Siz maske diyorsunuz, biz diyoruz ki, maske profesyonel, dar zaman ya da belli sektörlerde işe bağlı bir korunma yöntemi. Maskenin duruma özel olması gerekir. Maske takan bone de takmalı, eldiven de. Öksürüp hapşırınca değişmeli, en fazla 2 saatte bir değiştirilip tıbbi atık olarak imha edilmeli. Yoksa mikrobu yoğuşturur, sonra da bulaştırırsınız. Maske ele alınmaz, cebe, masaya konulmaz. Maskeyi yaşlılar, astım hastaları ya da akciğer yetmezliği olan kişiler takmamalı. Performans gerektiren işler yapılırken maske takarsanız, hem gaza, hem frene basmış olursunuz. Maske, hem de iki maske üst üste takanlar, bir de separatör takanlar var. Zaten siz yeteri kadar bırakın oksijen almayı, hava almıyorsunuz ki. Bu da hastalığı daha da ağırlaştırır, ölümcül hale getirir. Bu şekli ile bulaşı artırırsınız. Burnunuzu da içeri alacak şekilde maskeyi gözünüze kadar kapatırsanız, gözünüze sıcak karbondioksit püskürtmeye devam ederseniz, göz kuruluğundan, katarakt olmaya kadar göz sağlığına zarar verirsiniz.
Zaten görsel olarak toplumda psikolojik bası sonucu toplum “hastalık hastası oldu”. Gobbels tarzı bir propagandayla, toplumun belli bir kesimi “korku pandemisi”ne yakalandı. CoVID üzerinden aileler dağılma noktasına geldi. Eğitim dedikleri şey dibe vurdu. Bir cinnet toplumuna döndük. İntihar vakaları artıyor, orta direk yani esnaf perişan.. CoVID’i üretenler, bir taşla birkaç kuş vurdular.
CoVID ne ki, turpun büyüğü heybede. CoVID bir alan taraması. CoVID’i üreten akıl, onu gizlemek için PCR testini de üretti. Onun etkisini manipüle etmek için ilacını da, aşısını da planladı. Bu vesile ile mRNA’yı da test ediyorlar. Gıda ve ilaç üzerinde RF ve 5G etkisini test ediyorlar. Starlink’lerden üstümüze radyasyon pisliği yağdırıyorlar. Yerden 5G üzerinden radyasyon fışkırtıyorlar. RF kirlenmesini absorbe eden keneviri ise engelliyorlar. Her şey Great Reset’le birlikte “Yeni Normal” dönemin ekonomi, siyaset, üretim-tüketim, para, eğitim yapılarını istedikleri gibi dizayn etmeleri için. Neuralink’e geçiş için, siber ordularla dünyayı kontrol etmek için, Biyolojik insanı resetleyip, “yeni insan” ve onun için yeni bir din ve yeni bir ideolojinin zeminini oluşturmak için. Tabii bu kadar insanla bu işi başarmak zor, o zaman insan neslini kurutmak lazım. İstanbul Sözleşmesi, CEDAW, Lanzarotte, iklim, sentetik et, LGBT’ye özgürlük, Humanoid, Genomic, Klonoid, Siborg tartışmaları bunun için yapılıyor. Yeni insan; din, ahlak gelenek ve cinsel kimliğinden bağımsız, izole bir varlık olacak. Yaratılışı unutacak, varoluşçu temelde yeniden tanımlanacaksınız. Hakikatten bağımsız bir gerçeklik alanında yeni bir dünya inşa edilecek.
Bu adamlar, dünyada işler içinden çıkılamaz hale gelirse, yer altına sığınmak ya da uzaya kaçma planları yapıyorlar. Bizim bilim kurullarının, politika kurullarının, stratejik planlama yapanlar ve istihbaratçılar, herkesin bildiği şeyleri niye görmezden geliyorlar ki. Herkes altın tasa, içindeki Anzer balına bakıp, övgüler diziyor. Kimseye altın tas içinde, bala karıştırılan 3 damla zehiri anlatamıyoruz.
CoVID, SARS, MERS, Domuz gribi, Kuş gribi gibi laboratuvarda üretilmiş bir virüs. Sonuçta H1NI şasesi üzerinde geliştirilmiş, bunlardan alınan parçacıklara AIDS’den alınan bir parçacık da eklenerek Corona grubu üzerinden sentezlenen bir grib mikrobundan söz ediyoruz. H1N1, tarihte ilk kez Radar ve RF maruzatı ile mutasyona uğrayan bir mikrop. Bu mikrobun özelliği, 5G ve RF gibi elektromanyetik dalgalarla etkileşerek bitki, hayvan ve insanlarda birtakım komplikasyonlara sebeb oluyor. Mesela RF maruzatı reçineli bitki yapraklarında reçine salgılanmasına sebeb oluyor. İnsan ve hayvanlarda ise akciğerlerde koruma refleksine dayalı bir salgıya sebeb oluyor. Buna sebeb olan ise RF, 5G gibi mikro dalgalar, oksijen atomlarının frekansını değiştiriyor. Bu durum kuşlarda, arılarda bazı canlılarda kitlesel ölümlere yol açabiliyor.
