Artık “kabak tadı” verdi!..
“Bu son” diyor ama,
“Mektup ishali” devam ediyor!..
Kâh “Erdoğan’a cevap”, kâh “Kamuoyuna Duyuru” deyip, her gün bir “mektup” yazıyor!..
“Patron” musun,
“Başyazar” mısın?..
Diyorsun ki;
“Gazetelerimi kendi çıkarlarım için kesinlikle kullanmam!”
Sonra da kalkıp, “şahsî meseleler”ini anlatmak ve “kendini savunmak” için “gazetenin 1. sayfası”nı kullanıyorsun!..
Bir karar ver artık;
“Patron” musun, yoksa Oktay Ekşi’nin yerine “Başyazar”lığa mı soyundun?..
AHMET HAKAN’A SALDIRI!
Aydın Doğan’dan söz ettiğimi herhalde anladınız... Dün, bir yazı daha yazıp, “Bu son!” demiş!.. Ama, çok iyi biliyorum ki, “son” olmayacak!..
Canı sıkıldıkça yazacak!..
Hani, “kıro”nun biri; “Kıroyum ama para bende” demiş ya, Aydın Doğan da, herhalde şöyle diyecektir:
“Yedek parçacıyım ama, medya bende!”
Doğru...
Hürriyet onda, Posta onda, Radikal onda, CNN Türk ve Kanal-D onda!..
Bir “Havuz Medyası” olan Cumhuriyet’in “yüzde 10 hissesi” de onda!..
Zorda kaldığında;
Ya kendi saldırıyor, ya da “tetikçi medya”sını kullanıyor!..
Kullanıyor kullanmasına da,
“Eleştiri” ve “taarruz”lardan yine de kurtulamıyor!.. Aydın Doğan “bir” söylüyor, “bin” cevap alıyor!..
Hatta, diyorlar ki;
“Önceki gece Ahmet Hakan’ın üzerine 4 saldırganı gönderip burnunu kırdıran ne Cem Uzan’dır, ne de Melih Gökçek’tir!..
Ahmet Hakan’a saldırıp, burnunu kıranlar, Aydın Doğan’ın kiralık gorilleridir!..
Aydın Doğan, baktı ki eleştirilerin göbeğindedir... Ne yapsa, ne cevap verse eleştirilerden kurtulamıyor; dikkatleri kendi üzerinden çekmek için, Ahmet Hakan’ın üzerine 4 goril gönderdi ve burnunu kırdırdı!..
Amaç, kendisi gündemden düşsün, Ahmet Hakan gündeme gelsin!..
Yoksa, verdiği cevaplarla,
temelli batağa saplanacak!”
Bunları ben uydurmuyorum...
“Sosyal medya” dedikleri “Tivıtır-Cıvıtır” dünyasında böyle “dedikodu”lar var!..
Tabiî, kimsenin ağzı “torba” değil ki, büzesin!..
Kalemi olan yazıyor,
Ağzı olan konuşuyor!..
ÖZKÖK DE YALANCI!
Aydın Doğan nasıl yazıyorsa,
Birileri de, bunları yazıyor işte!..
Yazılanlar “yalan” olabilir!..
Ama, Aydın Doğan’ın yazdıkları da “doğru” değil ki!..
O da “yalan” yazıyor!..
Evet, Aydın Doğan da “yalan” yazıyor, eski Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de!..
Biliyorsunuz, Levent Gültekin’le ilgili yazı yazan Ertuğrul Özkök, onu tanıtırken, şöyle demişti:
“Levent Gültekin, son zamanlarda muhalif kanadın yükselen sesi.
İmam Hatip mezunu...”
Yalan!.. Kuyruklu yalan!..
Levent Gültekin, bırakın “İmam Hatip Mezunu” olmayı, “İHL binası”nın yanından bile geçmemiş bir adamdır!..
Ahmet Hakan; öyle yutturmaya kalksa da; nasıl ki, “İlâhiyat Fakültesi mezunu değil”dir, Levent Gültekin de kesinlikle “İHL mezunu değil”dir!..
İHL’de hiç okumamıştır!..
Kendisi;
“Kars Göle Lisesi Mezunu”dur!..
Sizin anlayacağınız;
Ertuğrul’un yazdığı gibi, “içeriden biri” filan değildir!..
“İslâmcı” ise, hiç değil!..
SADECE TELİF İLİŞKİSİ
Bu vesileyle, bir “açıklama”ya da yer vermek istiyorum...
Dünkü yazımda;
“Levent Gültekin-Hadi Özışık ilişkisi”ni gündeme getirince, Hadi Özışık aradı... Epey sohbet ettik... Hayli “çarpıcı bilgi”ler verdi...
Ardından da ekledi:
“Levent Gültekin’le tek maddi ilişkim, ödediğim telif ücretleriyle sınırlıdır... Başında bulunduğum İnternethaber Com. sitesine yazılar yazdı, ben de telif ücreti ödedim... Bunun dışında kendisiyle maddi ilişkim yok...
Şu anda da bizde yazmıyor!”
DYP-SHP KOALİSYONU!
Nereden, nereye geldik?...
Yazıya Aydın Doğan’la başladık, sonra geldik Ahmet Hakan’a... Ardından Ertuğrul Özkök, Levent Gültekin ve Hadi Özışık derken, mevzuyu iyice dağıttık!..
