Atıf, Zekeriya, Muhammed ve Ramiz kumsalda top oynarken füzelerle öldürüldü.
Bunu bir 'devlet' yaptı.
En aşırı uç örgütlerin bile yapmaktan kaçınacağı bir ahlaksızlığı o 'devlet' yapıyor.
Devlet kavramı, ahlak kavramı, insan onur ve haysiyeti ayaklar altına alındı. İnsan ırkının tecrübe, olgunluk, ortak birikim ve ahlak anlayışından nasiplenmemiş bir organizasyon, 1948 yılından beri yeryüzünün en kutsal toprak parçasında, Adem'den bu yana yaşayan herkesi utandıracak çirkinlikler yapıyor.
Kan döküyor. Çocuk katlediyor. Zeytin ağaçlarını kesiyor. Hayvanlara saldırıyor. Bir milleti topraklarından sürüyor. Aç bırakıyor. Yüzlerce insanı çöldeki esir kamplarında tutuyor. Aileleri evleriyle birlikte toprağa gömüyor. Yaşlı ve felçli insanları füzelerle öldürüyor.
Bütün dinlerin, indirilen bütün kitapların, gönderilen bütün elçilerin mesajlarına savaş açıyor. Onlara, o kutsal sözlere meydan okuyor.
ZEYTİN AĞAÇLARI TANIK OLACAK
Tanrı'ya meydan okuyor. Yeryüzünü insanlar için ev haline getiren ilahi iradeye karşı çıkıp bozgunculuk yapıyor. Onun kural ve öğretilerini hiçe sayıyor. Yeryüzünde Tanrı'ya karşı tanrıcılık oynuyor.
Musa'nın, İsa'nın, Muhammed'in ve onların atalarının bize öğrettiği güzel olan ne varsa işte o 'devlet' bunları hiçe sayıyor.
'Öldürmeyeceksin' diyen bir dinin mensupları oldukları halde yeryüzünde en çok kan dökenlerden oluyor. 'Yalan söylemeyeceksin' diyen bir dinin mensupları olarak en fazla yalan söyleyenler oluyor.
Günlerdir Gazze bombalanıyor. Evler, camiler, okullar ve hastaneler vuruluyor. Yaşlılar, çocuklar ve anneler öldürülüyor. Filistin polisi öldürülüyor. Sanki polis öldürmek meşru bir davranışmış gibi gösteriliyor.
Yaşlı, felçli, gözleri görmeyen, tekerlekli sandalyeye mahkum bir kişiyi, sabah namazında camiden çıkarken füze ile havaya uçuran bir zihniyetten, bir ahlaksızlıktan, bir ırkçı rejimden söz ediyoruz.
İkinci Dünya Savaşı'nı başlatıp büyük bir soykırıma girişen, Avrupa'yı kana bulayan Nazi yöneti- minin hemen ardında kurulup 20. Yüzyıl'ın ikinci yarısına ve 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğine ırkçı bir devlet olarak damga vuran bir devletten söz ediyoruz.
Asla durmayacak, varolduğu sürece insanlığa karşı suç işleyecek, insan ırkına saldıracak bir toplumdan söz ediyoruz.
Yol açtıkları suçun ve acının o kadar örneği var ki... Her toprak parçasında döktükleri bir kan mutlaka var. O zeytin ağaçları Adem'in çocuklarının nasıl çıldırdığına tanıktır ve mutlaka onların tanıklıklarına başvurulacaktır.
Mesela Cenin.. O çocuklar..
Hiç unutmayacağım, yaşadığım sürece hep hatırlatacağım, hatırlanması için çaba harcayacağım bir acıdır.
3-15 Nisan 2002'de, 12 gün boyunca Cenin'de yüzlerce insan katledildi, binlerce insan elleri ve gözleri bağlanarak toplama kamplarına götürüldü, binlerce kadın ve çocuk evlerinden kovuldu.
Genç kızlar ve kadınlar günlerce işkence altında tutuldu, yüzlerce ev yerle bir edildi, hastaneler çalışamaz hale getirildi, elektrik ve su kesildi.
Sokaklarda çürüyen cesetlerin gömülmesine ve yaralıların tedavi edilmesine izin verilmedi, ambulanslar askeri hedef gibi ateş altına alındı, kuşatma altındaki insanlara ilaç ve yiyecek yardımları engellendi.
Evlere baskın yapılıp insanlar kurşunlandı, esir alınanlar kurşuna dizildi, doğum yapan kadınların hastaneye götürülmesine izin verilmedi, evlerin/hastanelerin bahçelerine mezarlar kazıldı.
Küçücük Cenin, üç yüz tank ve zırhlı araçla, binlerce askerle kuşatıldı. Bir kilometrekarelik mülteci kampına yüzlerce füze atıldı, sadece bir saatte 50 füze fırlatıldı.
Cinayet, yıkım, vandalizm, yağma ve terör dehşetine, katledilen kadın ve çocukların cesetlerinin buldozerlerle toplu mezarlara sürüklenmesine karşı bütün dünya sustu, susturuldu.
İSRAİL IRKÇI DEVLET, YA BİZİM SATILMIŞLARIMIZ?
İsrail'in tarihi budur. Kurulduğundan beri budur. Hep böyle olacaktır. Her zaman insan ırkı ile savaşacak, zulüm yapacaktır. Eline geçen her fırsatı kendinden olmayanları imha etmek için kullanacaktır. Geçmişi bunun göstergesidir.
O ırkçı bir devlettir. Yeryüzünün tek ırkçı devletidir. 21. Yüzyıl'ın ilk yıllarında neoconlar üzerinden ABD'yi etkisi altına alan, ardından Avrupa kıyılarını yoklayan yeni faşizm dalgasından beslenmektedir.
Filistin meselesinde, Gazze meselesinde öfke sadece İsrail değildir. Öfke; Arap yurdunu, İslam yurdunu denetimleri altına alıp, onu pazarlayıp, kaynaklarını peşkeş çekerek iktidar satın alıp, bu acının üzerinde tepinenleredir.
Saltanat ve şatafat arasında insanlığını ve tüm değerlerini kaybeden görgüsüz ve acımasızlardır.
İsrail kadar onlar da suçludur. Onlar da bu zulmün ve kanın sorumlusudur.
Bizim zalimlerimiz, bizim ahlaksızlarımız gitmeden, o topraklar özgürlük ve onura kavuşmadan Gazze yine aynı Gazze olacaktır.
Çünkü İsrail'in en büyük silahı topraklarını, kaynaklarını ve şereflerini satmış bu saltanat düşkünleridir.
Atıf, Zekeriya, Muhammed ve Ramiz, Cenin'de toprağa gömülenlerle birlikte Cennet'in çocukları arasına katıldı.
Biz utancımızla yaşamaya devam edelim...