Doğu ile Batı hesaplaşır mı?

İbrahim KARAGÜL

Bir önceki yazıda, Amerikan seçimlerinin neden Türkiye ve dünyada eskisi gibi yankı uyandırmadığını sorgulamıştım. Özeti şuydu: Dünyanın ekonomik merkezi dağıldı. Yeni ekonomik başkentler oluşuyor. Çok başkentli bir dünya şekilleniyor. Yakın gelecekte bu süreç daha da hızlanacak. Her ne kadar küresel statüko yerli yerinde duruyor gibi görünse de, fay hatları bir kere hareketlendi. Bu hareketlilik sonrası küresel güç haritası hiç bir şekilde eskisi gibi olmayacak.

Ekonomik merkez dağıldığı gibi siyasi güç merkezi de dağılıyor, yeniden şekilleniyor. Atlantik merkezli güç yapılanması eski havasını, cazibesini kaybediyor. Zayıflıyor, istemese de gücü paylaşmak zorunda kalacak. Dünyanın ağırlık merkezi Doğu'ya, çevreye yayılıyor.

Bu gelişmeler doğrultusunda ülkelerin de insanların da, siyasetçi ve sermayenin de dikkatleri başka yönlere kayıyor.

Doğu Asya'da neler oluyor, Latin Amerika 21. Yüzyıl'a nasıl hazırlanıyor, Türkiye gibi hızla güç kazanan ülkeler ne tür pozisyon değişiklikleri yaşıyor gibi yepyeni ilgi ve tartışma alanları oluştu.

Başbakan Tayyip Erdoğan'la birlikte Endonezya, Bali'deyiz. Bali 5. Demokrasi Forumu'nu izlerken, konuşan devlet ve hükümet başkanlarının çoğunun konuşma metinlerinin yukarıdaki gerçeklerden hareketle hazırlandığına tanık oldum. Kürsüye çıkan her lider, küresel sistemin adaletsizliklerini sıraladı.

Varolan statükonun demokrasi eksikliğinin de, özgürlüklerin gelişememesinin de, adaletsizliklerin de temel sebebi olduğuna vurgu yapıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde neden sadece beş daimi üye var, bu sistem neden değiştirilmiyor? Bazı kıtalara, dinlere, medeniyet havzalarına neden temsil hakkı verilmiyor? Herkes bunları sorguluyor.

Eskiden bu sorgulamalar daha dar çerçevede yapılırdı. Ancak bugün dünyanın ezici çoğunluğu bu talepleri yüksek sesle dile getiriyor. Üstelik bu ülkeler, güçler ekonomik dev halini almış, siyasi olarak en azından kendi bölgelerini peşlerinde sürükler olmuş.

Başbakan Erdoğan; "Dünyanın kaderi beş ülkenin dudağı arasında" gibi sert cümlelerle küresel sistemi en cesur sorgulayan kişiydi. Eminim; bu düzenin insanlığın kanını emdiğini söyleyen Erdoğan'ı dikkatle dinleyen oturumdaki liderlerin büyük çoğunluğu bu ifadelere katılıyordu.

Doğu Asya yaklaşık otuz yıldır ekonomik yükselişiyle, mucizeleriyle tartışıldı. Demokrasi forumlarından ziyade ekonomik forumlar izledik bölgede.. Demokrasi ve özgürlükler siyasi yaptırım olarak bu ülkeleri dize getirmek için uygulanırdı.

Ancak şimdi, büyüyen Asya, ekonomik gücünü siyasi güce dönüştürüyor ve kendi demokrasi, özgürlük açığını kendisi kapatmaya çalışıyor. Bu görüntüde Asya'da demokrasi arayışı, Batı'dan gelen suçlama, dayatma, zorlamadan ziyade, küresel eğilimlerin bölgeye sunduğu yeni statüyü, gücü haketme kaygısından kaynaklanıyor...

Dünya nüfusunun ağırlıklı bölümünü barındıran, ekonomide ve teknolojide Batı ile arayı hızla kapatan Asya, yeni küresel sistemin ağırlık merkezini oluşturacak. Çin'i, Hindistan'ı, Endonezya'yı düşünün... Zengin kaynaklarını ve milyarlarca insanı içine alan pazarları düşünün. Varolan ekonomik birliklerin yakın gelecekte siyasi ortaklıklara dönüşeceğini düşünün. Dinamik bir Asya ve ihtiyarlayan, yavaşlayan bir Batı düşünün...

Türkiye bu müthiş çevre ile her alanda ortaklık kurmalı ve enerjisinden güç almalı. Dar çevrelerin Avrasyacılık suçlamalarına aldırmadan yeni kurulan dünyada pozisyonunu iyi belirlemeli. Bütün komplekslerden, Soğuk Savaş artığı algıdan, önyargılardan kurtularak, esaslı bir Asya stratejisi belirlemeli..

ABD seçim sonuçlarını Doğu Asya'da izlemek bu yüzden oldukça keyifliydi.. Dünyanın en fazla Müslüman nüfusunu barındıran Endonezya'nın haritada kapsadığı genişlik, Atlantik kıyılarından Moskova'ya kadar uzanıyor. Sadece Malakka Boğazı'nın dünya ekonomisindeki yeri trilyon dolarlarla ölçülüyor.

Yeni küresel düzende yerimizi alacaksak önce bu coğrafyayı, insanlarını, zenginliklerini tanıyarak başlayabiliriz...

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.