19 Mayıs Bayramlarında gerçekten “eğitim cinayeti” işleniyordu. Bu kararı eleştirenleri anlayamıyorum. Belki işin keyfiyetini bilmediklerinden, belki lisede çocukları olmadığından, belki de başka bir şey…
19 Mayıs Bayramı arefesinde ne gibi aşamalar yaşanıyor, neler yapılıyor, öğrenciler ne yapması gerekirken nelerle meşgul ediliyor? Bunları bilen her akl-ı selim vatandaşın bu durumu düzeltmesi için çaba sarf etmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Çok kısa söyleyelim: Nisan ayından başlayan bir kovalamaca! Nisan ayı ki, ilkbahar ayı. Eğitim için en verimli mevsim. 19 Mayıs’tan sonra öğrenci zaten yaz tatili moduna giriyor, dikkati dağılıyor ve bayramdan sonra da çocuğa ders anlatmak şöyle dursun yazılı yapmak için sınıfı bir araya toplamak bile başarı sayılıyor.
Haftanın 5 gününün en az iki veya üç günü öğrenci stadyuma götürülüyor. 30 kişilik sınıfta 10-15 kişi ile karşılaşan öğretmen haliyle ders işlesem mi işlemesem mi tereddüdü yaşıyor. Kalan öğrencilerle işlenen dersin ne kadar verimsiz olduğunu herkes tahmin edebilir. Sınıfın yarısı bayram provalarında, fakat aklı derste. O dinleyemediği konuları çocuk ne zaman, nasıl telefi edecek.
Velhasıl nereden bakarsak bakalım hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim, o dönemlerde bir eğitim fecaati yaşanıyordu. Bir de katılımın zorunlu olması işin cabası.
Sanki başka bayramlar kutlanmıyor mu Türkiye’de! Birçok bayram kutlanıyor. Nasıl kutlanıyor belli.
Makul bir şekilde törenler yapılır ve biter. Fakat 19 Mayıs öyle değildi. Gerçekten okul idaresini, öğretmeni, öğrenciyi zor duruma sokan bir süreçti.
Bu düzenlemeyi uygun görmeyenler bir zahmet lisede okuyan öğrencilere sorsunlar. Kendi çocuğu yoksa komşu çocuğundan bilgi alsınlar! Fikir ve görüşlerinin değişeceği kanaatindeyim.
Saygılarımla…