Aşağıdaki Ayet-i Kerimeleri tekrar tekrar okuyup derinliğini düşündüğümüzde; İlahi ültimatomlarında’’ Elçileri Peygamber Efendilerimize ‘’torpil’’ yapmayan Allah’ın (cc); sizlere mi, bizleri mi torpil yapacak?!’’ sorusunu sormadan edemiyor insan.
Bilhassa önderlerini la-yüsel (hesap sorul(a)maz ve sorumlu tutulamaz, hatasız, yanılmaz) gören ve kendi tarikat, meşreb, mezheb ve partilerinden olmayanları ötekileştiren ve hatta kâfir ilan edip düşman gören; aklını, kalbini ve cüzdanını başkalarına ipotek ettirdiği yetmez gibi içinde bulunduğu gayr-i İslami ve itikadi tehlikenin farkında dahi olmayan kardeşlerim! Üstad Necif Fazıl’ın dediği gibi kollarımı bir makas gibi açıp haykırarak diyorum ki: ‘’Durun kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak!’’
Girdiğimiz bu çıkmaz sokağın sonu bizi İŞİD’e götürdü! FETÖ’ye götürdü! Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de mezhep savaşlarına götürdü! Bir kez daha, ta derinden, tefekkürle okuyalım, anlayalım ve yaşayalım.
İşte Ana Yasamız Kur’an-ı Kerim’in insanı çıkmazın her türlüsünden kurtaran, dar karanlık sokaklardan geniş bulvarlı şeria’ya (geniş ana cadde) çıkaran, gönlümüzü titreten, dilimizin bağını çözen ve kulağımızın pasını silen İlahi ihtarlarından bir kaç mesaj!
“(Ey Resulüm!) Onlar (müşrikler) neredeyse, Sana vahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman (ve Kur’an’ı onların keyfine göre yorumlaman) için Seni fitneye düşüreceklerdi. (Sen onların isteğine uyarsan) O zaman Seni de dost edineceklerdi. Eğer Biz sana (hak yolda) direnme gücü vermemiş olsaydık, yemin olsun sen de O kâfir ve zalimlere birazcık eğilim gösterecektin! Şâyet (iyi niyetlerle bile olsa) böyle bir şey yapmış olsaydın, o zaman sana hem hayatında, hem de ölümünden sonra kat kat azap tattıracaktık ve seni elimizden kurtaracak bir yardımcı da bulamayacaktın kendine! Ama Allah’ın lütfu sayesinde, zerre kadar taviz vermedin onlara!” ( İsra S.73-74-75)
“(Ey Resulüm!) Böylece biz Kur’an’ı Arapça dilinde nihâî bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Şâyet, sana İlim’den gelen bu kadar gerçekten sonra o kâfir ve zalimlerin arzu ve isteklerine uyarsan, seni Allah’ın azabından kurtaracak ne bir dost bulabilirsin, ne de bir koruyucu.” (Rad S.14)
“(Ey Resulüm!) Gerçi sen, kitap verilenlere bütün delilleri ve mucizeleri göstermiş olsan bile, yine de inkârda diretir, senin kıblene yönelmezler. O hâlde, bâtılda direnen bu inkârcılar karşısında, sen de Hak yolda azimle sebat gösterecek, onların kıblesine asla yönelmeyeceksin. Zaten onlar da, birbirlerinin kıblesine yönelmezler. Zira her birinin kıblesi, aslında kendi çıkarlarından, arzu ve heveslerinden başka bir şey değildir. (Ey Peygamber!) Sana bu Kur’an aracılığıyla gerçek ilim geldikten sonra, yine de onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, yemin olsun ki, o takdirde sen de zalimlerden biri olursun! Ve bu durumda, kendini Allah’ın gazabından kurtaracak ne bir dost bulabilirsin, ne de bir yardımcı! “ (Bakara S.145)
“Ey Resulüm! Rabb’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için, sabah akşam ona yalvaran o fakir, fakat tertemiz Mü’min kulları yanından sakın kovma! Kendini beğenmiş inkârcılar (ülkenin ileri gelenleri, elit tabakası, aristokratlar) bu Mü’minleri yanından uzaklaştırmadın diye iman etmeyeceklerse varsın etmesinler! Korkma, Sen onlardan dolayı sorumlu değilsin, onlar da senden dolayı sorumlu değiller! Yani, Sen onların bu tür saçma gerekçelerle inkâra sapmalarından dolayı sorumlu tutulacak değilsin ve dediklerini yapıp fakir mü’minleri yanından kovacak olursan, onlar da seni azaptan kurtaracak değiller. O halde ne diye onları yanından kovup zalimlerden olacaksın! “(Enam S. 52 ayet) vb uyarıcı ilahi mesajlar Peygamberlerin şahsında Lider ve kadrolarını, Manevi Öncüleri ve tüm Müslümanları uyarmak ve gafletten uyandırmak için gönderilmiştir. Yoksa Peygamberlerin tamamı bu uyarılardan münezzehtir!
Hepimiz Tövbe edelim! Din, Mukaddesat, Namus, Mal, Can ve Vatan düşmanlarının, darbecilerin saflarından ayrılarım. Hatalara, yanlışlara kızıp Vatan Yorganını yakmayalım. Öncü ve Önderlerin verdikleri talimatları yukardaki Ayet-i Kerimeleri okuyarak dinleyelim. Allah ve Resulüne uymayan hiçbir talimatı ‘’Efendilerimizden geldi diye’’ asla dinlemeyelim.
Ve ellerimizle yaptığımız Laisizm, Kapitalizm, Kamalizim gibi Şeytan ve yandaşlarıyla yapılan “İslam’a İsyan Sözleşmelerini!” ve ona bağlı çıkarılan 6284 vb. ( Genç evliliğe ceza, Kadının delilsiz sadece şahidliği, kadına eş değil iş istihdamı tuzağı ve süresiz nafaka gibi ) zulüm yasalarının tümünü acilen kaldıralım!
İlimde, Ticarette, Aile, Ahlak ve Adalette “İslam Sözleşmesine!“ dönelim. Mazlumların çığlığına ve feryadına sadece kulak değil gönül verelim! Beddualarını duaya çevirelim.
Unutmayın ki, hepiniz eninde sonunda Allah’ın huzuruna varacaksınız. İşte o zaman Allah, tüm yaptıklarınızı size bildirecek ve hak ettiğiniz ceza veya mükâfâtı kesinlikle verecektir.” (Maide S.105)
Dün zulmün yanında olanların, bugün yanımızda olmalarına güvenmeyelim. Zira “Ağaca yaslanma çürür yıkılır! İnsana dayanma ölür gider! Sadece Allah’a güven O ebedidir, ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır!”
Selam, sevgi ve duayla...