Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon sonu gibi. Taraftarı maçın başında "Eyvah! Bugün kazanamayız" diyor. Fakat ikinci yarı öyle bir oynuyor ki... Tam "Maç koptu artık" derken iki sürpriz gol yiyor; mesela Sivas maçı gibi. Yine "Maç gitti" diyor; son dakikaları bitiremiyor taraftarı... Cristian golü atınca da derin bir nefes alıyorlar.
Yorgun boksörler, bir nefeslenmek için raund arasını bekler. Aykut Kocaman da, şu milli maç arasını çok yorgun bir boksör gibi bekliyordu aslında. Cüneyt Çakır'ın son düdüğü 13 puandan çok, bu açıdan sevindirmiştir onu... 11 günde oynanan 4 maçtan sonra rotasyona gitmişti Aykut Hoca... Görev aldığında iyi oynayan Caner'i bile dinlendiriyordu. Zaman zaman kullanmak istediği Orhan-Gökhan ikilisini arkalı-önlü oynatıp Bekir ile de Yobo'yu deniyordu. Hem rotasyon, hem oyuncuları kaybetmeme adına farklı bir kadro çıkardı. Çok oturmuş, çok iyi bir teknik direktörü olan, iyi bir takım Belediye, ilk yarıda bu rotasyon ve denemeyi oyun olarak yok etti. Hem iki net pozisyon buldu, hem orta sahaya ve oyuna hakim oldu hem de Fenerbahçe'ye hiç pozisyon vermedi.
İkinci yarıda Mehmet Topuz'u sağ öne alıp, Sezer'i Cristian'ın yanına sürünce orta sahası daha güçlü bir takım oldu Fenerbahçe... Bir de Bienvenu iyi oynamamasına rağmen Can ile Metin'i gezdirince, geriden sürpriz oyuncular pozisyon bulmaya başladı.
Klasik Stoch golü, klasik Alex golü ve sağ bek oynarken klasik Gökhan golü... Bu peş peşe gollerle tam maçı koparırken zaten hiçbir zaman havlu atmayan ve bu ligin en organize takımlarından biri olan Belediye, iki Webo golüyle oyuna ortak oldu. Ama Cristian'ın golü skoru belirledi.
BELEDİYE'Yİ KUTLUYORUM
Gong yetişti Fenerbahçe'ye... Ama kolay değil, bu kadar probleme ve takım içinde sakat oyunculara rağmen 5 maçta 13 puan Aykut Kocaman ve takımının başarılı olduğunu gösteriyor.
Abdullah Hoca ve bütün takımını da kutluyorum. Belediye takımını hayranlıkla izmeye devam ediyorum. Ama disiplini asla ve asla bırakmamalılar. Belli bölümlerde çözülmek Belediye'ye hiç yakışmadı.