Biz “Cumhuriyet” deyince hep 29 Ekim’i, hatırlıyoruz. Oysa bizim ilk Cumhuriyet tecrübemiz 31 Ağustos 1913’de gerçekleşti. “Batı Trakya Türk Cumhuriyeti” adı ile kurulan Cumhuriyet’in 3 aylık bir ömrü oldu. Balkan Savaşları sonrasında Batı Trakya’da Türkler ve Pomaklar başta olmak üzere çoğunluğu Müslüman ahali tarafından kurulan devletin mücahidlerden, şehidlerden ve milli kurtuluş savaşından söz eden bir de İstiklal Marşı vardı. “Kuvâ-yi Milliye” tabiri ilk defa “Batı Trakya mücadelesi”nde kullanılır. Hükümet, Enver Paşa’nın emri ile Teşkilât-ı Mahsusa tarafından bölgenin Bulgarların eline geçmesini önlemek amacıyla kuruldu. Bu hükümet 25 Ekim 1913’de lağv edildi.
Anadolu topraklarında kurulan ilk Cumhuriyet, Osmanlı topraklarında kurulan 2. Cumhuriyet ise Kars İslam Cumhuriyeti idi. (Güneybatı Kafkas Geçici Hükûmeti / Cenub-ı Garbi Kafkas Hükûmet-i Muvakkate-i Milliyesi / Cenub-ı Garbi Kafkas Hükûmet-i Cumhuriyesi), 17-18 Ocak 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Büyük Kars Kongresi’nin sonucunda kurulan ve 12 Nisan’da İngilizlerin Kars’ı işgal etmeleriyle son bulan geçici hükûmet. Elviye-i Selâse’nin tamamını kapsamakta birlikte Kars (Hükûmet merkezi), Batum, Ahıska, Ahılkelek, Artvin, Ardahan, Acara, Posof, Çıldır, Göle, Oltu, Karakurt, Sarıkamış, Karapınar, Kağızman, Kulp, Iğdır, Serdarabat, Aralık, Nuraşen, Nahçıvan, Culfa ve Ordubad gibi yerleri kapsamaktaydı. Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti veya Kars Cumhuriyeti adlarıyla da bilinir. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Somerset Arthur Gough-Calthorpe tarafından kaldırılmıştır. İslam Cumhuriyetinin parası, pulu, ordusu, anayasası meclisi, bakanlar kurulu vardı. Başkanlıkla yönetilen bir konfederasyondu. Seçimlerde 18 yaşını doldurmuş kadın-erkek herkes oy kullandı. Konfederasyon 1918’de kuruldu. 1 Aralık 1918’de Osmanlı devletinden bağımsız oldu. 19 Nisan 1919 da İngilizler tarafından işgal edildi.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Daha önce 23.4.1920 açılan meclis tarafından kabul edilen anayasasında “Devletin dini” din-i mübini İslam’dı. Zaten Ankara’da kurulan Meclis, İstanbul’daki Meclisin devamı idi ve ana gayesi de Hilafet ve saltanatın inhayı ve yeniden inşası idi.
Yani Ankara’da Cumhuriyet Batı Trakya Cumhuriyetinden 10, Kars İslam Cumhuriyetinden 3 yıl sonra ilan edildi. Yeni Cumhuriyet ümmet anlayışını terk ederek ulus kimliği ile yeniden inşa edildi ve laiklik prensibi kabul edildi. Yani İslamlaşmak, Türkleşme, Muasırlaşmak / Batılılaşma şeklinde tanımlanan “Tarzı siyaset”den İslamlaşma reddedilerek, Batılılaşma ve nev-i şahsına münhasır bir Türkleşme öne geçirildi. Yeni dönemde, Kemalizm “Türkün dini” olarak Tekinalp / Moiz Kohen tarafından tanımlanırken, Türk Ocaklarının arkasındaki isim olarak Lazaro Franko ve Türk Dili konusu da Agop Dilaçar’a emanet edildi. Bu lobi tarafından Din “İrtica”, dindarlar “Mürteci” olarak etiketlendi.
27 Ekim 1923’te İcra Vekilleri Heyeti istifa etti. Yeni hükümet teşkili sorun oldu. Bu arada bu süreci kendi planları için değerlendiren Mustafa Kemal yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet Paşa ile birlikte bir kanun değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923’te Meclis’e sundu. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilmiş oldu. Ertesi yıl, 26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet’in ilanı kutlanmaya başladı.
