalkışanların gölgelerini dahi şanlı ecdadından aldığı milli tarih şuuruyla ortadan kaldıracak, asker ocağı’nın Peygamber ocağı olduğunu bütün kadrosuyla haykıracak bir “milli duruş” sahibi bir ANAYASA lâzım…
Bir yandan şehitlerin cenaze merasimlerinde, çiçeği burnunda dul kalmış gelinlerin, yetim kalmış çocukların, yüreği ateşle dağlı anaların başını okşarken, kendi çocuğunu askere göndermemekten imtina etmeyen; öte yandan terörist başının “başını veya sırtını” “AB kaşağısı”yla okşayıp semirtmeyecek, şehitlerin intikamını katillerden korkusuzca alarak bu vatanı kimsenin bölemeyeceğini bütün dünya’ya ispatlayan milletin ruhuna uygun mangal yürekli, idealist bir ANAYASA lâzım.
Saygıdeğer kürk kökenli kardeşlerimizi tenzih ederek, “Kürdistan, Türk askerine mezar olur!..” diyecek kadar şımaran ve küstahlaşan Kuzey Irak’taki İsrail eğitimli Kürtlere ve Amerikan beslemesi Peşmergelere ve PKK’ya TIR’larla silah, para ve kırmızı pasaport verenlere, “ipeğe sarılmış çelik olan” Türk Milleti’nin kör olmadığını hatırlatacak, Atatürk’ün:”Ya istiklal-ya ölüm!”sloganının ruhunu bilerek ecdadına layık mert ve dirayetli, gönüllerine taht kuran, dünya’yı kendisine hayran bırakan, dillere destan bir ANAYASA lâzım…
Türk olmaya şeceresi, hamuru ve mayası müsait olmadığı için “Türkiyeli” olmayı geveleyen değil; bilakis “Türklük” kavramından komplekse kapılmayan, tarihteki asaletimizin milletimize sağladığı iftihar tablolarıyla yedi ceddiyle Türk oğlu Türk olduğunu tüm yüreğinde hissederek yaşayabilen,kimliğini yaşatabilen;”vatanın ha ekmeğini yemişim,ha kurşununu “diyerek bu toprakları kanlarıyla sulayıp torunlarına hediye bırakan şanlı ecdadını rahmetle yâd eden, onların yollarından yürüyen toplumu sun’i kamplara ayrıştıran değil, asil Türk milletini milli ruhla birleştiren kalpten birleştirici bir ANAYASA lâzım!
Asırlar boyu Türk Milleti’nin inisiyatifi ve şefkat kanatları altında bulunan Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Avrasya’da kendisini bizden hisseden, kendileriyle köklü bağlarımız bulunan milletlerin ve devletlerin üzerine çöreklenen “vahşi işgalci”lere “payanda” veya “stratejik ortak” olmayacak; Nene Hatunların, Zübeyde hanımların torunları başları kapalı anaların vergileriyle yapılan kamu kuruşlarına “kamusal alan” teraneleriyle onları sokmayanlara ağırlığıyla-kanun koyucularıyla engel olup, bu zulme son verecek ,eli öpülesi Türk kadınına atası gibi değer veren ve asil Türk kızlarını başı kapalı-açık her türlü üniversitelere okuyabilmesini sağlayan, Türk milletinin ÇANAKKALE ruhuna uygun bir ANAYASA lâzım…
“Misak–ı Milli sınırları içinde ”vatan bir bütündür,Türk milleti bir bütündür, hiçbir yerli veya yabancı tarafından bölünemez” diyecek; bu “birlik ve bütünlüğü”, devlet–millet bütünlüğü ve kararlı duruşu ile perçinleyecek,bölmeye çalışanları kesinlikle affetmeyecek “, onları toplumdan dışlayacak ve birlikte rahmet olduğuna” inanan bütünleştirici bir lider ANAYASA lâzım…
AB üyesi Yunan’ın analarını ağlattığı Batı Trakyalı kardeşlerimize, Amerikan işgali altındaki Türkmenlere, Amerika’daki, Fransa’daki, Almanya’daki, Hollanda’daki gurbetçilerimize:- “bunlara ayak uydurun, uyum sağlayın, bunların vatandaşı olun, sorun çıkartmayın” şeklinde tavsiyelerde bulunmayacak; bilakis dünyanın her bir ucundaki vatandaşlarımızı “Türk devletinin onurlu bir temsilcisi ve evladı” olarak görüp gözetecek,onların Türk devletinin birer fahri büyükelçisi olduklarının sorumluluğunu verecek,onlara verilen güven sayesinde onların dövizlerinin merkez bankasına akmasına vesile olacak,yurt dışından gelen dövizleri kendi yandaşlarına değil,ülkemin kalkınmasının lokomotifi olmasını sağlayacak, bu necip milletin hesabını verebilen ve ruhlarını okuyabilen, gönüllere taht kurabilecek bir ANAYASA lâzım.
