Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mü’min kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Faiz; “Yahudilerin Yahudi olmayanlardan aldığı kölelik vergisidir!”
Evet Faiz; Ekonomileri çökerten, yuvaları yıkan, hastalıkları artıran, günahları çoğaltan, İktidarları alaşağı eden ve Devletleri tarihten silen velhasıl önüne kattığı her şeyi yok eden, Dünyamızı da Ahiretimizi de Cehenneme çeviren bir Tsunamidir!
Ana Yasamız ve Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’de tam bir sahife Faiz Tsunamisinden bahsedilir! Cana kıymakla İnsanların açlığına işsizliğine ve yoksulluğuna sebeb olmak terör suçu olarak zikredilir! Faiz terörüyle, silahlı terör Allah’a harb olarak ifade edilir!
Siyonistlerin; varlık içinde yokluk çeken tüm mazlum coğrafyamızı önce Faizle sonra silahla işgali devam ediyor! Bu işgal sadece halkının Müslüman olduğu ülkeleri değil tüm dünyayı kuşatmış durumdadır. Bu öyle bir işgaldir ki gelişmekte olan ülkelerde ya da sömürülmekte olan ülkelerde büyük faciaların en temel sebeplerindendir. Yakın tarihimiz bireysel anlamda ya da kurumsal anlamda faize bulaşanların, ekonomik olarak ne noktalara geldiklerinin örnekleri ile doludur. Yaşanan 24 Ocak kararları, 2002 krizi, bankazedeler gibi örneklere baktığımızda faiz sisteminin acımasız çarklarının dişlileri arasında kalanların iflas, intihar, aile faciaları, batık şirketler, ödenemeyen ve tahsil edilemeyen borçlardan dolayı cinayetler, hangi birini sayayım? O kadar çok belanın sebebi ki!
Bu büyük beladan yani Faiz Tsunamisinden kurtulmamız, tüm Mü’minlerin aşağıdaki Ayet-i Kerime’lere yeniden imanıyla mümkündür.
İşte Camilerin avlularındaki bahçe oturaklarına kadar reklamı yapılan Faiz Belası hakkında Allah’ımızın ültimatomu Ayetler!
“ (İnsanların acil paraya ihtiyaç duydukları zayıf anlarını fırsat bilerek, verdikleri borç karşılığında faiz alıp insafsızca tefecilik yapanlar,) yani riba yiyenler, mahşer gününde kabirlerinden ancak şeytan çarpmış ve cinnet geçirmiş kimsenin kalktığı gibi perişan bir halde kalkacaklardır. Bunun sebebi:
“Sizin helal gördüğünüz kâr ortaklığına dayalı borçlanmalar ve her türlü ticaret ve kira gelirleri de tıpkı faiz gibidir. Eğer faiz almak haramsa, bunların da haram olması gerekir. Zira ikisinde de sermayenin para kazanması söz konusudur!” demeleridir.
Dikkat edilirse, kâfirler, Faizin ticaret gibi helal olduğunu ifade etmek için “faiz ticaret gibidir” demeleri gerekirken, sanki iktisadi hayatın vazgeçilmez unsuru faizmiş de, yasaklı tartışılan konu ticaretmiş gibi, “Ticaret faiz gibidir” diyorlar.
Oysa Allah (cc) ticareti helal, faizi haram kılmıştır. Çünkü faiz, ticari faaliyetlerden tamamen farklıdır.
O halde, her kim kendisine Rabb’inden bir öğüt ulaşır da o öğüdü dinleyip tefecilikten, faizcilikten vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir. Bu ayet inmeden önce faiz yoluyla elde ettiği kazanç kendisinden geri alınmayacaktır. O’nun ahiretteki durumu ise Allah’a kalmıştır, Allah tövbesindeki samimiyeti ve tövbe ettikten sonraki davranışlarına göre ona hak ettiği karşılığı verecektir.
Fakat kim de Allah’ın emrini hiçe sayarak yeniden faizciliğe dönerse, işte onlar da cehennem halkıdır ve ebediyen orada kalacaklardır.( Bakara S. 275 )
“Allah, faiz ve tefecilikle elde edilen kazancı yani ribayı (Faizi) bereketsiz kılar. Sadakaları ise kat kat artırır. Nitekim faiz ve tefeciliğin yaygınlaştığı toplumlarda çıkarcılık ve bencillik duyguları Egemen olur. Sürekli sınıf çatışmaları, anarşi ve sosyal bunalımlar yaşanır. Karşılıksız yardım ve iyiliklerin yaygınlaştığı toplumlarda ise kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma duyguları hâkim olur. Refah ve zenginlik toplumun her kesimine yayılır. İşte bu yüzdendir ki fakirlere verilen sadakalar Cennet nimetlerine vesile, faiz kazançları ise cehennem azabına sebep olacaktır. Çünkü Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiçbirini sevmez!” (Bakara S. 276)
“İman edip doğru ve yararlı işler yapan, namazını özenle kılan, zekâtını verenlere gelince, işte onlara Rabb’lerinin katında nice ödüller vardır. O gün onlar, ne korkuya kapılacak, ne de üzüntü çekecekler. O halde:” (Bakara S. 277)
“Ey inananlar, Eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının da geçmişten kalan faiz alacaklarınızdan vazgeçin. (Bakara S. 278)
“Şâyet bunu yapmayacak olursanız, Allah’a ve peygamberine karşı savaş açtığınızı ve Allah’ın da size savaş ilan ettiğini bilmiş olun. Fakat tövbe ederseniz, birikmiş faiz alacaklarınızdan vazgeçmeniz şartıyla ana mallarınız sizindir. Bu konuda temel prensip şudur: Ne haksızlık edin, ne de haksızlığa uğrayın. Zulmeden de, zulme rıza gösteren de suçludur.” (Bakara S. 279)
İlahi Mesajların ilan ettiği Faiz Tsunamisiyle İkinci bir 31 Mart Vak’ası yaşamak istemiyorsak acilen Faize savaş ilan etmeliyiz. Nasıl mı?
Salı Akşam saat 20.30’da Akit TV Canlı Yayın programı “Milli Diriliş!”te anlatabilme duasıyla Allah’a emanet olunuz.
El birliğiyle maddi ve manevi çalışmalarımızla oluşacak sadece İslami İlkelere bağlı Bağımsız Türkiye’mizin yeniden dünya nöbetini beşli çeteden alması, Fethin sembolü Ayasofya’mızın açılması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü dileğiyle..
Selâm, sevgi ve dua ile…