Haftanın bayramı cuma ile, senenin iki bayramı dışındaki mevsimleri bayrama çevirecek şekilde bazı
amellerle seçkin kılmak meşrû görülemeyeceği gibi, sınırlar dahilinde Allâh-u Teâlâ’nın ayında Allâh-u Teâlâ yolunda kurban kesip, Allâh-u Teâlâ’nın kullarına yedirmeyi yasaklamak da kabul edilemez.
RECEB-İ ŞERÎFTE FAZİLETLİ AMELLER KURBAN
Câhiliyet devrinde Araplar, receb-i şerîfi oruçlu geçirir ve onda kurban keserlerdi. İslam gelince Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bunu iptal etmemiş, bilakis Mihnef ibni Süleym (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre:
“Her sene, her hane halkının bir kurban bir de atîre kesmesi gerekir ki bu, ‘Recebiyye’ ismi verdikleridir” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Dahâya, no:2788; Nesâî, el-Ferâ:1, no:4235 7/167; İbni Mâce, Edâhî, no:3125; Tirmizî, Edâhî, no:1518; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 4/215)
Bu hadisten dolayı, İbni Sîrîn (Radıyallâhu Anh) receb ayında kesilecek bu kurbanı müstehab saymıştır.
İmâm-ı Ahmed (Radıyallâhu Anh) bu görüşü Basra ehlinden nakletmiş, son devrin hadis ehlinden bir tâife de bu görüşü tercih etmiştir.
VACİBİYYETİ İPTAL OLDU
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan nakledilen:
“Atîre yoktur” (Buhârî, el-‛Akîka, Bâbu’l-fera‛ı ve’l-‛atîre, no:5473-5474; Müslim, Edâhî, no:1976; İbni Mâce, Zebâih:2, no:3168, 2/1058; İbnü’l-Esîr, Câmi‛u’l-usûl, 7/511) hadîs-i şerîfinden dolayı, sonradan İslâm bu kurbanın vacibiyyetini iptal etmiştir.
Ancak İmâm-ı Şâfi (Radıyallâhu Anh)ın da beyanı vechile; burada nefyedilen vacip olmasıdır yoksa müstehab olması reddedilmemiştir.
Nitekim elden gelse, değil recebde her ay kurban kesmek güzel bir ameldir. Yine böylece ulemâ, atîrenin nefyedildiği hadisle ilgili olarak:
“Müşriklerin putlar adına kestikleri atîre yoktur”, “Kurban bayramındaki kan akıtmanın sevabına denk bir atîre yok-tur” gibi farklı yorumlar da getirmişlerdir.
Vehhabî âlimlerinin bunu haram gibi değerlendirmelerinin ilmî hiçbir dayanağı yoktur. En azından İbni Kudâme (Rahimehullâh)ın da dediği gibi:
ŞİRK TEZLERİ
“Bu hadis, sünnet olmadığını ifade ediyor, yoksa haram veya mekruh gibi hükümler vermiyor” demeleri gerekirken, her konuda olduğu gibi burada da, yorumlarını ve saçma sapan şirk tezlerini ortaya koymuşlardır.
Halbuki Hâris ibni Amr (Radıyallâhu Anh)ın rivayetine göre, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu konudaki bir soruya:
“Dileyen atîre keser, isteyen de kesmez” (Nesâî, Fer‛:1, no:4237 7/190) diye cevap buyurmuştur.
Ebû Razîn (Radıyallâhu Anh)ın: “Biz câhiliyet döneminde, recebde kurbanlar keser, hem kendimiz yer hem gelen misâfirlere yedirirdik” şeklindeki sorusuna:
“Bunda bir sakınca yoktur” buyurmuştur. (Nesâî, no:4244, 7/193)
Nübeyşe (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre de; Kureyş’in bu hususta izin istemesine karşılık Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
“Allâh-u Teâlâ için (olduktan sonra) herhangi bir ayda kurban kesin, Allâh-u Teâlâ’ya itaat edin ve (fakirleri) yedirin” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edâhî, no:2830 2/144; Nesâî, no:4243 7/192-193; İbni Mâce, Zebâih:2, no:3167, 2/1058; İbnü’l-Esîr, Câmi‛u’l-usûl, 7/506-507)
CUMA VE İKİ BAYRAM DIŞINDA
Dolayısıyla haftanın bayramı cuma ile, senenin iki bayramı dışındaki mevsimleri bayrama çevirecek şekilde bazı amellerle seçkin kılmak meşrû görülemeyeceği gibi, sınırlar dahilinde Allâh-u Teâlâ’nın ayında Allâh-u Teâlâ yolunda kurban kesip, Allâh-u Teâlâ’nın kullarına yedirmeyi yasaklamak da
kabul edilemez.
