Ha gayret Kemal Bey... Az kaldı, Çiller’i sollayacaksın!

Hasan KARAKAYA

Atalarımız, “söz” konusunda çok uyarılarda bulunmuşlardır...

Meselâ, “söz ağızdan çıkar” demişlerdir, meselâ “bin düşün, bir söyle” demişlerdir... Ama, en önemli uyarı şudur: “Ağızdan çıkmayan söz senin esirin, ağızdan çıkan sözün ise sen esirisin!”

Söz, ağızdan çıkmaya görsün; onun dönüşü yok... “Namlu”dan çıkan “kurşun” veya “tüp”ten çıkan “macun”un nasıl geri dönüşü yoksa, “ağızdan çıkan söz”ün de geri dönüşü yoktur!..

Haa; söz, ağızdan çıktıktan sonra “kıvırmaya” başlamışsın, “çark” etmişsin, “öyle demek istemedim” demişsin, hiç faydası olmaz...

Böyle “kıvıran” insanlara; “Dansöz” derler, “çarkçı” derler, “fırıldak” derler, “fırdöndü” derler!..

Onların ağzından çıkan söz ise, artık “yalama” olmuştur, tutmaz!..

Biliyorsunuz; “dün” söylediklerini “bugün” inkâr etme konusunda Süleyman Demirel’in üstüne yoktur... Demirel’in; “Dün, dündür” sözü tarihe geçmiştir ki, onun kadar “pervane” gelmemiştir yeryüzüne!..

Meselâ, düne kadar; “Başkanlık da başkanlık” diye tutturuyordu... Aynı şeyleri Tayyip Erdoğan söyleyince; başladı “dön baba dönelim” misali dönmeye!..

Sorsanız kendisine; “Dün başkanlık demiştiniz” diye, vereceği cevap şudur:

“Dün, dündür!”

Bir “alışkanlık”tır Demirel’inki!..

“Muhalefet”te farklı konuşur, “iktidar”da farklı... Eee, köprülerin altından çok sular akmış, “rüzgâr” da tersten esmeye başlamıştır!..

Hem zaten; “rüzgârgülü”nün veya “pervane”nin görevi de “esen rüzgâra göre dönmek” değil midir?..

Dün sağa dön, bugün sola dön!..

“Dön baba dönelim!”

VAR-YOK... VAR-YOK!

Aslında, bir “kaset kazası” sonrası CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Bay Kemal Kılıçdaroğlu da, “Demirel’i hiç aratmayacak” gibi görülüyor!..

Hatta, daha şimdiden “Demirel’i bile solladığı” söylenebilir!.. Çünkü Demirel, hiç olmazsa “aylar, yıllar önce söylediklerini” inkâr ediyordu...

Kılıçdaroğlu ise; “ağzından çıkan sözün tükürüğü kurumadan” başlıyor tornistan etmeye!..

Ağzından çıkan söz, eğer “CHP Politbürosu” tarafından tepkiyle karşılanmışsa, Bay Kılıçdaroğlu, anında çarkedip, diyor ki;

“Ben öyle demedim!”

Buna; özellikle, “Ergenekon sanıklarını Silivri’den kurtarmak için CHP’den aday gösterilmeleri” konusunda çok şahit olduk.

Meselâ; Bursa’da “Niye olmasın” dedi, Antalya’ya gitti “Yok böyle bir şey” dedi... Denizli’ye gitti, “olabilir” dedi, Ankara’ya döndü, yine çarketti; “Kesinlikle yok böyle bir şey!”

Bay Kılıçdaroğlu, eğer Acun Ilıcalı’nın, “Yok Böyle Dans” yarışmasına katılsaydı, var ya; sergilediği bu “kıvrak figürler”le, garanti “şampiyon” olurdu!..

Böylesine “kıvrak” yani!..

Tavrı “etik” ve “estetik” değil ama, dönüşleri hayli “kıvrak!”

GAF KRALİÇESİ ÇİLLER!

Geçenlerde, haftalık siyasi gazete Özgün Duruş’u okurken gördüm ki, Bay Kılıçdaroğlu’nu “Gaf Şampiyonu” ilân etmişler.

Doğrudur, “topaç gibi fırıl fırıl dönmesi” ile siyasi tarihimize “Çarkçıbaşı” olarak geçen Kılıçdaroğlu, “gaf” konusunda da, Tansu Çiller’i zorlamaya ve hatta sollamaya başladı.

Özgün Duruş, Çiller’i “gafların kraliçesi” ilân etmiş!.. Bay Kılıçdaroğlu da, herhalde “gafların kralı” olur!..

Ne dersiniz, sırası gelmişken; “gaflarıyla ünlü” Çiller’in “ünlü gafları”ndan birkaçını sıralayalım mı?..