Asırlar boyunca olduğu gibi bugün de Türkiye’mizdeki tüm azınlık ve gayr–ı Müslim vatandaşlarımıza her türlü temel hak, inanç ve ayin hürriyetlerini doya doya yaşatırken; gencimizi hiçbir Vatikan elemanının veya onların yerli taşeronu olan “diyalog misyonerleri”nin tuzağına düşürmeyecek, Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayacak, bir tek gayr–ı müslimin dahi bulunmadığı mahallelere “AB ve ABD”yöneticileri ile Vatikan beni desteklesin diye değil, azınlıkların ibadetini sağlamak için ibadethaneler açtıracak; kiliselere yapılan bakım ve onarım yanında tarihi camileri de günün şartlarına göre ibadet yapılabilecek konuma getirecek, bunun yanında Türk vatandaşının özgürce inancının gereğini yapmasını sağlayacak, Lozan’ı deldirmeyecek, şanlı bayrağımızı ülkemizin dört bir yanında iç ve dış düşmanları çatlatırcasına şehitlerimin kanlarından rengini alan şanlı bayrağımızı “Allah-ü Ekber” ile dalgalandırabilecek bir ANAYASA lâzım...
Ülkemizdeki tüm ilim, akıl, basiret ve milli proje sahiplerinin semerelerinden istifade etmeyi “erdem” bilecek; millet ve devletin derdine derman olacak, siyasi görüşü ne olursa olsun diyerek; korkusuzca millî ekonomi modelini kurmaylarıyla değerlendirip, ülkemizde bir kez olsun uygulamak ve uygulamaları denetlemekle ülkenin ekonomik dertlerine milli ruhla derman olacak ve gayrı milli önerileri çöpe atacak milli bir ANAYASA lâzım…
Değeri 3 trilyon doları aşan petrolümüzü, altınımızı, borumuzu, toryumumuzu, kömürümüzü çıkartacak, zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarımızı milletimizin hayrına değerlendirecek, milli servetimizi yabancılara peşkeş çekmeyip çektirmeyecek, milletin kaynaklarını ecnebilerle ortak sofrada yeme planları yaparak içeriden bilgi ve belgeleri sızdırmaya kalkışan,zengin petrol kuyularını civayla dolduran ve Türk milletini OPEC’e mahküm eden bürokratların kulaklarını ellerine tutuşturacak;Suriye hududundaki mayınların temizlenmesiyle ortaya çıkan petrol denizini değerlendirip, Türkiye’nin petrol satan bir ülke olduğunu ispatlayacak, ”taşı toprağı altın olan bu kutsal” topraklarının kıymetini bilen, ormanlarını,denizlerini ve sularını koruyan; halkının refah düzeyini arttırmaya yemin etmiş koltukların geçici olduğuna inanan; yaptıklarının hesabınını vereceğine inanan ve halkının nabzına göre şerbet verecek, demokrasi harici hareketlere kesinlikle ve tavizsiz “dur” diyecek, hukuksuzluğa son veren, hak–hukuk ve dirayet sembolü bir ANAYASA lâzım...
Dünyanın kendi kendisine yeten nadir tarım ülkelerinden biri olan Türkiye’mizde, tarımı ve çiftçiyi bitirenlerin oyunlarına son verip millete nefes aldıracak; üretim, imalat ve sanayi hamlelerini aynen Milli Mücadele sonrasında olduğu gibi sürdürerek “Milli Ekonomi Şahlanışı”nı gerçekleştirecek; artık yurt dışından tarım ürünleri ithal etmeyecek; ”ecnebinin çiftçisi”ni değil, kendi köylü ve çiftçisini koruyacak ve ülkemizi tarımda dev ülke yapacak,başta Ortadoğu olmak üzere Avrasya ve Avrupa ülkelerinin hormonsuz meyve ve sebzesini karşılayan, tarımın önemine idrak eden müteşebbis ruhlu, fütüroloji ilminde zamanın üç boyutunu da net bir şekilde gören ileri görüşlü objektif bir ANAYASA lâzım…
Türk milletinin onurlu evlatlarını “ecnebinin üç kuruşu”na, Alman’ın işsizlik yardımına, Barzani’nin petrol maaşına, Vatikan’ın misyon harçlığına, Amerika’nın işgali alkış pirimine muhtaç etmeyecek, gençliği sokağa sahipsiz terk etmeyecek;fakir halkına “vatandaşlık maaşı” bağlayıp yedisinden yetmişine herkese Türk olmanın gururunu yaşatacak,Türk gencine iş-aş-eş temin edecek, konutunu verebilecek, boşanmaların önlenmesi ve aile mutluluğu için gerektiğinde Türk gencine “evlendirme” yardımı yapıp ailenin yıkılmasını önleyecek “baba”lıkta BABA ANAYASA lâzım...
