Allah’ın kulları bizler, şeytan ve yandaşlarından kurtulup Müslümanlığın ilkeleri İslam’a sarıldıkça saldırılarına karşı çok dikkatli olacağız!
Vatikan merkezli Üst Akıl; halk kitlelerini yönlendirerek iç çatışma ile bir iç savaş planlanmaktadır!
Çünkü “Kâfirler, geçici dünya hayatını ebedî yurt olan ahiret hayatına tercih edenler, insanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoyanlar, İslâmî hayatı yaşamaya, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alanlar, Allah yolunda tezat, tenakuz, pürüz, yalan, sapma arayanlardır. İşte onlar tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindedirler. (İbrahim S.3)”
Sevgili Peygamberimiz (s.a) Efendimiz ve ilk Müslümanlar en yakın akrabalarınca linç edilmediler mi? Yurtlarından çıkarılmadılar mı?
Milli duruşuyla milli dirilişe hizmet eden “Akit” ve “Yeni Şafak” gazete ve TV’lerimize terör saldırıları ve ilerde artarak devamı planlanan derin şer oyunlar karşısında sakin, salim ve sabırlı olacağız.
İki asırdır yanmakta olan, ırkçılık, mezhebçilik, cemaatçilik, tarikatçılık ve particilik ateşine yalan, iftira, şantaj benzini dökmeye devam ediyorlar!
“Düşmanımın düşmanı dostumdur!” yalanıyla dün, irtica dedikleri ve düşmanları uyandırıyorlar diye karşı çıktıkları sarıklı ve cübbeli kardeşlerimize bile beraber saldırtmak için sarıldılar!
Hırs, hased ve kinlerinden gözü dönmüş bu kardeşlerimiz Siyonist ve Haçlıların ekmeğine yağ sürdüklerini anlayıp ne zaman pişman olacaklar?
Günde 40 defa okudukları Fatiha Sûresi’ndeki imani ilkeleri uygulayarak Yahudi ve Hristiyanların yollarını açma ve işgallerini kolaylaştırma ihanetlerinden ne zaman vazgeçecekler?
Ülkemizin şehirleri Şam’a ve Bağdat’a çevrildiğinde mi? Ülkemiz işgal edildiğinde mi?
Yurtsuz, vatansız bırakıldığımızda mı? Allah, tüm bu olumsuzluklardan korusun!
Ama, dinimiz, mallarımız, vatanımız, yanmadan ve canlarımız acımadan, şimdi ciddi bir tercih zamanı!
Allah ve Resulünün düşmanlarını mı yoksa dostlarını mı? Emperyalist ülkelerin kirli menfaatlerini mı, şehid kanlarıyla emanet edilen ülkemizi mi?
Zalimleri mi, mazlumları mı? Ezenleri mi ezilenleri mi?
Yüz yıldır, hak ve özgürlüklerimizi gasbedenleri mi? Yoksa hak ve özgürlüklerimizin önünü açanları mı? tercih edeceğiz.
Akı mı, karayı mı tercih edeceğiz! İhaneti mi, sadakati mi? Kapı kulu dalkavukları mı? Uyarıcı gerçek eskimez dostları mı tercih edeceğiz!
Mal ve makam sahibi iken süt dökmüş kedi gibi susup emekli olunca da balkonlardan konuşmayı mı? Yoksa “kol kırılır yen içinde!” yani kavgaları odaların içinde yapıp dışarıda yekvücut olma ilkesini mi tercih edeceğiz?
Mal ve makamlar uğruna sinek kanadı kadar değersiz dünyayı mı yoksa zerresinin hesabının sorulacağı ahiret yurdunu mu tercih edeceğiz?
Bir nefes kadar yakın olan ölümü acısını tatmadan tercihlerimizi yapalım! Yoksa ölümden sonra tercih özgürlüğümüz yok! İtiraz etme ve pişman olma tercihimiz yok!
Şeytan ve yandaşlarının saldırıları karşısında en büyük tercihimiz saldırılan değerlere sarılmaktır!
Kur’an-ı Kerim’e, İslam’a, Peygamberimize saldırılar karşısında, İslam’a, Sünnet-i Seniyye’ye, güzel ahlak ilkelerine sarılalım. Okullarımızda Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi ve Ahlak dersleri ilk tercihimiz olmalı!
Başörtülerine mi saldırıyorlar. Kızlarımız ve hanımlarımız, Kâbe örtüsünden kıymetli edep, hayâ elbiselerine ve örtülerine sarılmayı tercih etmeli!
Namaza mı saldırıyorlar! Biz de namazlarımıza, camilerimize sarılmayı tercih edelim!
Ticaretimize mi saldırıyorlar! Biz de kendimiz ürünlerimizi yetiştirmeyi ve tüketmeyi tercih edelim!
Medyamıza mı saldırıyorlar? Milli medyamıza sahiplenerek desteklerimizle sarılmayı tercih edelim!
İşte düşmanlarımızın ülkemize, nefsimize neslimize saldırılarını etkisizleştirecek tek ilaç, saldırdıkları değerlere sahip çıkarak sarılmaktır! Tercihimiz bu olmalı?
Ölüm gelmeden haydi tercihe?
Dış ve iç işbirlikçilerin saldırıları karşısında, vatanımızı ve İslami değerleri tercih ederek dinimize ve ilkelerine sarılanlara ve canı pahasına “Vatan bölünmez, din ve namus çiğnetilmez ve Türkiye geçilmez!” destanını tekrar tercih edenlere selam olsun!
Allah (c.c), tüm şer planları planıyla bozsun. Küfür ve nifak ehlinin saldırıları karşısında, kendisine ve ilkelerine sarılanların daim yar ve yardımcısı olsun.
Salı akşamı saat 20.30’da Akit TV (Kanal 34) “Milli Diriliş” programının canlı yayınında buluşmak üzere Allah (c.c)’a emanet olunuz.
Selam, sevgi ve duayla.