Sırlar birer birer ortaya çıkıyor.
Aslında çok da derine saklanmamış sırlar bunlar, devletin içindekiler işledikleri suçların asla sorgulanmayacağına büyük bir güven duyduklarından izlerini saklamaya çok da çaba harcamamışlar.
Onların yerine medya bu işi üstlenmiş ve ortadaki gerçekleri görmezden gelmiş.
Öyle olmasaydı on yedi bin faili meçhul cinayet işlenebilir miydi bu ülkede?
Bir değil, iki değil, beş değil, on değil, yüz değil, bin değil, on bin değil, on yedi bin faili meçhul cinayet.
Hangi seri katilin bu kadar adam öldürmesine izin verir bir devlet?
Devletin içinden çıkan bir katile elbette.
Öldürenlerin tek tek kimlikleri bilinmese de, katilin “profili” herkes tarafından biliniyordu.
Genellikle yirmi beş, otuz beş yaş arası, iyi silah kullanan, özel eğitim almış polis, asker ve itirafçı.
Binlerce insanı katlettiler.
Bazılarını sokak ortasında vurdular, bazılarını işkencede öldürdüler, bazılarını ıssız yerlere götürüp kurşuna dizdiler.
Katillerin “ortak bir profili” olduğu gibi kurbanların da “ortak bir profili” vardı.
Genellikle Kürt’tüler.
Eski Özel Harp’çi polislerden Ayhan Çarkın yaptıklarını anlatmaya başlamıştı.
İstanbul’da gözaltına alınmış, anlattıkları sorulmuştu.
Sonra da Ankara’da gözaltına alındı.
Gelen haberlere göre Çarkın dün Ankara’da özel yetkili savcıya “faili meçhule” kurban giden dört Kürdün cinayetine katıldığını itiraf edip, cinayetlerin nasıl işlendiğini de anlatmış.