Eşimden çok kötülük, ihanet, dayak görüyorum. Çocuklarım babasız büyümesin diye katlanıyorum ama ruh sağlığım çok bozuldu. En çok da beni üzen aldatılmak. Buna katlandığım için sevap kazanıyor muyum yoksa kendime acı çektirdiğim için nefsimin vebalini mi kazanıyorum? İçim çok acıyor. (Rumuz: Acı hayat)
Sevap kazanacağım diye acı çekilmez, eziyetlere katlanılmaz. Sevabı başka şekilde de kazanırsınız.
Bu düşünceniz ve yaklaşımınız her ne kadar iyi niyetinizin bir sonucu olsa da, bu sefer de zulme razı olma gibi bir başka yanlışa girmiş olursunuz.
Çünkü Peygamberimizin buyurduğu gibi senin üzerinde nefsinin de hakkı var, bedeninin de hakkı var, çocuklarının da hakkı vardır. Bir hakkı teslim ederken, bir hakkı ayakta tutmaya çalışırken diğer hakları yüzüstü bırakmamak lazım.
İnsan niçin evlenir? Mutlu ve huzurlu olmak için değil mi? Hayatını düzenli bir şekle getirmek, dinini eksiksiz yaşamak, günahlardan uzak durmak, çoluk çocuğa karışmak, annelik, babalık zevkini tatmak için değil mi?
Bunların bir kısmı gerçekleşse de, huzurunuz yoksa, mutlu değilseniz, size sahip çıkması, sizi koruması ve el üstünde tutması gereken kocanız size ihanet ediyor, dayak atıyor, eziyet ediyorsa göz mü yumacaksınız? "Kaderimmiş, çekerim" mi diyeceksiniz.
Ne yapacaksınız? Bir kere hiçbir kötü davranışa boyun eğmeyin, hiçbir ihanete katlanmayın, aldatılmaya razı olmayın. Mücadele verin, kendinizi korumaya, savunmaya, haklarınızı aramaya çalışın.
Öncelikle eşinizin bu hale gelmesindeki sebepleri belirleyin. Ne oldu da böyle muameleler yapmaya başladı? Aranızda ne geçti, neler yaşadınız da sizi seven, sayan bir adam böyle eziyetler yapıyor?
"Sözün bittiği" yerde değilseniz, her şeyi oturup konuşun, dertleşin, sizden beklentilerini söyleyin, siz de kendisinden isteklerinizi dile getirin. O şu anda mutlu ve rahat değildir, depresyon geçiriyordur, ruhi bunalımlar içindedir.
Eğer gerçekten konuşacak durumda değilseniz, kendinizi ezdirmeyin, bedensel ve ruhsal darbelere muhatap olmamanın yollarını arayın.
"Çocuklarım babasız kalmasın" düşünceniz bir anne şefkati gereğidir ama bu halette iken çocuklarınıza nasıl bir eğitim verecek, onları nasıl yetiştirecek, hayata nasıl hazırlayacaksınız?
Yaptıklarına teslim olmadığınızı, kararlılığınızı, direncinizi ve vakarınızı iyice belli eder, duruşunuzu netleştirirseniz, en azından fazla ileri gitmez, kendine gelir. Yeter ki, yaptıklarına hiçbir şekilde katlanmadığınızı açıkça seslendirin.
Yazarken bile utanıyorum
Benim utanılacak çok kötü bir alışkanlığım var. Bunu yazarken bile utanıyorum. Bu bende bir alışkanlık, bir hastalık haline geldi. Hiç kendime karşı koyamıyorum. Bu bende küçüklüğümden beri var. O işi her yaptığımda ailemi suçluyorum, onları sevmiyorum. (Rumuz: Ümit)
Sizin yaşadığınız bu sorun ve alışkanlık birçok gençte var olan bir hal. Bir kere olayı abartarak çok büyük bir günah işlediğinizi düşünmeyin.
Yanlış, hatalı, kötü bir alışkanlıktır fakat kendinizi yıpratacak, ailenizi suçlayacak, onlara kin tutacak kadar da değildir.
Bu halden iki şekilde kurtulmanız mümkün: Birincisi, bir psikiyatra gidin, derdinizi açın, tedavi süreci başlatın, ikincisi de bekâr olduğunuzu sanıyorum, bir an önce evlilik hazırlıklarına başlayın.
Psikolojik olarak da en önemlisi, kalbinizi, ruhunuzu, aklınızı ve beyninizi Kur'ânî ve imanî meselelerle meşgul edin, manevi ortamlarda bulunmaya çalışın, başta namaz gibi sizi şeytanın baskısından kurtaracak güzellikleri yaşayın.
Zaman içinde atlatırsınız, kurtulursunuz, büyük ölçüde hayatınızdan atarsınız, ümitsiz olmayın, kendinizi yıpratmayın. Allah beterinden saklasın, büyük günaha girmekten korusun.