PKK silah bırakırsa, Ankara-İmralı-Kandil görüşmelerinden sonuç çıkarsa, Türkiye en hassas ve zor sorununu çözmeyi başarırsa oyun kurucular ve ihale alanlar açısından geniş bir alan boşluğu oluşacaktır.
PKK biterse büyük bir sorunun üstesinden gelinmiş olacak ancak bütün sorunlar çözülecek yargısı tamamen yanlış olacaktır.
PKK'nın bıraktığı boşluğu, örgüt içinden bir başka yapı dolduracaktır, doldurmak isteyecektir.
O olmazsa, aynı boşluğu bir başka örgüt doldurmak isteyecektir. Oyun kurucular, Türkiye'nin şartlarını, zaaf alanlarını, bölgesel hareketliliklerini belirleyip uygun bir örgüt üzerine yatırım yapacaktır.
Oyun kurucular hiçbir şey yapmasa bile; Türkiye ile sorunu olan, bölgede bir yere tutunmaya çalışan, bölgeye yönelik küresel müdahalelerde kendine pozisyon arayan bazı örgütler bu alanı doldurmak isteyecektir.
Münferit, son derece marjinal, bireysel oluşum ve hareketlilik dışında hiçbir örgüt; bir devletin, kurumun, çevrenin, sermayenin veya herhangi bir gücün koruması olmaksızın bu boşluğu doldurma imkanına sahip değildir.
PKK'ya silah bıraktırma gibi, Kürt meselesinde de mesafe alınırsa, başka sorunlar öne çıkarılacaktır. O sorunlardan beslenen örgütler, işte o zaman 'etkili kart' haline dönecektir.
Türkiye, Kürt meselesinde mesafe aldığı anda, bir etnik soruna çözüm ürettiği anda bu sefer mezhep üzerinden oluşumları sahnede göreceğiz.
Kürt meselesi yerine Alevi meselesini, PKK yerine DHKP-C'yi ya da benzer örgütleri görebiliriz.
Son günlerde, sadece Ankara'daki saldırı değil, PKK bağlantılı bir çok gelişmede de, etnik tercih yerine mezhep kimliği üzerinden bir hareketlilik seziliyor. Bölge genelinde olduğu gibi..
Elbette bu kanaat için oldukça erken. Önümüzdeki dönemde, benzer eylemler, hareketlilikler olursa, o zaman, 'birilerinin tercihleri değiştirdiği' izlenimi güç kazacaktır.
O zaman; Kürt meselesinde etkin olan Atlantik ötesinin yerine, Alevi meselesinde etkin olan Avrupalı oyuncular üzerinde odaklanmak gerekecektir.
PKK'nın silah bırakmasına yönelik süreç, sanıldığı gibi sadece Türkiye'nin iç huzuruyla sınırlı değil. Bölgesel denklemi tamamen değiştirebilecek bir güce sahip.
Bu bölgede güç çatışması devam edecekse örgütlere rol dağıtılması da devam edecektir. Terör ihalesi, bu sektör maalesef onlarca örgütü besleyip ülkelerin başına bela edebilecek büyüklüktedir. İhale dağıtıcıları elbette sadece siyasi hesap yapanlarla sınırlı değil. Şirketlerin de beslediği bir sektör bu.
Mesela Kuzey Irak'taki petrol paylaşımı, bir çok gücün bu ihalelere yönelmesine neden olabilecektir.
İmralı süreci hangi aşamaya gelir, bir çözüm olur mu olmaz mı bilemiyoruz ama ikame güçler daha şimdiden devreye sokuldu bile.
Bu, ürkütücü bir gerçek. Ama bir yandan da; eğer ikame güçler devreye sokuluyorsa, yeni oyunculara görev veriliyorsa, PKK-Kürt meselesinde çözüme odaklı büyük adımlar atıldığını da anlayabiliriz.
Eğer bölgesel denklem değişiyorsa, bence değişiyor, Ankara'daki saldırının benzerlerini göreceğiz.
O zaman eski bilgi ve analizlerle değil, devletler ve örgütler üzerinden hareketle bu yeni denkleme göre yeni şeyler söyleme zamanı.
Yeni oyuncuları izlerken, iki Avrupa ülkesine özellikle dikkat etmekte fayda var…