İntibak Yasası tüm emeklileri etkileyecek mi?

Ali TEZEL
İntibak yasası emeklilerimizin merakla beklediği bir hak. Ama bu ihtiyacın neye dayandığını bilmek gerekiyor ki beklentinin ne derece haklı olduğu tam anlaşılabilsin.
 
2000 yılında yürürlüğe giren yasayla emekli aylığı bağlama hesabı değiştirilmiş, gösterge- katsayı sisteminden vazgeçilerek “TÜFE+Gelişme hızı” uygulaması başlamıştı. Fakat yıllar içinde bu sistemin emekli aylıklarını düşürmesinden başka bir de bu tarihten önce ve sonra emekli olanlar arasında bir adaletsizlik doğurduğu ortaya çıktı. Zira aylık bağlanmamış sigortalıların yıllık kazançları TÜFE ile ülke gelişme hızı rakamları oranında güncellenirken bağlanan emekli aylıkları sadece TÜFE oranında artırılıyordu.

Bu durum sisteme aynı oranda katkı yapmış, yani aynı yüksek, orta veya düşük matrahlarda ve aynı gün sayısına sahip iken, farklı tarih dilimlerinde emekli olmuş iki ayrı emekliden, önce emekli olanın sonra emekli olana nazaran daha düşük aylık almasına yol açmıştı.

AYLIĞI KESTİRME BAŞLADI

Emeklilerden örneğin 2000 yılında emekli olan bir emekli 2005 yılına kadar büyüme hızından faydalanamazken 2005 yılında aylığını kestirip bir ay gibi kısa bir süre çalıştıktan sonra yeniden aylık bağlattığında, daha önce yararlanamadığı 2000-2004 yılları arası büyüme hızından faydalanabiliyordu.

Aylığı kestirerek çalışıp yeniden aylık bağlatmanın bu haksızlığı önleyeceğini 27.09.2007 tarihinde o dönem yazdığım gazetedeki köşemden ve manşetten "Emekliye Süper Formül" olarak duyurunca AKP hükümeti 23.10.2007 tarihinde apar topar bir maddelik 5698 sayılı Kanun’u çıkartarak bu haksızlığın giderilmesini engelledi. 

Örneğin okurumuz Mehmet Kemertaş, 8 bin 500 günle 2000 yılı Şubat ayında emekli olmuş ve hayatı boyunca hep tavan matrahtan çalışmış ve 15175 tavan göstergeden (2000 öncesi için yüzde 64 ABO - 2000 sonrası %61 ABO ile) emekli olmuş bir sigortalı olarak bugün 1.450 lira emekli alıyor. Oysa aynı sigortalı 2000 yılında emekli olmasaydı da bugün ilk defa aylık bağlatsa 2000-2014 arasındaki büyüme hızı rakamlarında da yararlanacağından 2 bin 100 lira aylık bağlanacaktı. İşte aradaki bu kayıp 650 lira verilmeyen büyüme hızı rakamlarından kaynaklanıyor.

ZARAR AYDA 900 LİRA

AKP, büyüme hızı rakamlarının verilmemesinden kaynaklanan bu aylık farkını azaltmak amacıyla 2008'de büyüme hızı rakamlarının kazanç güncellemesindeki etkisini yüzde 30 oranına düşürmüştü. Böylelikle eski-yeni emekliler arasındaki aylık farklarını “yoksunlukta eşitleyerek” azaltmayı hedeflemiş, emekliye bir darbe daha vurmuştu. Eğer AKP 2008 yılında büyüme hızının etkisini yüzde 30'a düşürmemiş olsaydı bu emeklinin zararının da 650 lira değil, 900 lira olduğu ortaya çıkacaktı.

2000 yılı sonrası SSK emeklilerinin sorunu işte budur, intibak da bu sorunu gideren bir düzeltme olmalıdır. İntibak büyüme hızı rakamlarını emeklilere de yansıtarak bu gerçek örnekteki SSK emeklisinin aylığını zam telaffuzu bile yapmadan 900 lira yükseltecek adil işlemi gerçekleştirmek olmalıdır. Bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin önüne gitmiş ona yakın dava var ve hala gündeme alınmayı bekliyor.

2000 yılı ve sonrasında geçilen ağırlıklı basamak sisteminden kaynaklanan Bağ-Kur emeklisinin düşük aylık sorunu da Emekli Sandığı emeklilerinin sorunu da SSK'lının intibak sorunundan farklıdır. Ama onların da zamma ihtiyacı vardır o ayrı.

PANSUMAN YAPMAYIN!

İşte bir kısım basın organında "Herkese intibak geliyor" şeklinde yer alan haberlerden gerçek bir intibakın olmayacağı sadece basit bir pansumanın amaçlandığı anlaşılıyor, o da olursa. 2000 yılı öncesi emeklilerine 2013 yılında intibak adı altında bir pansuman zam yapılmıştı.


Yani emekli aylıklarında intibak ihtiyacı bir zam olarak değil, açık bir haksızlığın giderilmesi olarak anlaşılmalıdır. Bu haksızlık düzeltildiğinde zaten başka bir zam verilmeden SSK emekli aylıkları olması gereken yere çıkmış olacaktır. İntibakı herkesin ağzına birer parmak bal şeklinde zam olarak sunmak intibak gerekliliğini sulandırmaktan ve unutturmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.

MEMURİYETTEN ÇIKARILMA EMEKLİLİK HAKKINIZI ÖLDÜRMEZ

Ali Bey, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125’inci maddesine göre memurluktan çıkarılma durumuyla karşı karşıyayım. 29 yıl hizmetim var. 59 yaşındayım. Disiplin cezası verildikten sonra emekli olabilir miyim? (İsmi Saklı)
 
Sayın okurum, disiplin cezası da alsanız yaş ve süre bakımından 5434 sayılı Kanun’un aradığı şartlara sahip bulunduğunuzdan emekli aylığı bağlatabilirsiniz. Disiplin cezasına neden olan eyleminizin sonuçları ayrı, emeklilik hakkınız ayrıdır.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.