İnancımıza göre dünya, sınanmak için gönderildiğimiz bir misafirhanedir. Burası imtihan salonuyken, ahiret ücret alma yeridir.
Bu şuur ve inançla hayatımızı geçirmeli ve önümüze çıkan her bir engele, karşılaştığımız her bir rahatlığa bu nazarla bakmalıyız. Söz konusu hassasiyetimiz kaybolma yoluna girerse –Allah korusun- iç dünyamızda telefi edilemez yaralar açılır.
Bütün bunlardan dolayıdır ki, her zaman haram - helal duygumuzu canlı, sıcak ve hareketli tutmalıyız. Yoksa içinde yaşadığımız manevi atmosfer, bu hassasiyetimizi azaltmaya müsait bir zemindir.
Son aylarda bölgemizdeki hava şartları, önceki kışlara göre biraz farklı seyretmektedir. Kış mevsimi ara vermeden soğuk geçmektedir.
Yaratıcının sergilediği bu manzaraları seyreden biz kullar, tabiatın o soğuk yüzü altındaki sıcaklıkları göremez isek, günahlardan kurtulamayız. “Her şeyin iyisini al” kaidesince o soğuk perde altında bizlere gülümseyen birçok hayırlı neticeler vardır. Burada bunları sayacak değilim. Ne yerimiz ne bilgimiz yeterlidir. Merak edenlerin mütehassıslarından öğrenmesinde çok faydalar olduğunu düşünüyorum.
Bediüzzaman hazretlerinin bu tür konularla ilgili prensibini hayatımızın her noktasında hatırlamakta fayda vardır. Şöyle diyor Üstad: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
Kötü hava, iyi hava diye ayırım yapmak doğru olmasa gerek. “Her şey” iyi ve güzeldir. Bazıları bizzat yani ilk göründüğü anda güzel iken, bazıları da neticeleri yani sonuçları itibariyle güzeldir.
Hava şartlarını bu mülahazalarla değerlendirirsek, o zahirde görünen soğuk yüzün altındaki güzellikleri de görür, strese girmeyiz; hem de dünya imtihanının önemli bir yönü olan hava şartlarına bakışımızı düzeltmiş oluruz.
Allah isterse her şeyi yapar, her şeyi düzeltip sıkıntıları ortadan kaldırabilir. (Amenna) Bu dünyada böyle yapmıyorsa ki yapmıyor, altında “HİKMET” aramamız gerekir. Her şeyin yaratıcısı ve düzenleyicisi olan Allah’a inanan biz kullara yakışan hareket budur! Malı, mülk sahibine teslim edelim, rahat edelim. Mal sahibi mülkünde zaten istediği gibi tasarruf ediyor. Seyredelim yeter…
İşlerin yüzde yüz düzeldiği yer, dünya değil cennet hayatıdır. Zaten cennetin kıymet ve değerini arttıran da dünyada karşılaştığımız bu tür tatlı sıkıntılardır. Şayet inancımızda bir problem varsa, o zaman dünyada yaşamak ta azap, ahirette de azap içinde azaptır.
Cennetteki sahil-i selamete çıkana kadar sıkıntılarımız başımızdan eksik olmayacaktır. “Büyük başın büyük derdi olur” güzel bir sözdür. Bizleri esas düşünceye sevk etmesi gereken, sıkıntılı zamanlarımız değil, rahat zamanlarımız olmalıdır. Çünkü imtihan anında rahat davranış pek doğru olmasa gerek…
Bu şuur ile hayatımızı geçirmeye Cenab-ı Hak hepimize nasip etsin!