Gerekçenin çürüttüğü gerekçe
Genelkurmay'ın Radikal'e yönelik "İbrahim Şahin açıklaması"nda şöyle bir cümle var:"Yargının kısır tartışmalar içine çekilmesinden çok büyük rahatsızlık duymaktayız. Yargı üzerinde şüpheler yaratılması, Türk adaletine karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür."
Elhak doğru. Buna bir de, GATA üzerindeki şüpheleri katmak lazım.
Yalnız bir soru var:
-Yargı (ve GATA) üzerinde kim şüphe uyandırıyor?
Hurşit Tolon''nun tahliyesi ile ilgili iki gerekçe, ve Şener Eruygur'un eşinin karıştığı dinleme kayıtları, hem yargının bizzat kendisinde, hem de GATA'da sorunlar bulunduğunu ortaya koyuyor. Anlaşılıyor ki Ergenekon da bu sorunları derinleştiriyor.
Malum, Hurşit Tolon için iki tahliye gerekçesi yazıldı.
Birisi, ilk tahliye başvurusunda İstanbul 12. Ağır Ceza'nın nöbetçi hakim tarafından yazılan gerekçesi, ikincisi ise aynı mahkemenin, bu defa heyetle yazdığı ve tahliyeye yapılan itiraz üzerine ortaya konan gerekçe. Bu iki gerekçe arasındaki derin fark, maalesef, Ergenekon'la ilgili alanda Yargıya yönelik kuşkuyu besliyor.
Gelin olaya yakından bakalım:
Tolon'u salıveren ilk gerekçe, bütün hukukçuları şaşkına çeviren nitelikte idi. Çünkü gerekçe, bir tahliye için olması gerekenden çok öte bir mahiyet arz ediyordu. Çok öte, yani adeta bir berat gerekçesi niteliğinde idi ve ötede kocaman bir Ergenekon davası sürmekte iken bir nöbetçi mahkemenin böyle bir gerekçe yazması, akıl alır iş değildi.
İlk gerekçe, sanıkta ele geçirilen 29 sayfalık Ergenekon kitapçığının medyada yayınlandığı için gizli belge olmaktan çıktığını ve delil olamayacağını ifade ediyordu. Nöbetçi mahkemenin nöbetçi yargıcı, "Kamuca bilinen bu belgelerin fotokopisinin şüphelide bulunmasının önceki karardan farklı olarak tek başına suç örgütüne üye olunduğuna dair veya yönetici olduğuna dair bir delil niteliğinde bulunmadığı"na hükmediyordu. Kararda ayrıca, "Ergenekon belgesiyle ilgili tutuklama nedenine ilişkin gerekçenin, sunulan bu deliller karşısında artık kuvvetli bir delil olarak değerlendirilemeyeceği" de belirtiliyordu.
Yani mahkeme, tahliye kararında adeta delil çürütüyor ve davayı bitiriyordu. Oysa Hurşit Tolon'la ilgili iddialar hem sadece bu belge ile sınırlı değildi hem de, ötede dava zaten sürmekte idi. Kaldı ki tahliye kararında ayrıca, Tolon'un yurt dışına çıkış yasağının sürmesi de öngörülüyordu.
Kararda bir acayipliğin olduğu biliniyordu ama, bu nasıl ortaya çıkacaktı?
Ergenekon davası savcılarının tahliyeye itirazı bu garabeti ortaya çıkardı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa heyet olarak toplandı, 6 saat görüşmeden sonra tahliyeye itirazı reddetti ama, bu defa gerekçe farklıydı.
Heyet, üye hakim tarafından, Tolon'un tutukluluk halinin devamı için "kuvvetli delil bulunmadığı" gerekçesiyle verilen tahliye kararının bu gerekçesini kaldırıyor, "nöbetçi mahkeme tarafından böyle bir karar verilemeyeceği, bunun takdir yetkisinin yargılamayı yapacak mahkemede olduğu"nu hükme bağlıyordu.
Mahkeme Heyeti, "kuvvetli şüphe ve tutuklama nedenlerinin devam ettiği"ni yeniden zapta geçiriyor, ancak yaşı, sağlık durumu, delil karartma şüphesinin bulunmaması ve tutuklamanın bir tedbir olduğunu kaydederek Tolon'un tahliye edilmesi gerektiğini ifade ediyordu. Mahkeme Heyeti ayrıca, Tolon hakkında yurt dışına çıkış yasağı bulunduğunu ve kaçma şüphesi olmadığını da kaydediyordu.
Böylece ortaya çıkan iki gerekçe arasındaki büyük fark, Ergenekon konusunun Yargı'ya kadar uzanan kafa karışıklıklarına yol açtığını ortaya koyuyor, bereket ki, bir başka safhada yargı, kendi kendini tashih ediyordu.
Bu olayda, kamuoyunun, birinci gerekçenin nasıl yazıldığı sorusu üzerinde durması yadırganamazdı. Nitekim ikinci gerekçe, birincideki garipliği tescil etmekteydi.
İşin bir de GATA boyutu olduğu artık biliniyor.
Mesela, cezaevinde düşüp beyin travması geçirdiği ve hafıza kaybına maruz bulunduğu ifade edilen Şener Eruygur'un sağlık durumunun gerçekten nasıl olduğu, eşine ait dinleme kayıtlarından sonra ciddi olarak merak konusudur. Arif Doğan ve Hurşit Tolon'la ilgili raporlar üzerinde kuşku duyulması da yadırganmamalıdır. "GATA'ya gidiş" kamuoyunda, askeri nüfuzun devreye girdiği bir tahliye imkanı gibi algılanmamalıdır. Bu açıdan yakında Genelkurmay'dan bir tavzih daha gelmemesi için, GATA olayının şeffaflaşması zamanı gelmiştir.
Yargı üzerindeki titizliği sürdürelim.
TSK üzerindeki titizliği sürdürelim.
Ama, herkesin içini tatmin edecek uygulamaları bekleme hakkımızdan da ödün vermeyelim.