Dershaneler topluma nasıl bir hizmet veriyor? Eğitimde eksik bırakılan hangi hizmetleri tamamlamak için doğmuşlar? Kapatıldıklarında milletin dershanelerden aldığı hizmeti okullarımız mı tamamlayacak? Okullarımızda günlük ortalama altı-yedi saat ders işleniyor. Ancak bu ders saatlerinin tamamı öğrenciyi geleceğe hazırlayamadığından önemli derslerin eksiğinin tamamlanabilmesi için dershaneler devreye giriyor.
Okullarımızda uygulanan ders müfredatı ile dershanelerde takip edilen ders müfredatının konuları aynı olmasına rağmen okullarda dersler boş geçebiliyor. Gezi, merasim, önemli günlerin kutlama programları, öğretmen toplantıları gibi faaliyetlerin yanında öğretmenin izinli veya raporlu olduğu günlerde de yıllık müfredatta ders işlenmesi gereken saatlerde ders işlenemediğinden, konular eksik kalabiliyor. Ancak öğrenci lise ve üniversite giriş imtihanlarında bu konulardan da sorumlu olacağını bildiği için bu açığı dershaneye giderek veya özel ders alarak kapatmaya çalışıyor.
Okullarımızda resim ve teknoloji dersleri işleniyor. Bu derslerin işlenmesi öğrencinin hayal dünyasını ve el becerisini geliştirmek adına çok faydalıdır. Ancak öğrenci bu dersi ev ödevi olarak da hazırlamaya mecbur kaldığında, geleceğini belirleyecek imtihanlara da hazırlanması gerektiğinden, çocuğunun düşük not almasını istemeyen veliler resim veya proje ödevlerini kendileri yapmak zorunda kalıyor.
Bir de kulüp dersleri var ki; ilköğretim 8. Sınıf öğrencileri ile ilköğretim 1. Sınıf öğrencileri aynı derslikte toplanıp kulüp dersi işleniyor. Fakat kulüp dersi ne için işleniyor? Ne işe yarıyor? Öğrenciye hangi alışkanlıkları kazandırmayı hedefliyor? 7 yaşındaki öğrenci ile 12 yaşındaki öğrenci aynı algılaya mı sahiptir ki bir araya toplanıyor? Bu dersin hangi amaçla kime nasıl hizmet verdiği uzmanlar tarafından araştırılmış mıdır? Ne lise, ne de ilköğretim öğrencileri de bu dersin ne amaçla işlendiğini tam manasıyla henüz kavrayabilmiş değiller.
Önceki yıllarda devlet okullarında okuyan öğrenciler derslerinde gayet başarılı oluyorlar ve dershaneye gitme ihtiyacı hissetmeden istedikleri üniversitelere yerleşebiliyorlardı. Bu gün ise, hiçbir gereği yok iken, liseler üç yıldan dört yıla çıkartıldı. Buna rağmen okullarda öğrenciyi üniversiteye hazırlama adına beklenen adımların hiçbiri atılmadı. 2012 yılının üniversiteye giriş imtihanlarında adaylar geçen yıllara göre en düşük puanları aldı. Bunun sebepleri o dönemde yalnızca konuşuldu. Liseler 4 yıla çıkartıldığı halde adayların başarısının neden düştüğü ve bu düşüşün nasıl önlenebileceği ile ilgili resmi bir çalışma yok. Liselerin 3 yıldan 4 yıla çıkarılmasının öğrencilerin zaman kazanmasına mı, zaman kaybetmesine mi sebep olduğu henüz netlik kazanmamış bir durum.
Bu sebeple de, Fen liseleri veya Anadolu liselerinde okumalarına rağmen, lise 4. Sınıfa geçen bazı öğrenciler istedikleri üniversiteleri kazanabilmek için son sınıfa geçtiklerinde kayıtlarını mevcut okullarından açık öğretim liselerine aldırarak, dershane eğitiminden daha uzun zaman faydalanmaya çalışıyorlar.
Geçtiğimiz yıl lise dördüncü sınıfı okuyan kızım okul derslerini takip etmenin yanında, YGS ve LYS’ye de hazırlanabilmek için bir de dershaneye gitmeye mecbur idi. Çünkü bu günkü eğitim sistemi öğrenciyi dershane eğitimine mecbur bırakıyor. Geleceğini belirleyecek imtihanlara girecek olan öğrenci kendi okulunda ise, eğitim müfredatı gereği, resim, müzik, kulüp faaliyetleri, sosyal etkinlik, beden eğitimi, proje hazırlama gibi üniversiteye giriş imtihanları ile hiçbir ilgisi bulunmayan derslerden sorumlu tutuluyor.
Öğrenciler, okulun bu oyalayıcı derslerinden kurtulup, gireceği imtihanlarda sorulacak olan ders konularına daha iyi bir şekilde hazırlanabilmek için sağlık raporu alarak dershanelere koşuyorlar. Çünkü dershaneler öğrenciyi birkaç ay sonra gireceği imtihanlara hazırlayıp geleceğini belirlemeye çalışırken, okullar müfredat gereği öğrencinin zamanını boş yere harcıyorlar. Eğer okullar öğrenciyi girecekleri imtihanlara tam manasıyla hazırlayabilmiş olsalar, bu öğrenciler okullarını bırakıp açık öğretim liselerine kaydolurlar veya rapor alarak dershanelere koşarlar mıydı? Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilerin rapor alarak okullardan uzaklaşmasının sebeplerini araştırmak yerine, hastanelerin öğrencilere rapor vermesini yasaklıyordu.
Okulunu bitirdiği yıl imtihanlardan istediği fakültenin puanını alamayan öğrencileri üniversite imtihanlarına yeniden hazırlamak için Milli Eğitim Bakanlığının bizim bildiğimiz herhangi bir çalışması yok. Olmadığı gibi devlet daireleri bu adayları öğrenci olarak kabul etmiyor. Bu gün dershaneler olmasa, bu öğrenciler üniversiteye nerede ve nasıl hazırlanacaklar?
Okullarda öğrencilere verilmesi gereken eğitimden çok, saçı, sakalı, kılığı, kıyafeti ile uğraşılıyor. Okul kıyafetlerinde bir renk cümbüşünün yaşandığını daha önce birkaç defa yazdım. Bunun sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı uzun vadede uygulamaya konulacak bazı kararlar aldı. Fakat okullar her geçen gün ticarethaneye dönüşmeye başladı. Çocukların eşofmanları, yazlık, kışlık kıyafetleri okullar tarafından belirlenerek satılıyor. Bu okullarımız ticarethaneler ile anlaşmalı mı?
Artık her okulun kendine ait eşofman takımı var ve başka renk eşofman ile beden eğitimi dersine katılabilmek mümkün değil. Bazı öğretmenler başka eşofman ile derse katılan öğrencinin notunu düşüreceğini söyleyebiliyor. Hâlbuki bugün birçok okulumuzun spor salonu ve giyinme odası yok. Buna rağmen öğrenciler, okul idarelerinin sattığı özel eşofmanları karanlık ve küflü bodrum katlarında giyinmeye mecbur kalıyorlar. Spor salonu bulunmadığı gibi, yemek salonu da bulunmayan bir okulda bir yol bulunup, öğrencinin okulda kaldığı zaman bir saat daha uzatılarak karanlık ve uygun olmayan yerlerde yemek yedirilmek isteniyor.
Okullarda birçok fedakâr öğretmen öğrencisinin ders başarısını kendi gayretleri ile yükseltmeye çalışırken, okul idarelerinin özel dershanelerde olduğu gibi öğrencinin ders başarısını takip edip yükseltebilecekleri bir ders başarı grafikleri yok. Okul idareleri öğrencinin ders başarı grafiğini yükseltmek için gerekli çalışmaları yapmak yerine, gayet düzgün ve temiz bir kıyafet ile okuluna zamanında gelmiş olmasına rağmen, hava sıcak olduğu için okulun hırkasını yanında getirmediğinde derse almıyor. GERÇEK DERSHANECİLİK EĞİTİMİ ANLAYIŞINA SAHİP DERSHANELER ise, öğrencilerin kılık kıyafet çizelgeleri ile uğraşmıyorlar. Öğrencinin ders notlarının yükseliş istatistiğini gösteren, çizelgeler ile öğrenciyi gireceği imtihanlara en iyi şekilde hazırlama gayreti içersinde çalışıyorlar.
Elbette bütün dershaneler kaliteli bir hizmet vermiyor. Dershaneler özel müesseseler oldukları için öğrenciler ve öğrenci velileri kalitesine göre seçebiliyor. Bu günkü eğitim müfredatında dershaneler öğrenci için vazgeçilemez bir ihtiyaç haline geldi.
Dershaneler ücret karşılığı hizmet veren özel sektöre ait kuruluşlar. Okullarımız ise, devletin okulu, yani milletin malı. Dershaneler hangi boşluğu dolduruyor? Dershanelerin tamamlamaya çalıştığı bu eksik kimin eksiği? Dershaneleri kapatma fikri konuşulmadan önce, dershaneler kime, niçin, nasıl hizmet veriyor? Kimin eksiğini tamamlıyor? Öğrenciler dershanelere zaman ayırıp koşarak giderlerken, okullarına gitmemek için neden rapor almaya çalışıyorlar? Milli Eğitim Bakanlığı sağlık raporu alınmasına yasak getirmek yerine bu soruların cevabını araştırmalı değil mi?
Bir unsuru kaldırıp ibtal etmeden önce, o unsurun hangi ihtiyaçlardan doğduğu, bu ihtiyaçların başka hangi imkânlar ile en iyi şekilde karşılanabileceği araştırılmalıdır. Bu gün ülkemizde dershanelerin yapmaya çalıştığı, okulların eksik bıraktıklarını tamamlamaktan ibarettir.
Sayın Başbakanımızın ve Sayın Milli Eğitim Bakanımızın bu sorunları yerinde inceletip, tahlilini yaptıktan sonra millet adına en doğru kararı alacaklarını ümit ediyorum.
Sağlıkla kalınız.