Onların sesini duymak için görmemize gerek yok. Toplumun her kesiminde, her ailede ilgiye, sevgiye ve kendini ifade hakkına ihtiyaç duyan bir engelli var. Farklı şartlarda yaşasalar da, tüm engellilerin ortak noktasının dışlanma ve ayrımcılık olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde yaklaşık 8.5 milyon yurttaşımız doğuştan veya sonradan çeşitli nedenler engelli statüsünde.
Engelliler bizlerden çok şey istemiyor. Sadece her insan gibi çalışmak, üretmek ve toplumun bir parçası olmak istiyorlar. Son yıllarda AK Parti hükümeti ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle engellilere yönelik birçok olumlu düzenleme yapıldı.
Engelliler için Gelir vergisi, ÖTV, KDV ve Gümrük vergilerinde sağlanan avantajlar, SGK prim teşviki, evde bakım parası, engelli aylığı desteği veriliyor.
Ayrıca bazı belediye meclislerinde alınan kararlar doğrultusunda engelli bireyler için toplu taşıma araçlarında (ücretsiz veya indirimli) ve su faturalarında, Devlet Demiryolları tarafından anahat yolcu trenleri ile yapılacak seferlerde, THY tarafından tüm iç ve dış hatlarda, Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait kruvaziye seferler ve iç hatlarda çeşitli oranlarda indirim uygulanıyor,
Engelliler, yaşamın bir parçası olabilmeyi, sokaklarda yürüyebilmeyi, bir kamu kurumuna zorlanmadan gidebilmeyi veya kaldırımlarda araçların park etmediği yerlerde dışlanmadan, hor görülmeden ve insanca yaşamayı arzu ediyorlar. Hem hükümet hem de yerel yönetimlerin engellileri kucaklayacak ve onların hayata küsmesini önleyecek projeler geliştirmesi gerekiyor. Engellilerin ve engelli ailelerinin her zaman yanında olan Başakşehir Belediyesi, geliştirdiği projelerle engellilere yönelik bakım hizmetleri, sağlık ve eğitim imkanları ile istihdam konularında destek veriyor.
Engellilere yönelik hizmetleri ile dört senedir ‘Engelsiz Hizmet Kalite’ ödülü alan Başakşehir Belediyesi de (EYAF) ‘Engelsiz Haber Ödülleri’ düzenleyerek, kamuoyunu aydınlatıp, engelleri kaldıran habercileri ödüllendirdi.
Bu kapsamda bizi de bu onurlu ödüle layık gören Başakşehir Belediyesi’ne ve Belediye Başkanı Sayın Mevlüt Uysal’a engellilere yönelik projeleri ve konuyu sahiplenmelerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Bacasız fabrika çözüm bekliyor!
Bacasız fabrika diyoruz turizme... Özellikle son birkaç yıldır dizi filmlerin de etkisiyle başta İstanbul olmak üzere birçok bölgemizde ağırlıklı Arap turist görüyoruz. Arap turistlere hizmet veren bazı turizm şirketi yetkilileriyle görüşmemizde seslerini duyurmamızı istediler. Bu kapsamda ilgili turizm şirketleri vergi levhası, taşıma ve TÜRSAB belgeleri olduğu halde turizm hizmetinde sıkıntılar yaşadıklarını belirtiyor. Bu tür firmalara mutlaka destek olunması gerekiyor.
Umarız başta Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere İstanbul Valimiz Sayın Hüseyin Avni Mutlu’dan sevindirici haberler alır ve bu köşeden de duyururuz. İşte firmaların talepleri;
1- TÜRSAB belge veriyor, ancak uygulamada bu belgelere rağmen sorunlar yaşanıyor.
2- TUREB (Turist Rehberleri Birliği) çeşitli nedenlerle acentelere cezalar kesiyor. Örneğin bir TUREB yetkilisi araçta vergi levhasının aslını istiyor. Vergi levhasının aslı şirket merkezinde olması gerekiyor oysaki.
3- Araçta turist olduğu halde en küçük bir eksiklikte araca el konuluyor ve turistler yolda bırakılıyor. Hem turist hem de işverenler mağdur ediliyor. Trafik polislerinden bu tür durumlarda anlayış bekliyoruz.
4- Ayrıca D2 yetki belgesi alınmasını gerektirmeyen 8+1 ve aşağısı olan A grubu seyahat acentalarının özel mal varlığı olan araçlar yolda çevirmeye maruz kalarak korsan taksi muamelesi yapılarak bağlanıyor. Araç içindeki yabancı turist indirilip bir köşeye çekilerek yetersiz bir İngilizce ile ‘araç içerisinde bulunan sürücüyü tanıyor musunuz? Ne iş yaptığını biliyor musunuz’ gibi sorularla turizm şirketi çalışanları rencide ediliyor. Turistler sanki yasadışı iş yapılıyormuş gibi korkutuluyor.
5- İki kişilik bir turist aile için bile 20 kişilik araç zorunluluğu var. Bu gibi durumlarda araç kirası 100 Euro olması gerekiyorken 300 Euro’ya çıkabiliyor. Ve böylece turistler bu fiyatlardan şikayetçi oluyor. Bir süre sonra Arap turistler rotasını Bosna-Sırbistan gibi gelişen ama ucuz Avrupa ülkelerine çevirecek. Mutlaka bir çözüm bulunmalı.
6- Özellikle Arap turistlerin gelenek ve göreneklerinden kaynaklanan sadece ailelerini ihtiva edecekleri bir araçla, özellikle iki kişi veya üç kişilik aileler, ufak otomobilleri şoförlü olarak istemektedir. Turizmcilerin ise ülkemize gelen yabancı Arap turistlerin bu isteğini karşılaması mevcut şartlarda mümkün olmuyor. Bunun da çözülmesi gerekiyor.