Zaman zaman kader üzerine konuşulur, yazılır. Özellikle evlenmede kısmetsizlikler ve benzeri olaylar anlatılır. Beni beğenen birkaç bayan olmasına rağmen -ki ben de onları beğenmiştim- ağzımı açıp da iki kelime edemedim. Ne de aracılara, "Gidin, falan kişi ile falan konuda konuşun" dedim. Sonuçta hepsi de evlendiler.
Ben de yaşım kemale ermesine rağmen bu konuda adım atamadığımdan dolayı böyle kalakaldım. Kendi kendime söylenmeden edemiyorum. "Bu gidişle ben evlenemem." Burada kader konusu konuşulur ama bu işin içinden nasıl çıkılır, bilemiyorum.
Birkaç yıl önce muska yapan birisi, "İstersen muska yapalım" dedi. Böyle şeyleri pek doğru bulmadığımdan razı gelmedim. Bu durumda ben "evde kalmış" oluyorum. Yani bu gidişle evlenemem.
Çünkü aktif değilim. Başkalarının benimle evlenmek arzusunda olduklarını da hissediyorum. Fakat bir şey diyemediğim için hepsi de uçuyorlar. Bu durumda "Benim kaderimde evlenmek yok" diyebilir miyim? (Rumuz: Asım)
Diyemezsiniz. Hatayı ve kusuru kadere veremezsiniz. Kader bir sonuçtur, sonucun böyle olmasını siz istemişsiniz.
Kader, hürriyettir, serbest hareket etmektir, insanın iradesini istediği gibi kullanmasıdır.
Kader her konuda sizin önünüzü açar, size fırsatlar, imkânlar sunar, size ufuk verir. Fakat kullanmazsanız sorumlu kader olamaz, suçlu kader olmaz.
Sizi beğenenlere "bir kelime" etmemişsiniz. Aracılardan yardım almamışsınız. Hiçbir adım atmamışsınız. Aktif değilsiniz. Sonunda "Benim kaderimde evlenmek yoktur diyebilir miyim" sorma ihtiyacı duyuyorsunuz.
Sizin kaderinizde evlenme vardır, "Olmadığı" hükmünü siz veriyorsunuz. Kaderin içini açık bakabilir miyiz? İlm-i ezeliyi okuyabilir miyiz? Levh-i mahfuzdaki bilgiye vakıf olabilir miyiz?
Böyle bir şey olmadığına, olmayacağına göre, yapacağınız şey, herkesin yaptığı gibi evlenme iradenizi belirtmeniz, yolunu yordamını belirlemeniz, evlenmek için yola çıkmanız, birine talip olmanız veya talip olanlara olumlu cevap vermenizdir. "Aracı" dediğiniz yakınlarınıza, tanıdıklarınıza ve çevrenize konuyu açmanız ve onların desteğini almanızdır.
Tarlanız var, sürmemişsiniz, ekmemişsiniz, sulamamışsınız, ondan sonra "Benim ürün almam kaderimde yokmuş" demeye getiriyorsunuz.
Paranız, imkânınız var, araba alabiliyorsunuz, ehliyetiniz de var, "Benim araba almam kaderimde olsaydı alırdım" demek istiyorsunuz.
Kader, iradenizi kullandıktan sonra sonucu Allah'ın yaratmasıdır. Allah'tan istemeniz, Allah'ın da size vermesidir.
Her türlü yolu denersiniz, birkaç girişimde bulunursunuz, adaylarla görüşür, konuşursunuz ama bakarsınız, nasip olmaz, evlenmeniz gerçekleşmez. İşte bu zaman dersiniz, "Benim kaderim böyleymiş."
Bu evlilik sizin hayrınıza olmadığı için Allah nasip etmemiş. Böyle bir sonuca katlanırsınız.
Boşanma sonrası çocuk kime verilir?
Ben yanmış bir evlilik yaptım. 5 yıl sonra eşimden ayrıldım. 3 yaşındaki kızım annesine verildi. Dinimizin çocukla ilgili hükmü nedir? (Rumuz: Burhan)
Çocuğun bakımı ve eğitimi kocasından ayrılmadan önce de ayrıldıktan sonra da anneye aittir. İhtiyaçları karşılama ve masrafları görmek ise babanın görevidir.
Erkek çocuğu kendi başına yiyip içebilecek, temizliğini yapabilecek hale gelinceye kadar -ki bu süre 7 yaş olarak- kabul edilir. Kız çocukları ise âdet görmeye başlayıncaya kadar
annelerinin yanında kalır. Çünkü annede şefkat daha hâkim olduğundan onun yanına verilir. Çocuğa bakmada ve eğitimlerinde daha yetki sahibidir.
Şayet annesi yoksa şu sıraya göre kendisine yakın olan kadınlar bakar: Annesinin annesi, o yoksa babasının annesi, o da yoksa kız kardeşleri, değilse teyzesi veya halası bakar.
Erkek çocukları, kendi işlerini kendileri görebilecek yaşa geldikleri zaman edep, terbiye, ahlak, ilim, sanat gibi konularda yetişmeleri için babalarının veya dedelerinin yanına verilir. Kız çocukları ise âdet görmeye başladıktan sonra yine baba, dede veya erkek kardeşlerinin yanına bırakılır.