Partiler, Cumhuriyet’in “yüzüncü yılı” için programlarını açıklıyorlar.
2023 yılı için çok “parlak” vizyonları var.
Ama Cumhuriyet’in “seksen sekizinci” yılında, biz burada yarınımızı bile göremiyoruz, vizyon tamamen puslanmış vaziyette.
Seksen sekiz yılda doğru dürüst bir devlet bile kuramamışız.
Devlet dediğin şeyin bir hukuk sistemi olur.
Bizde ise ne hukuk var, ne sistem.
Anayasa ile yasa birbirini tutmuyor.
Hukukçular canları isteyince anayasayı, canları isteyince yasayı kullanıyorlar, ortalığı altüst ediyorlar.
Darbecilerin yaptığı anayasa tam bir “ucube” ama otuz yıldır bunu kökünden değiştirecek bir siyasi irade ortaya çıkmamış.
2023’ün “nurlu ufuklarına” yürürken 2011’de sapır sapır dökülüyoruz.
Yüksek Seçim Kurulu, durduk yerde Kürt milletvekillerinin adaylıklarını veto etti.
Ülke karıştı.
Bismil’de vurulan iki genç öldü.
Diyarbakır’da belediyenin “kepçeleri” polis panzerlerinin önüne çıktı.
İstanbul’da öfkeli Kürt gençleri otobüsleri taşladı.
Sonra aynı kurul fikir değiştirdi.
“Adaylar belgelerini getirsinler” dedi.
Büyük bir ihtimalle adaylıkları onaylanacak.
Başladığımız yere döneceğiz ama Bismil’de öldürülen çocukları geri getiremeyeceğiz.
Dikkat ederseniz “bela” hep bizim devletin içinden bir yerlerden çıkıyor.
Darbeler, muhtıralar, çeteler, suikastlar, yargısız infazlar, parti kapatmalar, cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahaleler.