Değerli okuyucularım,
Kıssadan hisseymiş..Malum, veteriner fakültesini bitiren genç bir öğrenci, öğrendiklerimle maymunları ne kadar terbiye edilebilir miyim diye merak etmiş. Hayvanat bahçesi müdüründen izin alarak büyük bir kafes yaptırmış. Kafesin tavanına muz asmış, bir de yüksekçe bir merdiven ve kafesin üstüne de kaynar su koymuş…
Ardından bir maymunu da kafese kapatarak gelişmeleri sabırla izlemeye başlamış…
Afacan maymun doğal olarak muzu fark eder etmez, sağa-sola bakıştırırken merdiveni görmüş ve dayamış muzun altına. Ama, maymun tam muzu alacakken, yukarıdan üzerine sıcak su dökülmüş!..
Bu deney, sayısız kere tekrar edince, sonunda maymun, o muzlara dokunulmaması gerektiğini öğrenmiş!..
Derken kafese ikinci bir maymun konulmuş. Sıcak su ile terbiye edilen maymun yeni geleni, merdivenden uzak tutmaya çalışmış. Ama bir türlü yeni maymun anlamak istemiyormuş. Her fırsatta merdivene tırmanıp muzları yemek istiyormuş.
Eski maymun bakmış olmuyor, yeni gelen ve muza ulaşmayı kafaya koymuş maymunu bir güzel pataklamış. İkinci maymun da sonunda dayak yiye yiye merdivene çıkmamak gerektiğini öğrenmiş!…
Ardından üçüncü bir maymun konulmuş kafese. Bu sefer de dayakla terbiye edilmiş maymun, hemen merdivenin önüne geçmiş ve yeni gelenin merdivene yönelmesini engellemeye çalışmış!..
Artık muz falan yoktur. Çünkü merdivene çıkmayı denemek bizatihi tabu olmuştur!,. Üçüncü maymun da, dayakla terbiye olmuş ikinci maymunun tehdit ve yıldırmaları sonunda merdivenin yasaklı olduğunu öğrenmişlerdir!..
Bir süre sonra dördüncü ve beşinci maymunlar da sırayla kafese alınmışlar ve her biri kendinden öncekinin tehdit, baskı ve dayağı ile merdivene tırmanmamak gerektiğini (bir maymun olarak) öğrenmişlerdir!..
Aslında birinci maymundan başka hiç kimse, niçin o merdivene tırmanılmaması gerektiğini tam bilmiyordur. Fakat merdivene tırmanmak, ne yazık ki sonunda tabulara saygısızlık halini almıştır!…
Derken bu maymunlar alınıp her şeyin serbest olduğu ve dileyen maymunun dilediği gibi davrandığı dev bir kafese bırakılmışlar. Diğer maymunlar istedikleri gibi merdivenlere tırmandıkları ve tavanlarda asılı muzlardan yedikleri halde, bu beş maymun asla merdivenlere tırmanmıyor ve tırmananlara da mani olmaya çalışıyorlarmış. Ama nafile… Zira, merdivenler çok ve muzun farkında olanlar da sayısızmış!..
Kıssadan hisse çıkarmaya gerek var mı (Ülkemizdeki bu son gelişmelerden sonra) bilmem ama ben yine de ana hatlarıyla temas edeyim. Siz bu tarihten sonraki demokrasi dışı gelişmeleri tamamlarsınız sanırım!..
Atatürk’ün ölümünün ardından, 1945’lere kadar millet ne zaman ki biraz hürriyet ve inanca saygı istedi, merdiveni çıkmadan üzerine kaynar sular, demokrasi yollarına dikenli teller, yol güzergâhlarına sürekli mayın döküldü!..…
Türkiye Cumhuriyeti demokratik-laik-sosyal bir hukuk devleti olmasına rağmen bu ilkelerin hemen hepsi yıllarca çiğnendi sayılır!..Ta ki, Anadolu gençliği zor şartlar altında okuyup, devlet kademelerine gelinceye kadar!..
Kaynar su dökülerek terbiye edilen ve o günün şartlarında memuriyetle taltif edilen ilk nesil, sistemin gönüllü bekçileri oldular. Ve kendilerinden sonra gelen ve farklı şeyler isteyen herkesi döverek bir şey istememeye, onları hayattan küstürmeye, sayıları artınca da Anadolu’yu kalkındırmak varken, trenlerle ilkel şartlarda yurt dışına Avrupa’yı kalkındırmaya gönderdiler. Yeter ki, kendileri bir avuç mutlu azınlıktı ya, keyifleri bozulmasın diye!...
