Hoş olmayan bir huyumuz vardır : TOPTANCI BAKIŞ…
Değil milletler, ülkeler, kişi olarak bir insan bile toptancı bakışla değerlendirilemez. Şayet değerlendirilirse, yanlış bir sonuç ortaya çıkar.
Herhangi bir insanın iyi tarafları da, kötü tarafları da olur. Sadece kötü taraflarını nazara alırsak hiçbir insanla bağdaşamadığımız gibi, sadece iyi taraflarını düşünüp değerlendirirsek, fazla güven ve hak edilmeyen bir sevgi ortaya gelir. İkisi de yanlıştır.
O halde ne yapmamız lazım ? İyi taraflarından istifade edip kötü yönlerini düzeltme yoluna gitmeliyiz. İşte o zaman denge sağlanır.
Kişi olarak her bir fert böyleyse, akrabalar, milletler, ülkeler ve hatta kıtalar, nasıl bir toptancı bakışla değerlendirilir ? Çok çok yanlış olur.
Şimdi işin özüne gelelim : Bizim Batıya yani Avrupa ya böyle yanlış bir bakışımız vardır. Şeytanın iki kozu olan ifrat ( aşırı iyimserlik ) ve tefrit ( aşırı kötümserlik ) bakış …
Halbuki “ Her şeyin ortası hayırlıdır “ hadis-i şerifini baz alıp, o pencereden Batıyı, yani Avrupa’yı değerlendirirsek, hem iyiliklerinden istifade eder, hem de şer ve kötülüklerinden korunuruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da nefis ve şeytana kulak vermemeliyiz.
İşte Bediüzzaman Hazretleri bu sosyal mevzuya da tüm detaylarıyla açıklık getirir. Lem’alar adlı eserin 17. Lem’asının beşinci notasında bu konuyu izah eder. Kısaca söylersek, Avrupayı ikiye ayırarak, bir iyi, bir de kötü yönü olduğunu söyler.
İyi tarafı, hakiki Hıristiyanlığı esas alanlar ki, aslı İslamiyettir, ahlak, hakiki düşünce ve ilimden feyiz alıp istifade ederek bugünkü medeni seviyeye ulaşan, hürriyetçi, insan haklarına saygılı, adaleti te’sis etmeye çalışan Avrupa…
İkincisi ise, tahrif edilmiş Hıristiyanlığın ve her şeyi karanlık gösteren ve sadece akıl feneri ile her şeyi halledeceğini sanan, eski materyalist Yunan felsefesinin talimi ile yola çıkan, günah ve rezalete yön veren, insanın süfli duygularını, heva ve hevesini besleyen, ve dünyayı fesada verip kirleten felsefeden desteklenen Avrupa…
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım : Avrupa’ da bu iki guruptan da olanlar yok mu ? Madem vardır, o halde ifrat ve tefritten uzak durup iyi yönlerinden istifade edip, kötü taraflarına ; hayal ve akıl gümrüğümüzü kapatmalıyız.
Yine bir daha nefis muhasebesi yaparsak, bize bugüne kadar Avrupa’nın hangi tarafı geldi ? Daha çok olumsuz ve kötü tarafı gelmedi mi ? Sütten ağzımız yandı ise, yoğurdu neden üfleyerek yiyelim ! Yoğurdu yoğurt olarak bilmek önemli !
İnandığımız dinimizi iyi bilip akl-i selim ile hareket edersek, ne kadar karışık görünse de hayır yönünü içinden çekip alırız. Elimizde yanmaz…
Yok eğer kendimizde bir eksiklik varsa, toptancılık yapıp bütün kapıları kapatırız. Zaten hayrı almak için gayret ve dikkat gerekir.
Cenab-ı Hak hepimize basiret ve iz’an versin !