Dünyanın “Merkez Coğrafya”sında, “İnsanlığın Anavatanı”nda büyük bir güç yükseliyor.
Kuzey ve Orta Afrika’dan Balkanlara, Akdeniz çevresinden Kafkaslara, Basra Körfezi’nden Karadeniz’e kadar geniş bir alanda, bir “Türkiye mucizesi” gerçekleşiyor.
Tarih geri dönüyor, coğrafyanın sesi güçleniyor.
Bu güç; bilinen her alanda, bölgesel ölçekte, küresel ölçekte ağırlığını ve etkinliğini her geçen gün daha da artırıyor.
Ezber bozuyor, kurulmuş bütün hesapları altüst ediyor, her ülkeyi 21. yüzyıl planlarını gözden geçirmeye zorluyor.
Kıyamet savaşları istediler, Türkiye’yi durduramadılar.
Coğrafyamız üzerinden kıyamet savaşı hesapları yapanlar, buna hazırlık amacıyla işgallere ve kitlesel kıyımlara yönelenler, Anadolu’yu bir güç merkezi olmaktan uzak tutmak için on yıllardır terörle ve içeride kurdukları “cephe”lerle vuranlar, bu gücün yükselişini engelleyemedi.
Tarihin ve coğrafyanın dinamikleriyle uyumlu hareket eden, küresel güç kaymalarını ince ince hesaplayan bu ülke, dünyanın şaşkın bakışları altında yıldızlaşıyor.
O ülke Türkiye.
Coğrafyanın her köşesinde, bilinen bütün güç alanlarında “durdurulamaz ülke” oluyor.
İçeriden, dışarıdan saldırdılar. Sessizlikle, sabırla, metânetle yürüyenler hiç tereddüt etmedi
Bir bilincin uyanışını, bir genetiğin keşfedilmesini, bir hafızanın canlanmasını, bir gücün bugüne çağırılmasını, bir yeniden yükseliş çağrısının sessizlikle kalpten kalbe ulaştırılmasını, bir derin düşüncenin coğrafyanın her köşesine ulaştırılmasını yirmi yıldır izliyorduk.
Biz biliyorduk. Bunun ne büyük bir mücadele, ne amansız bir hesaplaşma olduğunu biliyorduk. Ama artık dünya biliyor. Görüyor ve daha çok görecek.
İçeriden ihanetlere, dışarıdan saldırılara, küçümseme ve alaylara, diz çöktürmeye yönelik bütün girişimlere rağmen, sessizlikle, sabırla, metânetle yürüyenler hiç tereddüt etmedi.
Üzüldü, incindi, kahroldu ama inançsızlara aldırmadı.. Bir büyük yol çizildi, dünya karşısına durdu ama o yoldan dönülmedi.
Yıkmak istedikleri Türkiye şimdi onlara yardım ediyor.Dünya böyle değişiyor işte.
Bugüne kadar siyasi ufuk olarak, milli dayanışma olarak, jeopolitik hesaplar olarak, devleti ve kurumları dönüştürüp güçlendirme olarak, ekonomi olarak, milli savunma olarak, teknoloji olarak güçlü duruşunu gösteren Türkiye, salgın günlerinde sağlık alanında da dünyanın en iyisi olduğunu gösterdi.
COVID-19 salgını ABD’de çok ciddi iç bölünmelere yol açtı. Bir çaresizlik görüntüsü oluşturdu. Avrupa ülkeleri ardı ardına döküldü. Sağlık sistemlerinin bir hiç olduğu ortaya çıktı.
“Dünyaya göktaşı düşse Türkiye yine durmaz.”Çünkü Türkiye en iyisi!
Türkiye ise, Avrupa’nın en iyi sağlık altyapısına sahip olduğunu, salgına karşı en iyi mücadeleyi verdiğini gösterdi. Dahası Türkiye; onlarca ülkeye tıbbi yardım yaptı, Avrupa’nın merkez ülkelerine yardıma koştu.
Birçok ülke çaresizlik içinde kıvranırken Türkiye dün, Avrupa’nın en büyüklerinden Başakşehir Şehir Hastanesi’ni açtı. Solunum cihazından ventilatörüne, yoğun bakımdan başarılı “tedavi yöntemi”ne yerli bir çıkışı bütün dünyaya gösterdi.
Salgın günlerinde Türkiye “dünyanın en iyisi”dir. Kimse bunu itiraftan çekinmesin.
Bir Yunan gazetecinin “Dünyaya göktaşı düşse Türkiye Akdeniz’de yapacağını yine yapacak” sözü de, İngiliz medyasının “Türkiye’den yardım gelmezse sağlık sistemimiz çöker” manşeti de doğru.
Olağanüstü hıza hazır olun. Bu Osmanlı aklıdır, bir Selçuklu aklıdır.
Otuz yıldır yeni bir küresel düzenin oluşum seyrini izliyoruz. Güç kaymalarını, bazı ulusların zayıflamasını, bazılarının yükselişe geçişini, coğrafya merkezli oluşumları, ulus üstü yapıların dağılmasını, yeni güç merkezlerinin inşasını takip ediyoruz.
Adeta dünyaya diz çöktüren salgın bunu o kadar hızlandırdı ki, belki de önümüzdeki otuz yılda göreceğimiz değişimleri iki yıl içinde göreceğiz. Olağanüstü bir hıza hazırlıklı olun.
İşte Türkiye, şu an buna en hazır ülkedir. Yıllardır bu büyük dönüşüme hazırlanan ülkedir. Bu müthiş aklın öngördüğü her şey gerçek oluyor. Bu bir Selçuklu aklıdır, bir Osmanlı aklıdır. Bu kadim topraklara kök salmış bir akıldır. Cumhuriyet bu aklın taşıyıcısıdır. İşte şimdi bizi bir adım sonrasına, bir üst güce, yeniden merkez güce taşıyacak akıldır.
Türkiye’yi sağlıktan savunmaya, iç güvenlikten yeni coğrafya haritasına, Akdeniz’den Ortadoğu’nun derinliklerine taşıyan, taşıyacak akıldır. Bugün Türkiye’yi yöneten, yönlendiren, karşısında devasa cephe oluşmasına yol açan, 21. yüzyılı Türkiye’nin yükseliş yüzyılı yapan akıldır.
“Büyük Aile”nin nerede bir üyesi varsa orada olacağız.
Osmanlı emperyal bir devlet değildi. Osmanlı üç kıtaya yayılmış büyük aileyi bir araya getiren güçtü. Birinci Dünya Savaşı’nda o aile paramparça edildi, paylaşıldı, esir alındı, köleleştirildi.
Büyük aile dağıldı ama en kötüsü umutları yok edildi.
Cumhuriyet Anadolu’da bir genetiği, o hafızayı korudu.
İşte şimdi bu hafıza ve genetik harekete geçirildi. Ve üzerinde büyük bir güç inşa ediliyor.
Akdeniz’in her köşesinde olacağız. Coğrafyanın her köşesinde olacağız. Aile üyelerinin yaşadığı her yerde olacağız.
Kölelikle tarih yapılmaz.
Geleceği eski sömürgecilerine sığınarak yakalamaya çalışan her ülkenin, her ittifakın, her siyasi hareketin, her liderin mahvoluşunu izleyeceğiz.
Geleceği tarihin ve coğrafyanın dinamiklerini harekete geçirerek arayanların efsaneleştiğine, tarihi değiştirdiğine, gücü inşa ettiğine tanık olacağız.
Bırakın S. Arabistan, BAE, Mısır gibi ülkelerin rejimleri, sömürgeci efendilerine hizmet etsin. Çok yakında Türkiye’yi onların da durduramayacağı görülecektir. Kölelikle tarih yapılmaz.
İçeride en korkunç cepheler kuruldu. En yakınımızdakiler ihanet etti. Dışarıda, Osmanlı’yı parçalayıp coğrafyayı köleleştirenler büyük cepheler kurdu. İçeriden ve dışarıdan saldırılar hiç bitmedi.
“Türkiye’yi durdurma” uluslararası bir öncelik halini aldı. Onlar vurdukça Türkiye daha da güçlendi, daha da sağlamlaştı.
Bunu yapanlar şimdi Türkiye’den yardım istiyor.
Coğrafyanın hafızası, şehirlerin kalbi var. Erdoğan coğrafyanınkaderi, Büyük aileyitoplayan adamdır.
Coğrafyanın hafızası var. Şehirlerin kalbi var. Milletlerin ve ülkelerin kaderi var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de, coğrafyanın da kaderidir. Tarihi değiştiren adamdır. Büyük aileyi yeniden toplayan adamdır.
Dünyanın “merkez coğrafyası”nda, “insanlığın anavatanı”nda bir mucize gerçekleşiyor. Çok büyük bir güç yükselmesi yaşanıyor.
Türkiye ile yan yana, omuz omuza olanlar geleceğin kapılarını açacak. Karşısında duranlar tarihi ıskalayacak.
Bu gerçeğe kibirle bakanlar, küçümseyenler, alaya alanlar, ister devlet olsun ister birey, gün gün eriyecek, unutulup gidecek. Geçmiş yirmi yılda anlamayanların gelecekte de anlaması mümkün değil.
Bu yolun her yolcusu, öncüsünden destekçisine, üzerinde bu sorumluluğu ve bu ağırlığı taşıyan herkes mübarektir.
Daha yeni başladık.