Buyrun, “saçma”lardan “seçme”ler:

* Mübarek kurban şeker bayramınız kutlu olsun.
* Allah’ı size emanet ediyorum.
* Çekiç Güç yerine ‘Çekici Güç.’
* ‘Kırat’ yerine ‘Beyaz At, Ak At, White Horse’.
* Güvenoyu yerine ‘güvenlik oyu’.
* Bu bacınız Trabzon’u, Akdeniz’in incisi yapacak.
* Haydar Aliyev için Haydar Ali Bey!
* Sevgili Zeytinburunlular.
* Mesut Yılmaz iktidarsızdır. (İstikrarsızdır demeye çalışıyor.)
* Gökhun Yazıtları (Göktürk Yazıtları demeye çalışıyor.)
* Samsunlulara: “Merhaba Antalyaa”
* Boğazlıyan Kaymakamına: “Boğazlanan kaymakam.”
* Afyonlulara: Sevgili Şebinkarahisarlılar.
* Bu Ramazan sesleri semalarımızdan hiç gitmesin diye bize oy verin! (Ezanı kastediyor.)

KEMAL BEY’İN GAFLARI!
Dedik ya;
Bay K.K. da, “gaf” konusunda Çiller’den geri kalmaz ve hatta onu sollar...

Malûm; “ilk gaf”ını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı esnasında yapmıştı Bay K.K...

… Seçim sürecinde Show TV’de Ali Kırca’nın konuğu olan Kılıçdaroğlu, İstanbul’u ne kadar iyi bildiğini anlatmak için, ‘Ben Nurtepe’yi de biliyorum. Kağıttepe’yi de biliyorum” demişti.

Tabiî, rakibi Kadir Topbaş da, taşı gediğine koymuştu:

“Kağıthane’ye Kağıttepe diyen birisi ile ne konuşup, neyi tartışacağım?”

* Aynı Kılıçdaroğlu, “Gültepe” adlı “semt”ten de, “ilçe” diye söz etmişti.

Topbaş da bunun üzerine demişti ki;

“Sayın Kılıçdaroğlu’na bir İstanbul Şehir Rehberi verebiliriz!.. Böylece; Gültepe’nin İstanbul’da bir ilçe değil, semt olduğunu öğrenir!”

* Sadece “ilçe adları”nı karıştırmak veya “semt”leri, “ilçe”leştirmekle kalsa, yine iyi... Bay Kılıçdaroğlu; Levent’teki koskocaman “İETT arazisi”nin de Taksim’de olduğunu söylemişti ya; bu, “gafın zirvesi”ydi!..

Tabiî, “gaflar tarihi”ndeki müstesna yerini alsa da, bazen “doğru”ları da dile getirdi Bay Kılıçdaroğlu...

* Meselâ, “referandum süreci”nde İstanbul’daki bir mitingte, aynen şöyle dedi:

“Biz; öyle sayın Başbakan gibi söz verip de sözünün arkasında duran bir insan değiliz!”

Bu “gaf”ın, daha sonra AK Parti’nin bir mitinginde “pankart” olduğunu da hatırlatalım!..

* Size “hatırlatalım” dedik de, biz unuttuk... Malûm; Deniz Baykal’ın kasetinin piyasaya çıkmasının ardından genel başkanlığa aday olmadığını kesin bir dille açıklamıştı... Hem de, 4 defa!.. Ancak çok kısa bir zaman sonra kameraların önüne çıkarak aday olduğunu açıklamıştı!..

HALİÇ’İ İZMİR’E GÖTÜRDÜ!

Bunu hatırlattıktan sonra, gelelim “referandum öncesi”ne...

Referanduma günler kala İzmir’e giden Bay K.K., bu defa da “deniz”leri birbirine karıştırmıştı...

* İzmir Körfezi’nin temizlendiğini anlatmaya çalışan Bay Kılıçdaroğlu, “Başkan Haliç’i temizleyecek ve İzmirliler Haliç’te yüzecek” ifadesini kullanmıştı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, asıl bombayı referandum günü yapmıştı. Halkı “hayır”a ikna etmek için gece gündüz demeden miting yapan Kılıçdaroğlu, hem de uyarılara rağmen, referandumda oy kullanamamıştı.

TARİHE GEÇEN GAF BOMBASI!

Tansu Çiller, birçok “gaf”a imza atmış olmasına rağmen, hiç olmazsa “oy kullanma” konusunda sıkıntı yaşayıp da, dile düşmemişti!..

Ama Bay K.K., onu da beceremedi.

* Kağıthane ile Kâğıttepe’yi, Taksim ile Levent’i, İzmir Körfezi ile Haliç’i birbirine karıştıran Bay Kılıçdaroğlu, sonunda Ankara ile İstanbul’u da birbirine karıştırıp, “oy sandığı”na bile gidemedi!..

