Değerli okuyucularım, bağlanma örüntüleri ve ilişki biçimleri, çocuğun tüm yaşamı boyunca kritik önemdedir. Anne babayla olan deneyimler sonucu çocuk, ilişkiler için içsel bir çalışma modeli geliştirecek, hem bu model doğrultusunda yaşayacak hem de bunu diğer insanlara aktaracaktır. Ebeveynlerle yaşanan olumsuz deneyimler, olumsuz beklentilere kapılmasına sebep olacaktır. Bu kişiler partnerlerine hiçbir zaman koşulsuz sevgi veremeyecek, kendini her zaman korumaya alacak, sevginin akışına bırakamayacaktır.
Bağlanma biçimleri annenin ve yabancı birinin, varlığı ve yokluğu test edilerek ortaya konmuştur. Mary Ainsworth bu çalışmalarına dayanarak 3 tip bağlanma şekli tanımlamıştır.
1) Güvenli bağlanan çocuk:
Yalnız bırakıldığında özellikle anne ilgili üzüntü ve sıkıntısını rahatça dışa vurur, anne geri geldiğinde onunla kolayca yakınlaşır. Annenin gelişine sevinir, ilgi, fiziksel temas ve avutma ister, annenin kucağından inmeye direnç gösterir. Yabancı biri tarafından rahatlatılamaz.
Güvenli bağlanmış çocuklar korktuklarında, endişelendiklerinde bağlandıkları yetişkinden teselli ararlar. Bu çocuklar bağlandıkları yetişkinin onları rahatlatmak, korumak ve ihtiyaçlarını karşılamak için her zaman uygun-orada olduklarını bilirler.
Güvenli bağlanmış çocukların, birincil bakım verenleri çocuklar ile daha çok oyun oynadıkları, çocukların ihtiyaçlarına çabuk cevap verdikleri ve güvensiz bağlanmış çocuklara göre çocuklarına daha duyarlı oldukları belirlenmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda güvenli bağlanmış çocukların güvensiz bağlanmış çocuklara göre ilerleyen yaşlarında daha empatik ve olgun, daha az agresif ve düzeni bozan oldukları bulunmuştur.
Güvenli bağlanma deneyimleyen çocuklar, yetişkinlik hayatlarında daha uzun ve güven temelli romantik ilişkiler yaşayabilir, özgüvenlerinin daha yüksek olur, sosyal ilişkilerinin kuvvetli olur, yakın sosyal ilişkilerden keyif alır, duygularını ve düşüncelerini insanlarda paylaşmakta daha rahat olurlar.
2) Güvensiz-kararsız bağlanan çocuk:
Anneden ayrılıp tekrar annesini gördüğünde, temas kurmayı istemesine ve teması sürdürmesine rağmen anneye tepki koyar. Yalnız bırakıldığında şiddetle ağlar ve öfkelenir. Anne geri geldiğinde anneye gitme ile ondan uzak durma arasında bocalarlar. Annenin terkinden dolayı hayal kırıklığı içinde olduğundan, anneye yaklaşıp yaklaşmamakta tereddüt içindedir, çünkü daha fazla hayal kırıklığına uğramak istememektedir.
3) Güvensiz-kaçıngan bağlanan çocuk:
Bu bağlanma şeklinde çocuk anneye ve yabancı kişiye nerdeyse aynı davranır. Annesinden bir beklentisi kalmamıştır. Korku, öfke, üzüntü gibi duygularını baskılamıştır. Anne geri döndüğünde onunla yakınlık kurmaktan kaçınır, annenin temas çabalarına sırt döner. Kucağa alınınca sarılıp sevinmez, yere bırakılınca tepki koyup üzülmez.
4) Karışık Bağlanma
Bu gruptaki çocuklar genellikle kafa karışmış, sersemlemiş davranışlar sergiler. Hareketleri tepkileri karışıktır. Hem kaçınır hem de direnç gösterir. Araştırmacılar belirli bir bağlanma türüne sahip olmayan çocukların, bakım veren kişilerin hem huzur hem de korku duygusunu karışık olarak ilettiğinden bahseder. Buna bağlı olarak çocuğun hem bakım veren kişiden korkması ama aynı zamanda onu sakinleştirmesi karışık bağlanmaya neden olabilir.
Güvenli bağlanma geliştirmesine rağmen ileriki yıllarda güvensiz bağlanmaya geçen çocuklarda en büyük etken, ailedeki gerginlik ve anne- baba arasındaki çatışmadır.
Anneyle bağlanma çok acı verici deneyimler yaşattı ve ileri şekilde güvensiz bağlanmaya dayalı bağlanma bozukluğu gerçekleştiyse bundan kurtulmak oldukça zordur. Bu durum etkin bir psikoterapi desteği ile düzeltilebilir. Bu tür güvensiz bağlanan çocuklarda özellikle “Oyun terapisi” çok yararlıdır.
Çocuklarınıza her ne koşulda olursa olsun şefkat gösterebilmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.