Başlığı görünce heyecanlandığınızı anlıyorum. Okurlarımızın emekli maaşını nasıl yükseltebilirim, az primle nasıl yüksek maaş alırım soruları artınca hem konuyu gündeme alalım, hem de SGK’ya küçük bir uyarıda bulunalım istedik. Öyle ya, her çalışanın yüksek emekli maaşı beklentisi var. Bunun yanında bir de rapor parasını yüksek tutardan almak isteyenlerin bu yazıyı mutlaka iyi okumaları gerekiyor.
Ülkemizde özellikle bazı sendikaların karşı çıktığı part-time çalışma (kısmi süreli çalışma), yaygın olmamakla birlikte daha çok öğrenciler, ev hanımları ve emekliler tarafından tercih ediliyor. Hem mevzuatın tam olarak oturmamış olması, hem de uygulamada ciddi sıkıntılar bulunmasından dolayı yurtdışında oldukça yaygın olan bu uygulama Türkiye’de yeterince etkin kullanılamıyor.
Kısmi çalışanlar için Özellikle, SSK sigortalılık statüsüne tabi olanların emeklilik şartlarından olan asgari prim ödeme gün sayısı ile emeklilik yaşı arasındaki makas açılarak, kişilere bir anlamda prim ödeme gün sayısını doldurduktan sonra da kayıtlı çalışarak aylık bağlama oranlarını yükseltmeleri şeklinde yönlendirmede bulunulmuştur.
Emekli maaşının hesaplanmasında, ortalama aylık kazanç önemli bir parametre. Bu nedenle ortalama aylık kazancı yüksek tutarak yaşlılık aylığını yükseltmekte mümkün. Çalışanlar emekli aylıklarının yüksek olmasını istiyorlarsa, hem çalışmalarının her dönemini kayıtlı (sigortalı) geçirmeleri, hem de sigorta primlerinin gerçek kazançları üzerinden olması gerekmektedir. Ancak bunun yanında bir de ortalama günlük kazançları yüksek olursa emekli aylığı ciddi oranda artıyor.
Örneğin; 1.000 TL ücreti 30 gün üzerinden alan bir kişi ile 1.000 TL ücreti 8 gün üzerinden alan kişinin emekli maaşı arasında büyük fark olur. Zira birinin ortalama aylık kazancı 1.000 TL iken diğerinin ortalama aylık kazancı 3.750 TL olur. Yeni dönemde aylık bağlama oranı da her 360 gün için % 2 olduğundan 9.000 gün prim ödeyip ortalama aylık kazancı 1.000 TL olana 500 TL, ortalama aylık kazancı 3.750 TL olana 1.875 TL aylık bağlanır.
GSS priminde üzüyor
1.1.2012 tarihinden itibaren part-time çalışanların genel sağlık sigortası primlerini 30 güne tamamlamalarına ilişkin zorunluluk sonrasında part-time çalışan sayısında ciddi bir azalma oldu. Buna göre ay içinde part-time çalışan bir kişinin 10 gün SGK prim günü varsa, bu durumda 20 gün için GSS primi ödemesi gerekecek. Ayrıca gelir testine girmediği takdirde (Ki maalesef öğrencilerin büyük bir bölümü konuyu önemsemediğinden dolayı gelir testine girmiyor) aylık 235 TL üzerinden GSS primi ödemek zorunda kalıyor. Bundan dolayı da part-time çalışanların büyük bir bölümü ya işten ayrıldı ya da kayıtdışı çalışıyor. Daha önce de yazmıştık, bu konuda SGK’nın eski yönetimi ciddi yanlışlar yapmıştı.
SGK’da Yadigar Gökalp İlhan’ın Başkanlığa atanmasıyla birlikte güzel şeyler olmaya başladı. Umarız Yadigar Başkanla başlayan değişimle birlikte sağduyulu, vatandaşı kucaklayan ve sorunları çözmek için emek harcayan yeni yönetim sorunları çözer.
Rapor parasında sevindiriyor
SGK part-time çalışan işçilerden rapor alanlara, bu süreye ilişkin ödediği rapor parasında ise sevindiriyor.
5510 sayılı Kanunun 17. Maddesinde ödeneğe esas kazancın nasıl hesaplanacağı, 18. Maddesinde ise geçici iş göremezlik durumunda ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğinin nasıl hesaplanacağı anlatılmaktadır. Geçici iş göremezlik ödeneği 17. Maddeye göre hesaplanan günlük prime esas kazancın ayakta tedavilerde 2/3 yatarak tedavilerde ise yarısı tutarında yapılmaktadır.
Ancak kısmi süreli çalışanlarla ilgili olarak sosyal güvenlik sisteminde bir açık oluşmuş ve art niyetli insanların tarafından bu durum suiistimal edilebildiği açık bir kapı bırakılmıştır.
Örneğin Ahmet bey kısmi süreli iş sözleşmesi ile 4 günlük çalışma karşılığında 978,60 TL olan asgari ücreti alıyor ise, son üç ayda 4 gün ve tavan günlük kazanç olan 212.03 TL üzerinden Kuruma bildirimini sağladığından geçici iş göremezlik ödeneğine esas kazancını 212,03 TL üzerinden hesaplanacaktır. Dolayısıyla çalışırken brüt aylık 4 gün karşılığı 978,60 TL alan bir kişi, 32 gün rapor aldığında (hastalıkta ilk 2 gün ödenmeyeceğinden) 30 günlük tutarı olan 4.240,60 TL alabiliyor. Burada bir püf noktası var. İşçinin hastalanıp rapor aldığı tarihten önceki son bir yıl içinde en az 90 gün prim ödemesi yok ise hastalık parası alması mümkün değil.
Eğer aynı kişi asgari ücretten ve 30 gün üzerinden gösterilseydi (ilk 2 gün ödenmeyeceğinden) 30 günlük ödeneğin 2/3’ü olacağından 652,40 TL geçici iş göremezlik ödeneği alacaktı.
Nasıl, fıkra gibi değil mi? Hem emekli maaşını artırmak hem de hastalık, doğum veya iş kazası durumlarında daha yüksek rapor parası (geçici iş göremezlik ödeneği) almak iyi olmaz mı?