Bakın, bu mikrop grib mikrobunun yeniden yapılandırılmış hali olduğu için, başka hastalıklarla da etkileşerek ya da oksijen yetersizliğinden, bastırılan hastalıkların ortaya çıkmasına sebeb olup, onlarla etkileşerek çok hızlı mutasyona uğrayabiliyor. Yani bu hali ile bu mikrop için ne ilaç ve ne de aşı olmaz. İnsanları aşı manyağı yapsanız da, o aşıların hiç biri, yerli ya da yabancı derde deva olmaz. Aksine mutasyonu hızlandırır ve insanların mikroplara karşı direncini zayıflatır.
Hem zaten mikrobu izole etmeden, nasıl aşı ve ilaç geliştireceksiniz. PCR zaten yalan. Dün yazdım onu. Siz aşı geliştirene kadar mikrop kendini dönüştürür. Bu mikrobu tümden yok etseniz bile, bu mikrobu üreten akıl yeni mikroplarını, hem de coğrafi, farklı beslenme alışkanlıklarına göre yapılandırarak servis etmeye hazır bekliyor. Tabii ilacını da, aşısını, test cihazını da hazırlamışlardır. Sorunu çözmek için değil, sürdürülebilir hale getirmek için. Yeni Malthusçu Öjenik hareketin seneryosundan habersizseniz benim bu anlattıklarımı anlayamayacaksınız.
CoVID test için büyük bir planın starteri / başlatıcısı olarak servis edildi. Devletler, siyaset adamları, bürokratlar, bilim adamları, iş dünyası, Media ve STK’nın performansları test edildi.
Hep söylüyorum, tedbir, teşhis, tedavi, aşı süreçleri tamamen CoVID’i yok etmek üzere değil, etkisini korumak, kontrol etmek üzere planlandı, örgütlendi.
Bill’in adamları biyolojik savaş ajanları gibi çalışıyor sanki. Bu senaryo 2000 yılında “Millenium” ile başlatılacaktı birçok sebepten ertelendi. Corona üzerinde çalışmalar da o yıllarda başladı. Bu bir biyolojik savaş, CoVID de biyolojik ajan. Bu işin başka ayakları da var. Onun için ben konunun Sağlık Bakanlığı’ndan önce Milli Savunma Bakanlığı’nın, Milli Güvenlik Kurulu’nun, MİT’in işi olduğunu söylüyorum. Adnan Oktar’ın Babuna operasyonunu hatırlayın. Sağlık Bakanı Osman Durmuş işi anlamış ve önlemeye çalışmıştı. Daha sonra kaç operasyon yedik. Durmuş, Media lincine tabi tutuldu. Kimse de Babuna olayının üzerine gitmedi. Sakarya depreminden sonra bir yardım gemisini kabul etmemiştik mesela. O olayların hep üstü örtüldü. O günlerden ders almayınca bugünleri yaşıyoruz.
Bill Gates 2015’te TED konuşmasında “aşılar dünya nüfusunu azaltmada işimize yarayacak” sözlerini kim hatırlıyor bugün. Sosyal mediada bir mesaj gözüme takıldı: Pandemi ilan eden DSÖ’nün ayak izinden gidenler yeni bir virüs varmışcasına sorgulamadan dayatılan zorunlu protokolü uyguladılar, ama gerçekte usulüne uygun izole edilebilmiș yeni bir virüs bile yok! Ama yıllar öncesinden biri nasıl olduysa patentini bile almıştı. Yüzyılın yalanı! Great reset yolunda, yanlıș teşhis, yanlış tedaviyle “Sıfırlanıyoruz!” Bir son dakika haberi: “ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin eski Direktörü R. Redfield koronavirüsün Çin’deki bir laboratuvarda üretildiğini söyledi.” https://ahaber.com.tr/dunya/2021/03/26/abd-koronavirusun-kaynagini-acikladi-cindeki-bir-laboratuvarda-uretildi-koronavirus-yarasadan-mi-bulasti . Bir haber daha: Fintech dünyasının önde gelen isimlerinden Chris Skinner, kişisel bloğunda Türkiye’den bahsetti ve “Türkiye 2023’te Nakitsiz Toplum Haline Gelecek”. Bu 4 işlemle CoVID uyarıları burada da bitmeyecek. Neyse Maske, Mesafe, Musluk. Kripto para ile köşe dönmeye oynamaya devam!
Selâm ve dua, Hüda’ya tabi olanlara olsun!