O halde, yine Aydın Doğan’a dönelim ve dünkü Hürriyet’te yayınlanan “Kamuoyuna Duyuru”sundan birkaç cümle aktaralım...
Aydın Doğan, Hürriyet’in 1. sayfasındaki “son mektup”unda demiş ki;
“Ben siyasetçi değilim... Dolayısıyla kimsenin siyasi rakibi veya hasmı da olamam.”
Essahtan mı?..
“Siyasetçi” olmadığın için, hiç kimsenin “siyasi hasmı” olmazsın öyle mi Aydın Bey?..
Peki, muhabirimiz Mustafa Durmaz’ın hatırlattığı gibi; 1991 yılındaki “DYP-SHP Koalisyonu” nerede kuruldu?..
DYP’li Hüsamettin Cindoruk ile SHP’li Hikmet Çetin’i “kendi evinde” bir araya getiren kimdi?..
Daha doğrusu;
“Koalisyonu tezgâhlayan” kimdi?..
Biri Hürriyet yazarı Emin Çölaşan’dı, diğeri de Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu!..
Öyle değil mi Aydın Bey?..
Biliyorum; Aydın Doğan, kendisini şöyle savunacaktır...
“DYP-SHP koalisyonu Emin Çölaşan’ın evinde kurulduysa, bana ne?.. Benim evimde mi kuruldu?!?”
Çok doğru;
DYP-SHPkoalisyonu Aydın Doğan’ın evinde kurulmadı!.. Aydın Doğan’ın malikanesinde kurulan, “Mesut Yılmaz Hükümeti”ydi!!!..
Zaten, benim meselem; koalisyonun, “kimin evinde” kurulduğu meselesi değil!.. Mesele, bu haberin “kimin gazetesinde” manşet olduğu!..
O koalisyon, “Aydın Doğan’ın gazetesi Hürriyet’in yazarı Emin Çölaşan’ın evinde” kuruldu!..
Emin Çölaşan’ın;
“Tarihi gerçeği açıklıyorum: Koalisyon benim evimde kuruldu” sözleri de, 4 Mart 1992 tarihli Hürriyet’e manşet oldu!..
Sadece bu örnek bile;
Aydın Doğan’ın, bu defa “yazarları” vasıtasıyla “siyaseti dizayn” ettiğinin göstergesidir!..
Aydın Doğan, istediği kadar;
Gazetelerindeki “Ben hiç kimseye öyle bir şey demedim” başlıklı mektubunda siyaseti dizayn etme çabalarını inkar edip; “Öyle dönemler oldu ki, biz hükümet getirdik, hükümet götürdük demedim!.. Hayatım boyunca seçilmiş hiçbir lidere, hiçbir devlet insanına böyle veya bu manaya gelecek bir şey söylemedim. Asla söylemem” desin!..
Hadi, yeminle söylesin;
“Emin Çölaşan-Uğur Mumcu ikilisini DYP-SHP Koalisyonu’nu tezgâhladığından hiç haberim yoktu!.. Bu haberi Hürriyet’e manşet yaptıran ben değilim!.. Emin Çölaşan’ın O Gece’yi anlatan kitabını da, Doğan Kitap’tan yayınlatan ben değilim!’”
Aydın Doğan bunları “yeminle” söylesin, ben de onunla ilgili yazılarıma “son” vereceğim!..
Ama, söyleyemez!..
Meselâ, şöyle sorsam;
“Hükümetleri kurdurduğun ve yıktırdığın gibi, Ahmet Hakan’ın burnunu da sen mi kırdırdın?!?”
Söyleyin, cevap verir mi?..
Hadi Aydın Doğan;
“Son bir cevap!”
************************************************************************
Paranoyak medya gözüyle haberler!
Buyrun, dünkü “haber”lere ve bu haberler üzerine Zaman, Taraf, Sözcü, Millet, Bugün, Özgür Gündem, Evrensel, Yurt ve Meydan’da çıkabilecek “yorum”lara bir bakalım:
l Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’nin açılış töreni dolayısıyla Genel Kurul Salonu’na girince, küstah HDP’liler salonu terk etti!
- Erdoğan öyle istemiştir!..
l Ankara’da belediye otobüsü durağa daldı: 12 ölü!
- Mutlaka Erdoğan yaptırmıştır!
l Ahmet Hakan, 4 saldırgan tarafından darp edildi... Hakan’ın burnu kırılırken, 4 kişi gözaltına alındı!
- Tayyip Erdoğan azmettirmiştir!
l PKK’lı teröristler Muş’ta 7 köy okuluna saldırdı, büyük hasar var!
- Mutlaka Erdoğan kışkırtmıştır!
l Bursa’da Paralelci 7 polis gözaltına alındı... Zirve Cinayeti’nde Paralel parmağı kesinleşti!
- Talimatı, mutlaka Erdoğan vermiştir!
l Operasyonlarda öldürülen PKK’lı teröristlerin boynundan Haçlı Kolye, parmağından Haçlı Yüzük çıktı!..
- Mutlaka Erdoğan takmıştır!..
Bu “yeminli Erdoğan düşmanları” var ya, öyle bir “paranoyak” oldular ki, “kafalarına saksı düşmesi” neyse de, “saksının üzerine kafa üstü düşseler”, bunu da Erdoğan’dan bilecekler!..
Bunları “Bakırköy”e götürmeye kalksan var ya; bu “manyak”ları görünce, “Bakırköy” bile kafayı yer!..
Allah hepsine akıl-fikir sağlığı versin!.