Güzel ülkemiz son 20 gündür hak etmediği saldırılara hedef oluyor. Bir yandan FETÖ terör örgütüyle mücadele edilirken, diğer yandan da ekonomik baskılara ve yurtdışındaki FETÖ odaklı karalama kampanyalarına maruz kalıyor.
15 Temmuz, Türkiye açısından yeni bir kırılma noktası oldu. Özellikle kalkışma esnasında sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile sokaklara, meydanlara inen vatandaşlarımızın cesaret ve metaneti, Cumhurbaşkanımıza bağlılığı ve halkımızın feraseti ile kalkışma bertaraf edildi.
15 Temmuz kalkışmasının, ekonomiye etkisi olmakla birlikte, bu süreç iyi yönetilebilirse, fırsata da dönüştürülerek yerli ve yabancı yatırımların artması sağlanabilir.
Ayrıca FETÖ/PDY terör örgütünün kamudaki etkinliği ve baskısının bitmesiyle birlikte iş dünyasının da bu anlamda rahatlamış olduğundan yatırımların artarak devam etmesini beklemekteyiz. Özellikle himmet veremeyen işadamlarına polis-SGK-vergici-savcı-hakim gibi kamu görevlileri eliyle yapılan zulüm ve baskıları özgürleşen ortamda bir çok işadamının basına yansıyan ifadelerine baktığımızda, paralel yapıya yardım etmeyen, himmet vermeyen işadamlarının mali polisin ve maliyecilerin baskınına uğradığı, denetlendiği, haksız yere cezalar yazıldığı ve şirketlerin zor durumda bırakıldığı görülüyor.
Merkezi Üst Kurul gerekli
FETÖ ile mücadelede merkezi, tek elden süreci yönetecek bir üst kurul olmaması ciddi sıkıntılara neden olmaktadır. Mutlaka FETÖ konusunda hassas ve farklı meslek ve kurumlardan oluşturulacak, irtibat ve araştırmalar bu kurul tarafından yapılmalıdır. Diğer bir deyişle FETÖ bir üst akıl, örgüt veya bu kapsamda bir üst el tarafından yönetilip yönlendirilirken, FETÖ mücadelesi tamamen ilgili kurumların yöneticilerinin özverili bireysel çalışmaları ile sürdürülüyor. Özellikle mevcut durumda haset, rekabet, makam korkusu ve bazen de hedef saptırma için yanlış kişiler hakkında işlem yapılmaktadır, bir düzen ve sağlık bir yöntem oluşturulamamaktadır.
Görevden almalarda kriptolara dikkat
Maalesef geçmişte bir kısım bürokratların eliyle yaşatılmış bunca baskı ve tehdit söz konusuyken, FETÖ üyelerinin açığa alınmasında kripto tabir edilen kimselere karşı dikkatli olunması gerekiyor. Kamuda bazen, kurum içi rekabet, husumet, gelecekte makamına alternatif oluşturulabilecek kişilerin de ilgili yöneticiler tarafından FETÖ görevden aldırılması, bazı kurumlarda masum insanların, FETÖ’ye alet olmamış, hatta onlarla mücadele etmiş memurların daha titizlikle incelenmesi gerekiyor. Özellikle bürokratların koltuk kaygısı ile hareket etmeleri FETÖ’nün değirmenine su taşıyor.
Özellikle bazı bürokratların yıllık izinlerini yurtdışında bu örgütün okullarında geçirdiği, çoğu zaman görev yaptıkları kurumlar içerisinde aleni bir şekilde himmet-kurban paralarını topladıkları, hizmet ve taahhüt işlerini yaptırdıkları taşeron şirketlerin hakedişlerinden zorla himmet aldıkları bilinmektedir.
Son 7-8 yılda devlet memurlarının yurtdışı seyahatleri incelenmeli, gittikleri ülkelerin durumlarına bakılmalı, eğer belli başlı bilinen tur şirketleri haricinde giden memurların durumu ayrıntılı araştırılmalıdır. Gittikleri yerlerde nerede kaldıkları ne yaptıkları konusunda sorgulanmalı, kredi kartı ekstreleri incelenmelidir.
Tespit yapılırken de dikkat
FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin tespiti ve belirlenmesi esasen çok kolaydır. Bu örgütün ağırlıklı olarak kariyer mesleklerde taban oluşturduğu ve üyelerini buralarda görevlendirdiği, bu kişilerin gerek müfettişliğe/uzmanlığa/mülki idare amirliğine girişlerinde ve gerekse de meslekte yeterlik sınavlarında kayırıldıkları, sınav kağıtlarının incelenmesi ve sınav komisyonlarında görev alan kişilerin terör örgütüyle irtibatı sayesinde durum açıklığa kavuşturulabilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında;
1- 2008 yılından itibaren yapılan müfettiş yardımcılığına giriş sınavı ve yeterlilik sınavlarının hepsinin yeniden incelenmesi,
2- Sınav komisyonlarında yer alan komisyon üyelerinin soruşturulması,
3- Paralel yapıyı koruyup ve gözeten idareciler hakkında işlem yapılması,
gerekmektedir.