Ben eşimle Facebook üzerinden tanışarak evlendim. Bunu ailemden sakladım. "Bizi bir arkadaşımız tanıştırdı" dedim. Bu benim içimi sıkmaya başladı. Eşim İlahiyat mezunu, oldukça dindar bir insan. Umreye gittiğinde yapmış olduğu duanın kabul edildiğini düşünerek benimle evlendiğini söylüyor. Ailelerimiz tanıştı, anlaştı, annem ve babam da beğendi.
Eşimle bir problemim yok ama sırf internetten tanıştığım ve bunu kimseye söyleyemediğim için çok bunalıyorum. Bu tarz evliliklerin dinimizde yeri nedir? Eşim şu an hamile. Zamanında bunun beni rahatsız edeceğini düşünmeliydim. Beynimi kemiren bu düşünceden nasıl kurtulabilirim? (Rumuz: Yılmazer)
Şimdi artık eskisi gibi değil. Görücü usulü evliliklerden başka daha değişik biçimde tanışmalar, evlilikler oluyor.
Başta elektronik iletişim/bilişim olmak üzere teknoloji insan hayatının her alanına girmiş durumda.
İnsanlar okulda, iş yerinde, seyahatte ve daha değişik vesilelerle tanışarak evlendikleri gibi, internet, Facebook gibi sanal âlemde tanışarak da evlenebiliyorlar. Bugün özel evlilik siteleri bile faaliyet yapıyor.
Burada dinin bir engeli ve yasağı olmaz.
Önemli olan ve dikkat edilmesi gereken, inanca ve ahlaka aykırı bir tutum ve davranış içinde olmamaktır.
Dinin getirdiği sınırlamalar bellidir. Görüşmelerde, buluşmalarda, gezip dolaşmalarda mahremiyet ölçülerine dikkat etmek, nikâh kıyılıp evleninceye kadar mesafeli davranmak, belli bir çerçevede kalmaya çalışmaktır.
Böyle bir tanışmayı aileniz kabullenemese bile madem neticesi olumlu, normal ve mutlu olarak bitmiş, bunun için üzülmeye, rahatsız olmaya, bunalıma girmeye hiç gerek yoktur.
Çünkü anlattığınız kadarıyla yanlışa girmemişsiniz, hataya düşmemişsiniz, nefsinize uymamışsınız, hevesinize kapılarak vebale girmemişsiniz.
Bu olay beyninizi kemirmesin, öyle üzüntüye ve sıkıntıya sürüklemesin.
Bunu bir vesvese, evham şekline getirmeyin. Şeytanın size bu şekilde yaklaşmasına izin vermeyin.
Birkaç ay sonra baba olacaksınız, Eşinize, yuvanıza ve çocuğunuza sahip çıkın. Mutluluğunuzu gölgelemeyin, rahatsız ve huzursuz olmayın.
Beni yalnız bıraktığı için kızgınım
Ben 25 yaşında, 4 yaşında bir oğlu olan bir hanımım. Eşimin anne babası ve ağabeyi başka şehirdeler. Bazen ziyaretlerine gidiyoruz. Yengeyle aramız iyi değil. Son ziyaretimizde biz evde yokken oğluma şiddet uyguladı. Eşim ve ailesi tepki göstermelerine rağmen bu kadarıyla yetinemedim, çocuğu hastaneye götürüp darp raporu aldım. Amacım, hukuki açıdan cezasını vermekti. Fakat eşimden ve ailesinden destek göremedim. Bu benim kızgınlığımı depreştiriyor. "Çocuğa daha kötü şey dahi olsa, ağabeyi ve yeğenler bahane edilip üstü kapatılmaya çalışılacak" diyorum. Eşimi çocuğunu koruyamamakla suçluyorum, beni yalnız bıraktığı için kızgınım. Olayın üzerinden 5 gün geçti. Eve döndüğümüzde ailemin yanına geldim. Sorum şu: O kadının cezalandırılmasını istiyorum. Eşime ve ailesine rağmen mahkemeye gitmem Allah katında beni mesul yapar mı? (Rumuz: Semiha)
Yüzde yüz haklısınız. Olay anne yüreğinin dayanacağı bir şey değildir. 4 yaşındaki bir çocuğun darp edilmesini hiçbir kimse mazur göremez, haklı bulamaz.
Çünkü bu yaştaki bir çocuğa ceza verilemez. Cezalandıran kimse çocuğun annesi ve babası bile olsa kendini savunacak bir gerekçe gösteremez.
Aile, yapılan yanlışlığı kabul etmemiş, büyük bir tepki göstermiş, yanınızda yer almış. Ama olayı aile içinde çözmeyi tercih etmişler, "kol kırılır, yen içinde kalır" demeye getirmişler.
Eşiniz de büyüklerin karşısında söyleyecek fazla bir şey bulamamış. Çocukta darp izleri olsa da, kalıcı bir iz görülmemiş olacak ki, meseleyi bu kadarıyla halletmeye çalışmışlar.
Fakat siz anne olarak bununla yetinmeye razı olmamışsınız, meseleyi hukuki zemine taşımışsınız.
Hukuk mutlaka bir işlem yapacaktır. Ama ailede daha üzüntülü gelişmeler olacağından, çevrenin de farklı değerlendirmelerine sebep teşkil edeceğinden eşiniz ailesinin zor durumda kalacağını düşünmüş olacak ki, kavganın büyümesine meydan vermemek için olayı sineye çekmeyi tercih etmiştir.
Eşinizle aranızı açmayın, olayı o kadar büyütmeyin. Hiçbir baba çocuğunun zarar görmesini istemez ama bir de öbür tarafta anne baba ve ağabeyin durumu var. Onların hakları söz konusu...
Herkesi, bütün bir aileyi mahkeme kapılarına taşımayın. Davacı-davalı durumuna düşmeyin. Sulhu/barışı esas alın, başta eşinizle, sonra da eşinizin ailesiyle...