Ayrıca bayram akşamları şehrin idarecileri ve ileri gelenlerinin katıldığı “Cumhuriyet Baloları” düzenlendi. Piyango çekilişleri yapıldı. Törenler bu şekilde 1933 yılına kadar devam etti.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında 1933 yılında gerçekleşen onuncu yıl kutlamaları 10. Yıl marşı eşliğinde yapıldı. Mustafa Kemal 10. yıl nutkunu irad etti ve 11 Haziran 1933 tarihinde TBMM’de görüşülen ve 12 maddeden oluşan 2305 sayılı “Cumhuriyet’in İlanının Onuncu Yıl Dönümü Kutlama Kanunu” kabul edildi. Kanunla 10. yıl kutlamalarının üç gün sürmesi ve bugünlerin resmi tatil olması kararlaştırıldı. Ülke genelinde, 10. yıl bayram kutlama törenlerinin yapıldığı yerlere “Cumhuriyet Meydanı” adı verildi. İsim konma törenleri sırasında hatıra olarak “Cumhuriyet Anıtı” veya “Cumhuriyet Taşı” denilen anıtlar yapıldı. O dönemde “Cumhuriyet” adı verilen, meyhane, lokanta, işkembeci gibi yerler açıldı.
O sene yayınlanan Cumhuriyetin 10. Yıl albümünde, Hitler’e övgüler dizilip “ortak idealler”e atıfda bulunan alıntılar yapılırken, İslam, Müslümanlar konusunda çok ağır ifadeler kullanıldı. Daha sonra bu albümler toplatıldı.. Ancak yine de bazı kütüphanelerde tek-tük bulunmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yılları, İstiklal Mahkemelerinin gölgesinde, çoğunluğun değil, “tek adam”ın kararları çerçevesinde geçti. Zaten yasama büyük ölçüde tercüme yasaların gerekçesiz olarak meclise getirilip, müzakeresiz bir şekilde oy birliği ile kabul edildiği bir kuruma dönüşmüştü. Zaten tek parti vardı. Adaylar tek kişi tarafından belirleniyordu, seçmenler de parti üyesi idi. Buna rağmen seçimler açık oy, gizli tasnifle yapılıyordu. Siyasi davalarda savcı, avukat, temyize gerek görülmeyebiliyor. İstiklal Mahkemelerindeki davalarda, kanuna göre karar verilmiyor, verilen karar kanun sayılabiliyordu.
Anadolu topraklarındaki son Cumhuriyet 2 Eylül 1938’de kuruldu. 1923’den 15 yıl sonra kurulan İskenderun Sancağı 2 Eylül 1938’de bağımsızlığını ilan etmesi ile yeni bir Cumhuriyet kurulmuş oluyordu.. 29 Haziran 1939 günü devletin yasama organı olan 22 üyesi Türk olan 40 üyeli Hatay Devleti Millet Meclisinin aldığı karar gereği Türkiye’ye katılmış ve Hatay ili olmuştur. Devletin resmî dili Türkçe, ikinci dili ise Fransızca olmuştu ancak Arapça eğitim veren okullar Arapça eğitime devam edeceklerdi. Kuruluş taslağında iç işlerinde bağımsız olarak düşünülmüş; dış ilişkiler, mali ilişkiler, gümrüklerin ve toprak bütünlüğünün Fransa ve Türkiye tarafından denetim ve güvence altına alınmasına karar verilmişti.
Aslında, bu işin buraya geleceği başından belli idi. Lale devri, Tanzimat derken, 1. Meşrutiyet, 2. Meşrutiyet, İmparatorluğun dağılması ile Osmanlıyı o felakete sürükleyen İttihat Terakki’nin askeri kanadı yurtdışına gidince, siyasi kanadı 2. Mecliste bugünkü Laik Cumhuriyete yol verdi. Oysa 1. Meclis “dindar” bir meclisti. 2. Mecliste kindar bir grub acımasızdı. İnşallah bir gün, tarihle övünmeyi-dövünmeyi bir kenara bırakır, gerçeklerin peşine düşeriz. Gerçek herkes için en iyi olandır.
Selâm ve dua ile.