İsrail’deki “sağcı” hükümetin her sorunu şiddetle çözmek istemesi Ortadoğu’yu yeniden ölüm sarmalına soktu.
Filistinlilerin haklarını vermemek için süren bu direnç Filistinlilerle birlikte aslında İsraillilerin de hayatını cehenneme çeviriyor.
İnsanlığın en fazla borçlu olduğu kavimlerden biri Yahudiler; sanatta, felsefede, bilimde Yahudilerin yaptıkları katkıları silseniz insanlık tarihinde derin bir boşluk oluşur.
Böylesine parlak bir ırkın, tarihin en büyük soykırımına maruz kalmış bu “mazlum” kavmin bugün geldiği bu “zalim” durak, zekâyı reddeden ve şiddeti yücelten bu yönetim, uzaktan bakıldığında ne kadar anlamsız gözüküyor.
Filistinlilerin haklarını kabul etmek, İsraillilerin de mutlu bir hayat sürmesini sağlayacak çünkü.
Ama Filistinlilerin haklarını tanımamak için kendi yaşama haklarından da vazgeçiyorlar.
Ve, bunu kimse İsrail yöneticilerine anlatamıyor.
Çünkü orada da “başkalarının haklarına aldırış etmeyen” alabildiğine sağcı bir seçmen kitlesi bulunuyor, “Filistinlileri ezmek”ten başka bir şey görmüyor gözleri.
Filistinliler “terörist” onlar için ve bu noktadan bir adım öteye geçmiyorlar.
Biliyorsunuz değil mi, İsrail’de bu anlayışa karşı direnen, Filistinlilerin haklarını savunan dürüst ve cesur Yahudi aydınları var.
Bence dünyanın en yürekli insanları o “muhalifler”, her an “vatan hainliğiyle” suçlamaya hazır gerici bir kitlenin ortasında gerçekleri hiç tavizsiz savunuyorlar.
Başbakan Netanyahu’yu çok ciddi biçimde eleştiriyorlar.
Filistinlilerin haklarının verilmesini istiyorlar.
İsrail başbakanının “bombayla” çözmek istediği bu sorunun “insan hakları” temelinde çözülebileceğini söylüyorlar.