Bir ikindi sohbetinden notlar...
Pensilvanya Pensilvanya'da, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ikamet ettiği dağlar arasındaki obada iki gece bir gündüz geçirdim. Bu sürenin yoğun bir ibadet ortamı içinde geçtiğini belirtmeliyim.
Sabah, seher vaktinde hatimle kılınan teheccüdle başlayan, sonra hepsi cemaatle kılınan vakit namazları, ikindi sohbetleri ve akşam namazından sonra topluca gerçekleşen Dua Vakti...
Yemekler sırasında Hocaefendi ile özel sahbetler yapma imkanımız oldu. Seçimlerden yola çıkıp, "Türkiye'de geçmişten bu güne kimler nasıl yürüyor?" kadar uzanan değerlendirmeler...
Hocaefendi'nin hatıralar geçidinde, ilim - fikir dünyası, hizmet dünyası, siyaset dünyasına kadar uzanan gerçekten çok zengin bilgiler saklı.
Yurt dışındaki hizmetler söz konusu olduğunda, devlette etkin görevlerde iken açık çek niteliğinde referanslar veren bir devlet adamının sonraki bir zamanda "Onlar çok tehlikeli" deme noktasına gelmesini hayretle ögreniyorsunuz.
"Arzu ederseniz sizin avukatlığınızı yapabilirim" diyen ve çok ünlü bir avukat olan bir siyasetçinin, sonraki dönüşümleri şaşırtıyor.
Hocaefendi rahmetli Sakıp Ağa için güzel şeyler söylüyor. Aydın Bolak'ı büyük muhabbetle anıyor. Peyami Safa öldüğünde, Edirne'de, iki kilometrelik yolu hıçkıra hıçkıra ağlayarak yürüdüğünü, o günlerde, müspet bir şeyler yazanlara karşı nasıl bir şükran duygusu taşıdığının örneği olarak ifade ediyor. Medyadaki alternatif sesin etkinliği Hocaefendi'nin de sevinç kaynağı.
Böyle kısa zamana sığan uzuuun sohbetler...
İkindi sohbeti ise, farklı bir derinlikte gerçekleşiyor.
Bugün, bir ikindi sohbetinden aldığım kısa notları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Belki not defterinize geçeceğiniz kalıcı cümleler olur:
-Kimi telologlarımızın ağzı - gözü çok bozuldu. Rasulullah Efendimizden bahsederken müsteşrikler gibi konuşuyorlar.
-Oysa O (S.a.)'na sevgiliye hitap eder gibi "Sana kurban olayım ben" gibi coşkun bir muhabbetle hitap etmek lazım.
-Alaka (ilgi) ölçüsünde alaka (bağ) olur.
-Ninem, yanında "Muhammed" ismi geçtiğinde 24 saat ağlardı.
-Rasulullah Efendimiz, "Bir gün gelecek ismimiz güneşin doğduğu ve battığı yerlere ulaşacak" buyuruyor. Bu, O'nu sevenlerin önüne konmuş bir hedeftir aynı zamanda. Onun için her yere nam-ı celili Muhammediyi götürmeliyiz. Bunun için planlarımız olmalı.
-Demokrasi hali hazırda değerlendirilecek bir sistem. Ama demokrasinin 50 türü var. Demokrasiye derinlik kazandıracak bir şeyler eklenebilir.
-Ben hükümeti Ehven-i şer ekseninde değerlendirilmesini doğru bulmam. Belki hayrı kasir - hayrı kalil ekseninde değerlendirmek lazım.
-Öteden beri Türkiye, milletin niyetine göre devam ettirilebilse idi çok şey olurdu.
-Anadolu, her zaman kendine düşeni yapmıştır, yapmaktadır.
Bizler de mevcut şartlar içinde kendimizi üçe beşe nasıl katlarız, bunun gayreti içinde olmalıyız.
-Bir fırsat var ve geçerse bu telafi edilemez. Onun için "keşke" diyecek bir duruma gelmemek lazım.
-Fevt edilecek zaman yok.
-Bazı insanlar adanmışlık dinamizmini değerlendirir, dünyevi hesaba girmezlerse, Birkaç zaman içinde büyük fetihler olacak inşallah.
-Dönemi fetret dönemi olmaktan çıkarmak için çalışmak gerekir.
-Avrupa ve Amerika faikiyetini kaybedebilir. Türkiye önemli bir muvazene unsuru olabilir.
-Türkiye'ye öncülük düşüyor.
-Nereden bakılırsa bakılsın, her davranışımıza Allah'ın ve Rasulünün rızasının yansıması gerekir.
-Hizmetlerde Allah'ın sonsuz lütufları ile karşilaşiyoruz. Bunlar bizim planlarımızla olacak işler değil. Bir manada ilahi avanslar var. Yorulmayalım,yorgunluk hissine kapılmayalım, diye...
Bir saati bulan soru - cevap niteliğindeki sohbetten, aldığım cümlelerin bir kısmı böyle...
Sohbetlerin bir yerinde Türkiye'ye dönüşü sorduk.
"Giran geliyor bu gurbet", dedi, hüznünü ifade etti, ileride bir göl var, 9 yıllık sürede oraya ancak üç kere gittim, dedi, ama dönüş için zaman vermedi. Kimseyi sıkıntıya sokmak istemediğini söyledi. 9 koca yıl, gurbet, kolay değil. Ama sanki yaşanan ibadet iklimi, her şeyi daha kabullenilir kılıyor.
İkindi sohbetinin sonunda bir duada bulundu Hocaefendi, duanın birkaç kelimesi şöyleydi:
"Veşrah sudura ihvanina.... Kardeşlerimin göğsüne genişlik ver..."
Nerede?
Türkiye ve Özbekistan'da...
Bütün mazlumiyetler için amin...