“Oy sandığı”na bile gidemeyen bir adam, acaba “iktidar koltuğu”na nasıl gidecek?..

Hiç kuşkunuz olmasın ki;

Farzedelim ki, böyle bir ihtimal belirdi, inanın “yol”ları da birbirine karıştırır Bay Kılıçdaroğlu!..

Tıpkı, Fenerbahçe’nin “efsane golcü”sü Lefter’i “kaleci” sanması gibi!..

Tıpkı, “uçak”ları karıştırdığı gibi...

AZ KALSIN BATMAN’A GİDİYORDU!

Olayı biliyorsunuz...

Bay Kılıçdaroğlu, geçenlerde Erzurum’a gidecekti... Beraberindeki heyetle birlikte Ankara Esenboğa Havaalanı’na gelmişler, “uçuş kartları”nı almışlar, “çıkış kapısı”na yönelmişlerdi...

Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, VIP çıkışında Erzurum uçağı yerine Batman uçağına giden havaalanı otobüsüne binmişlerdi...

Uçağın kapısına gelen CHP heyeti, hosteslerin “Nereye gidiyorsunuz?” sorusuna “Erzurum”a diye cevap vermişlerdi!.

“İyi ama” demişti, hostes,

“Bu uçak Erzurum’a gitmiyor ki, Batman’a gidiyor!”

Anlayacağınız, kapıdan dönmüşlerdi!.

İyi ki, döndüler!..

Ya dönmeyip de Batman’a gitselerdi?!?.

Batman’da kendilerini karşılayan “CHP teşkilatı”na, herhalde şöyle seslenirlerdi:

“Sevgili Erzurum teşkilatı, sizleri görmekten çok çok mutlu olduk!!!”

DEMİREL VE ÇİLLER NE Kİ!

Ne yani;

Tansu Çiller, “Samsunlu”lara, “merhaba Antalya” diyor da, Kılıçdaroğlu, “Batman heyeti”ne “Sevgili Erzurumlular” demiş, çok mu?!?..

Çiller, bu “gaf”larıyla “Başbakan” olmuştu!.. Ya da, “Başbakan” olduktan sonra “gaf”lara başlamıştı!..

Bay Kılıçdaroğlu da; “kaset kazası”ndan önce, yani “genel başkan” olmadan önce, “yafta şampiyonu”ydu, şimdi ise “gafta şampiyon!”

Biraz daha gayret ederse, eminim ki; “gaf rekoru”nu da alır Çiller’in elinden!..

Ha gayret Kemal Bey, az kaldı;

“U dönüşü”nde Demirel’i,

“Gaf”ta Çiller’i sollayacaksın!..

Koş!.. Konuş!.. Salla!..

“Rekor”lar seni bekliyor!..
PKK’lı Neron’lar!

CHP’liler, Hurşit Güneş’in ifadesiyle; “Kürtleri CHP’nin kucağına oturtmaya” çalışırken, PKK’lılar, “milletin ocağına incir ağacı dikmek”le meşgul...

Daha önce de “otomobil”leri ateşe veren ve hatta “belediye otobüsü”nü de yakıp, “bir genç kızın ölmesine” yol açan PKK’lılar, yine “Neron hastalığı”na yakalanmış olmalılar ki; Neron’un “Roma’yı yaktığı” gibi, onlar da “otomobilleri yakmaya” başlamışlar!..

Geçenlerde, İstanbul’un değişik semtlerinde 5-6 otomobil yakmışlardı... Önceki gece de; üzerine “benzin” döküp, “tam 22 otomobili” yakmışlar!.. Yakamadıkları otomobillerin kaportalarını da, “çivi” veya “bıçak”la çiziyorlarmış!..

Bu yaptıkları “insanlık” değil, düpedüz “hayvanlık”tır!.. Bunun adı; hem “servet düşmanlığı”dır, hem de “insanlık düşmanlığı!”

Ne istiyorlar vatandaşın otomobilinden, ne istiyorlar masum insanlardan?.. Böyle “ideoloji” mi olur, böyle “mücadele” mi olur?..

İnsanların “can”larına ve “mal”larına kast ederek “başarı” mı kazanılır?.. Bu yaptıkları BDP’ye de ihanettir, Kürt halkına da!.. Tabiî, “Türkiye’ye de ihanet”tir!.. Tek kelimeyle, “hainlik”tir bu!..

Ellerine “benzin bidonları”nı alıp otomobilleri yakanlar; bırakın “Kürt” olmayı, “insan” bile olamaz!..

Neron, Roma’yı yakmıştı!. Yunan palikaryası da İzmir’i!..

İstanbul’da otomobilleri yakanlar, acaba kimin soyundan?!?..

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.