Bu mutlu azınlığın Atatürk’ün emanet ettiği güzel ülkemin hemen her kademesinde bulunan Cumhuriyetten uzak nesli, dünya aya çıkarken bilinçli bir şekilde Anadolu insanını ve ülkesini yaya bırakmaktan son derece mutluydu...
1961 ihtilalini yapıp masum insanları dar ağacına gönderirken, binlerce subay ve astsubayı Peygamber ocağı Silâhlı kuvvetlerimizden bir çırpıda uzaklaştırırken, devlet kademelerindeki vatansever insanları “vatan haini” ilân ederken!..
Unutmayalım ki, 68 kuşağı da teşbihte hata olmasın ama dövülerek terbiye edilmiş bir nesildir. O yüzden bu kuşakta yer alan onurlu ve demokratik ruha sahip kişilerin tepkilerini anlayabiliyoruz empati yapabiliyoruz ama, 68 kuşağı mensubu olup da , halen dünyadan tecrit olmayı göze alarak demokraside demode olmuş davranışları destekleyen at gözlüğü takarcasına sözüm ona siyasetçi ve bürokratik kuşağına da ne demeli, okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum!..O yıllarda Anadolu’daki okur yazar oranıyla, lütfen günümüzü karşılaştırmayı ihmal etmeyiniz!...
Ama yurtta artık empati yeteneğini kullanarak yasak tanımayan ve bir şeyler istedi diye dayak yemek istemeyen bir nesil geldiğini ve bu neslin ilimde-kültürde-fende ehliyetli ve bir o kadar da liyakatli bir nesil olduğunu yüce devletimin ricalleri son gelişmelerden sonra bütün dünyaya karşı vezir iken, rezil konumuna düşmemek için kabul etmek zorunda kalmalı artık!... Ricallerden, ülke bütünlüğü ve kardeşlik duygularının tesisi için tek istediğimiz bu.
Son gelişmeleri televizyon-basın-internet yoluyla öğrenen milyonlarca insan kitlesini lütfen bir kez olsun “adam” yerine koyun ki, bu güzel devletimin temelleri sarsılmasın, halkımızın yüce devletine olan inancı ve azmi kırılmasın…Siyasetçi-asker-bürokrat ve devletimin bütün kuruluşları el ele-gönül gönüle-emir komuta zinciri içinde birlik , beraberlik ve kardeşlik duygularınızı ortaya sermekte asla cimri davranmayınız..Yoksa bu gidişle, kanayan yarayı kangren olmadan kurtarmak çok zor olacak sanırım!....BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM!..
Şairin ifadesiyle de:
“Düşman sevindirmenin ne alemi var şimdi, milletçe kenetleşip, sarılmamız kâr şimdi.”
Bu gemi, bu tren, bu uçak, bu otobüs, bu kamyon, bu at arabası bile olsa, demokrasi bütün dünyada olduğu gibi benim ülkemde de yola çıkmış, bunu yolundan döndürmeye kimse boşuna cesaret etmesin. Yoksa gelişen şartlar onları mensup oldukları kesim ile birlikte korkarım, azınlık kalmaya mahkûm edecektir!..
Bu cennet ülke bizimse, lütfen demokrasi adına herkes elini taşın altına koymalı dostlarım…Zira, benim cennet ülkemde herkese yetecek kadar makam, ekmek vardır..Unutmayalım ki, son TAKSİM ve GEZİ olaylırında da düşmanlarımız sabırsızlıkla pusuda beklemekte ki haberiniz olsun; SU UYUR AMA DÜŞMAN ASLA UYUMAZ!..;
“Adalet, çağın demokratik gelişimlerine ayak uyduramayan hukukun üstünlüğünden daha üstündür!”Ama,
“Adalet mensupları da adalet dağıtmazsa, unutmayalım ki (Allah korusun); adalet kendini dağıtır!..”
Unutmayalım ki, HALKA RAĞMEN, HALKA KARŞI HİÇ BİR HAREKETİN BAŞARILI OLDUĞ GÖRÜLMEMİŞTİR!..
Hürmetlerimle…