Çalışanlar ve işverenler açısından işe devam ve işletmede işlerin devamlılığının sağlanması büyük önem taşıyor. Özellikle işyerlerinde üretim ve hizmette devamlılığın sağlanması için çalışanların keyfi devamsızlıklarının olmaması gerekiyor.
İş hukukunda ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık, iş ilişkisinin sürdürülmesine imkân sağlamayacak derecede zarara uğratan hallerdir.
Bu hallerden biri de 4857 Sayılı Kanun’un 25. Maddesi II. Maddesi (g) bendinde sayılan
‘İşçinin haklı mazeretine dayanmayan devamsızlık” halidir. Söz konusu düzenleme, ‘İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi’ şeklindedir.
Buna göre, mazeretsiz devamsızlığa konu edilen üç farklı durum ortaya çıkmaktadır;
Birincisi, ardı ardına iki işgünü gelmemek,
İkincisi, bir ay içerisinde iki defa herhangi bir tatilden sonraki işgünü gelmemek,
Üçüncüsü, bir ayda üç işgünü işine devam etmemektir
‘İşgünü’ kavramı, işçinin çalışmakla yükümlü olduğu günlerdir. ‘Bir ay’ ifadesi takvim ayını değil, ilk devamsızlıktan sonra gelecek olan bir aylık süreyi ifade etmektedir. İlk devamsızlığın yapıldığı gün ayın kaçıncı günüyse takip eden ayın aynı günü bir aylık süre sona erecektir. Son ayda ilk devamsızlığının gerçekleştiği günün bulunmaması halinde son ayın son günü bir aylık süre dolmuş olur. Sonraki devamsızlıklar ise takip eden aylık dönemler içinde değerlendirilir.
Her devamsızlık fesih hakkı vermez!
İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkânı vermez. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde, işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkânı bulunmamaktadır. Devamsızlığın, haklı bir nedene dayanıp dayanmadığının mutlaka araştırılması gerekir. Yargıtay’a göre, devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde, işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkânı bulunmamaktadır. İşçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller, işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir.
Usulüne uygun olarak yapılmayan fesihler geçersiz sayılmaktadır. Bu nedenle devamsızlığın tutanak altına alınması ve noter kanalıyla işçinin adresine savunmasını isteyen bir mazeret araştırması gönderilmelidir. Devamsızlık tutanağı her devamsızlık günü için ayrı ayrı tutulmalıdır. Noter kanalıyla gönderilecek mazeret araştırmasında ise çalışana makul süre verilmesi ve tebligatın iletilip iletilmediği kontrol edilmelidir.
Yargıda yapılan en önemli hatalar nelerdir?
Haklı durumda olmalarına rağmen çoğu kez işverenler usul yönünden eksiklikler nedeniyle gereksiz yere ihbar ve kıdem tazminatı ödemek zorunda kalmaktadırlar.
Yargıtay’a da görülen devamsızlık nedeniyle fesihlerde en çok karşılaşılan hatalar ise şunlardır;
Devamsızlık tutanağını müteakip işçinin akıbet sorgulamasının yapılması amacıyla işçinin en son adresine ihtarname gönderilerek savunma ve mazeret araştırması yapılmadan doğrudan fesih yapılması,
6 iş günlük hak düşürücü sürede fesih yapılmaması,
Haklı nedene konu edilecek devamsızlık günlerinin yanlış hesaplanması,
İşverence mahkemeye sunulan evrakların birbiriyle çelişmesi,
İşçinin işverenden izin alması veya haklı nedeni olmasına rağmen iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi,
İşten ayrılış kodunun fesih nedenine uygun olarak seçilmemesi,
Devamsızlık tutanaklarında tanıkların, işyerinde çalışmayan veya işçinin işe gelmediğini doğrulayacak kişiler olmaması.