Norveç’te 22 Temmuzda 77 kişiyi katleden Anders Behring Breivik’e deli raporu verilmiş. Oh ne güzel…
“Olur, olur da bu kadar mı olur” dedirtecek türden bir olay bu!
Bu işi ancak deli yapar, akıllı insan bunu yapmaz…
77 kişiyi katletmek, trafiğin ve kalabalığın en yoğun olduğu bir zamanda kırmızı ışığı ihlal edip kıyım yapmak gibi bir şey…
Hayır!
Kırmızı ışığı ihlal sonucu insan kıyımı yapan şoför “ya delidir ya da sarhoştur” kanısına varılabilir. Ancak öncesi İslam düşmanlığı ile zirve yapmış ruh haliyle, programlı ve bilinçli bir şekilde tam teçhizatlı katliam yapmak, katliamı din adına gerçekleştirmek, aynı şey olmasa gerek…
Batı’da ihtilal yapmaya kalkışsaydı deli raporuna bir gerekçe olabilirdi…
Bu saldırının Batı’daki karşılığı “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” misali, ırkçı emperyalizmin “günah galerisine” karşılıktır…
Irkçı emperyalizm, Hıristiyanlığı “terörizmle” birlikte zikretmeyi kabullenmez!
Bu sebepten dolayı “İslam düşmanı, aşırı dinci Hıristiyan Terörü ve teröristi nasıl manipüle edebiliriz” düşüncesiyle çıkış yolu aradılar.
Çareyi teröriste “deli raporu” vermekte gördüler. Dolayısıyla terörü de “delilik” olarak nitelediler…
Yeter ki Kıta Avrupa’sının imajı bozulmasın, bir teröristi azat etmek neymiş!
Delinin haklarını bildikleri için işi deliliğe verdiler. Teröriste deliliğin dokunulmazlık zırhını giydirdiler ki “Radikal Hıristiyan Dinci” algısı oluşmasın, Batı’nın imajı bozulmasın…
Öyle ya; terörve terörist deyince “Müslüman, İslam ve Doğu” akla gelmeliydi!
Norveç’teki bu olayla Batılılar “Hıristiyan aşırı dinci, Hıristiyan terörü ve teröristi ” algısıyla karşı karşıya kaldılar. Terörizm olgusu kendileri için akis bulmuştu.
Doğrusu Batı, teröre karşı “imtiyazlı delilik” formülünü ortaya atmakla işi “deliliğe” veriyor ama; “daha deliler” çıktığında ne yapacaklarını da merak ediyorum!