Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Âdem (a.s)Efendimizle başlayan Hz. İbrahim (a.s) Efendimizin sadakati ve Hz. İsmail (a.s) Efendimizin teslimiyetiyle kıyamete kadar devam edecek bu çetin kurban (kurbiyyet ve kulluk) imtihanında en büyük kılavuzumuz; “Ana Hayat Yasamız Kuran-ı Kerim ve O’nu bizlere tanıtan Ehli Sünnet yoludur.
Son yüz yıldır Allah, O’nun İslam Nizamı yolundan ve Ahlaki değerlerimizden uzaklaşalı Şeytan ve yandaşlarına kurban olduk!
Önce Dinimiz İslam Düzenini, Kapitalizm, sosyalizm ve faşizm gibi Şeytan ideolojilere kurban ettik. Tevhidi İmanımızı şirk ateizmine kurban ettik. İslam Hukukunu ve kanunlarını Laisizm gibi beşeri Roma saçmalıklarına kurban ettik.
İstanbul merkezli Halifeliğimizi Roma merkezli Papalığa kurban ettik.
Cuma günümüzü Pazar’a, İslami Harflerimizi Latince’ye, örf ve adetlerimizi modaya ve medeniyetimizi batıya ve batıllara kurban ettik.
Ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a)Efendimiz’in izini, Eşsiz ve Yüce Önderliğini Cüce Önderler Deccallar’ın izine ve izmlerine kurban ettik. Kitapsız ve Öndersiz kalan nesillerimizi sigara, alkol, esrar, eroin ve fuhşa kurban ettik!
Kardeşliğimizi ve birliğimizi particiliğe, mezhepçiliğe ve ırkçılığa kurban ettik! Sevgiyi, merhameti ve hoşgörüyü, vefa ve sadakati çıkara, mala ve makamlara kurban ettik!
Bu sebeple Habil’in niyetiyle kesemediğimiz kurbanlar kadar her sene can, mal ve namus terörüne insanımızı kurban ettik ve etmeğe devam ediyoruz.
Şehid Habil’i katleden kardeşi katil Kabil’in izinden gidenler kardeş kavgalarına devam ederek başta Filistin, Irak, Mısır, Afganistan ve Suriye gibi ülkeleri mazlum kurbanlar mezbahanesine dönüştürdüler.
Sahipsiz ve başsız (Halifesiz) kalan Ahıska, Çeçenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kırım, Doğu Türkistan, Arakan, Myanmar, Somali gibi ezilen sömürülen mazlum Müslüman kardeşlerimizi de çakallara, kuşa ve kurda yem ettik. Ve etmeğe devam ediyoruz!
İşte İslam’a isyan aleminde bir Kabilli Kurban Matemini daha geride bıraktık!
Bu matemli bayramlar yeni mi? Hayır! Tam yüz yıldır devam ediyor!
Tam yüzyıldır İslam medeniyetini ve değerlerimizi terk edip kışladan, okuldan, sokaktan ve hayattan kovup yakan biz kullarını Allah yakmağa devam ediyor! Tıpkı Peygamberin oğlu Kabil’in çıkara dayanan kurbanını yakıp kül ettiği gibi!
Allah’ın sevgisinden, korumasından, rahmetinden ve yardımından uzak olmak kadar büyük bir yangın olabilir mi?
Bu yangınların sönmesi için; Allah (c.c), bizim kurbanlarımızı şehid Habil’in kurbanı gibi ne zaman kabul edecek?
Her türlü işgal, terör, açlık ve sefalet belalarından uzak adalet ve hukuk özgürlüğü içinde barış sevgi ve neşe dolu gerçek bayramları ne zaman kutlayacağız?
Ve ne zaman bu küfür, şirk, kin, haset, hırs, düşmanlık ve cehalet yangınları sönecek?
Terk ettiğimiz değerlere ve medeniyetimiz İslam’a toptan dönmeğe başladığımız gün!
Birbirimizi sevdiğimiz gün. Sadece iman kardeşi olduğumuz gün!
Hepimiz; Hz. İbrahim’in Kulluk Sadakatına ve oğlu Hz. İsmail’in Allah’a itirazsız teslimiyet şuuruna ve ruhuna döndüğümüz gün!
Ve müjdeler olsun ki o gün başlamıştır. Belki de ilk defa Kurbanlarımız yakılıp kül edilmedi bu hafta! Çünkü İslami hayatı yaşamanın suç olduğu dönemlerden, yaşayanlara yasak koyanların suçlu olduğu döneme girdik elhamdülillah!
Okullarımıza Ana Hayat Yasamızı Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi ve Ahlak derslerinin konması, kurbanlarımızı Habil’in kurbanına çeviriyor elhamdülillah!
Kamusal alandan kovulan kızlarımızın imanlarının gereği severek örttükleri İslam’ın simgesi başörtülerinin tüm alanlarda özgürlüğe kavuşması kurbanlarımızın kabulünün müjdesidir elhamdülillah!
İlk bayramımız mübarek olsun. Sadece Kurban ve Ramazan’da senede 7 gün değil tüm günlerimiz, her yer, her mekan ve her anımız gerçek İslami hayatla gerçek bayrama dönüşsün.
Allah’ın selamı, selameti, bereketi ve yardımı daim üzerimize olsun