Artık ifrat ve tefriti bırakıp, istikamet üzere hayırlara koşuşmalı, hayırlara anahtar, şerlere kilit olunmalıdır. (İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü’l-me‛ârif, sh:226-228; Nevevî, el-Mecmû‛, 8/445; Ravzatû’t-tâlibîn, 3/233; İbni Kudâme, eş-Şerhu’l-kebîr, 2/304-305)
GUSÜL
Hadis-i şerifte şöyle rivayet olunmuştur: “Her kim recebin başında, ortasında ve sonunda yıkanırsa,
anasının kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından çıkar.” (Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/139)
Hiç şüphesiz ki, haram aya değer vermek, onu gusülle karşılamak, ortasında ve sonunda da maddî ve mânevî kirlerden arınmaya önem vermek, Allâh-u Teâlâ’nın değer verdiği şeylere tâzim kabilindendir.
Böyle yapanların, Allâh-u Teâlâ’nın:
“Her kim Allâh-u Teâlâ’nın hürmetli (yasaklı ve değerli) kıldığı şeyleri büyük tutarsa, bu onun için Rabbi katında tam bir hayırdır” (Hac Sûresi:30’dan) kavl-i şerîfinde vaad edilen sonsuz hayırlara nâil olacakları şüphesizdir.
LİSÂNI MUHAFAZA
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında (yalan, gıybet, dedikodu ve iftira gibi haramlardan) dilini korursa Allâh ona, Münker ve Nekîr’in sorguları ânında huccetini telkin eder (cevabını öğretir).” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
SILA-İ RAHİM
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında (yakın ve uzak akrabasını arayıp sorarak) sıla-i rahimde bulunursa, Allâh-u Teâlâ onu dünyada ve âhirette (bütün muratlarına) ulaştırır ve hayatının günleri boyunca, düşmanlarına karşı ona yardım eder.”
(İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
HASTA ZİYARETİ
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Her kim receb ayında bir hasta ziyaret ederse, Allâh-u Teâlâ kıymetli meleklerine, onu ziyaret etmelerini ve kendisine selam vermelerini emreder.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
CENAZE NAMAZI
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında bir cenaze üzerine namaz kılarsa, diri diri gömülen bir kız çocuğunu hayata kavuşturmuş gibi (sevaba nâil) olur.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
YEDİRİP İÇİRMEK
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Her kim receb ayında bir mümine bir yemek yedirirse, kıyâmet günü Allâh onu, İbrâhîm ve Muhammed (Aleyhimesselâm)ın sofrasına oturtur. Bir yudum su içirene de, damgalı hâlis cennet şarabından içirir.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
FAKİR GİYDİRMEK
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Her kim receb ayında bir mümini giydirirse, Allâh-u Teâlâ ona cennet hullelerinden bin hulle giydirir.”
(İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
YÂSÎN OKUMAK
Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Her kim receb ayında sabah namazından sonra bir kere Yasîn Sûresi’ni okursa, Allâh-u Teâlâ o kişinin elli senelik günahını bağışlar ve kabir azâbını ondan defeder.” (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:55)
KUR’ÂN HATMİ
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında Kur’ân’ı bir kere hatmederse, kendisine ve ana babasından her birine, inci ve mercanlarla bezenmiş bir taç giydirilir ve o kişi kıyâmet gününün dehşetinden emin olur.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
YETİME İKRAM
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Her kim receb ayında bir yetime ikramda bulunur ve elini başına sürerse, elinin deydiği her kıl sayısınca Allâh-u Teâlâ kendisi için (bir günah) bağışlar.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)