Türkiye’nin kavramlarla ilişkisi, biraz çocukların kelimelerle ilişkisine benziyor, nasıl çocuklar beceremedikleri kelimeleri söylemek yerine kendileri yeni bir kelime uydururlarsa, Türkiye de kavramları kendine göre değiştiriyor.
Demokrasi isteyenlere “liberal” deniyor burada.
Kelime tam yerine oturmasa da “liberal” dendiğinde diyenin “muradını” anlıyoruz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “liberallerin CHP’ye de bakmasını” istemiş ve “CHP’de liberallere de yer olduğunu” söylemiş.
Genel Başkan Yardımcısı’nın hukuka müdahale edemediği için orduyu “kâğıttan kaplana” benzettiği ve ordudan “askerî vesayeti” sürdürmesini talep ettiği bir partide kendine yer arayacak bir “liberal” bulunabileceğini pek sanmıyorum.
Tarhan Erdem gibi CHP’li “demokratların” bile partiye mesafeli baktığı ve ciddi biçimde eleştirdiği bir dönemde CHP’ye katılacak “liberal” bulmak zor.
Ama benim Kılıçdaroğlu’na başka bir önerim var.
CHP ve Kılıçdaroğlu, “liberallerin” söylediklerine dikkatle baksın, “liberallerin” arasında CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na bir yer bulunur.
O yeri bulmak kolay.
Demokrasinin bütün kurallarıyla işlemesini istemek yeter.
Demokrasiyi savunduğun zaman, eşitliği, barışı, hukuku, laikliği de savunuyorsun zaten.
Kürtlerin haklarına sahip çıkıyorsun, Alevilerin haklarına sahip çıkıyorsun, başörtülü kızların haklarına sahip çıkıyorsun, herkesin eşit olduğunu, kimsenin kimsenin efendisi olmadığını, kimsenin kendi görüşlerini ve kurallarını diğerine zorla dayatamayacağını, ordunun siyasete karışamayacağını, devletin suç işleyemeyeceğini, suç işleyen devlet görevlilerinin yargılanacağını, darbecilerin hukuka hesap vereceğini, her fikrin özgürce söyleneceğini, herkesin kendi inancına göre yaşayıp ibadet edebileceğini kabul ediyorsun.