Bütün dünya aralarıdaki duvarları yıkıp, bir köy ve şehir statüsüne bürünürken, Türkiye’mizde halen ulusalcılık adına adeta KOMÜNİZMİN’ın küllerini yaşatmak için yüce Devletimizin gerek bürokratik kadroları ve gerekse basın içinde bir kısım kulağı kesik papağanların bu milletin Atatürk’ün hedeflediği “muasır medeniyet” seviyesine yükselmesini engelleyecek çalışmalarını ve bir papağan edasıyla ötüşlerine pirim vermeyecek netlikte tarihin karanlıklarını gömecek ve onların şer oyunlarına bundan sonra asla müsamaha etmeyen İMPARATOR TORUNU olan Türkiye’me geleceğin İMPARATORLUĞUNU en kısa zamanda tekrar elde ettirecek özgür ruhlu, idealist bir ANAYASA lâzım!..
Özellikle son yıllarda yaşadığı büyük tecrübelerden sonra Türk Milleti, önümüzdeki yıllarda “bu karakter ve hasletlere sahip” Anayasıyı TBMM’ye sunmaya hazırlanırken; sivil ve asker devlet erkânı da bu “özlenen hasletlere sahip bir ANAYASAYA varını-yoğunu ortaya koyarak destek olurlarsa; Türkiye’miz ve geleceğimiz kurtuldu demektir…Aksi halde her tarafını ateş çemberi saran ülkemin ufukları, (Allah korusun) kararacaktır!... Ülkemizde son gelişmelerden sonra muhalefet kırmızı ışık yaksa bile iktidar, Türk milletini yanına alarak bu Anayasayı yeniden değiştirip halkın hizmetine sunmasını ülkemiz adına son bir şans kabul ediyoruz.Geçen zaman aleyhimize çalıştığından HERKES GÖREV EBAŞINA!.. Kuvay-ı milliye ruhuyla, halkın nabzına göre yapılacak bütün çalışmalar, kurtuluş reçetemiz olacaktır. Başka alternatif arayanlara sözümüz!..“Aksi haldesi yok!”...olacaktır.
Yukarda özelliklerini sıraladığımız bir ANA yanında güzide BABA ANAYASAMIZI en kısa zamanda hükümetimiz ve yetkililerce hazırlanıp, İKTİDARI-MUHALEFETİYLE yüce Meclisimce onaylanıp, Türk milletinin hizmetine sunulmasını asil Türk milletinin bir ferdi olarak yürekten bekliyoruz…
Tarihte kaçan fırsatların kolay kolay geri geldiği asla görülmemiştir. Hatırlatırız!..
Şunu kesinlikle bilelim ki, şu internet çağında iktidarı-muhalefeti ve değişik kuruluşlarıyla bu milletin mercek altına altığı kişi ve kuruluşların yapacağı hataları tarih affetse bile bu necip millet asla affetmeyecektir… Denemek isteyenlere bu millet çoktandır “hodri meydan” demekte!..
Günlerdir televizyonlarda canlı olarak izlediğimiz Anayasamızın bazı maddelerinin değiştirilmesiyle ilgili yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların karşısında yer alanları milyonlarca Anadolu insanı bir film gibi televizyon ve basından izlemekte ve önümüzdeki gerek referandum ve gerekse seçimlerde bu asil millet ellerini vicdanlarına koyarak herkes için papucun çok pahalı olduğunu iktidarı, muhalefeti ve bürokratik kadrolarına hatırlatacağını günlerin yakın olduğunu lütfen bilelim!.. Unutmayalım ki, “Gelin ne kadar kıvırtırsa kıvırtsın, kaynana kadar horon edemez!..”
Bindiğimiz gemiyi batırmamak ve kubbe taşını oynatmamak dileğiyle YÜCE MECLİSİMİZCE ölümü göze alırcasına hazırlanacak yeni Anayasamızın Türk milletine+bütün insanlığa hayırlı olmasını, Atatürk’ün hedeflediği “muasır medeniyet seviyesini” yakalamak arzusuyla hayırlı olmasını dilerim.
Saygılarımla..
Abdulkadir İPEKOĞLU
Not: Yüce devletimi yönetenlerle+muhalefetini icra edenlere onlara oy veren milletin aslı olarak yukardaki isteklerimiz, tarihin karanlıklarından ve ruhumuzun derinliklerinden gelen bir önerimizdir.
Karar, siz saygıdeğer ricallerimizindir efendim!..