Bu tür olaylara bakarken, iman gözlüğünü mü takmışız, yoksa farkında olmadan küfür gözlüğünü mü?
Öncelikle iman gözlüğünü bir gözümüze takalım, ondan sonra dünyanın ahvalini değerlendirelim.
Allah korusun küfür gözlüğü, her şeyi birbirine yabancı ve düşman gösteren ve de bir anda her tarafı karartan bir aynadır, bir bakıştır.
İman gözlüğü ise, kâinata, varlıklara ve insanlara bakışımızı ve her şeyin birbirine yardım ettiği ve birbirinin imdadına koştuğu ve koşturulduğu bir manevra meydanı olur.
Güneş her sabah varlıkları ısıtmak, aydınlatmak ve yiyeceklerimizi pişirmek için bizlere göz kırpar. Güneşi bu hizmete koşturan, bizim gücümüz olabilir mi?
Yoksa bizi bilen, bizi tanıyan, güneşi de, ayı da uygun yere yerleştiren ve o kadar uzaklıktan bizlere hizmet ettiren kim?
İşte iman gözlüğü bu!
Varlıklar arası bu duruma dikkatle bakarsak bizleri hayrete düşüren yardımlaşmaların, her şeyde cereyan ettiğini görürüz.
Konumuzla pek alakası yok gibi duruyor, fakat pek çok alakası var.
İşte, kainattaki bu zerreden güneşlere kadar cereyan eden bu yardımlaşma prensibi, insanlar arasında zaman zaman aksıyor. Nedeni de şu; dünyada insanlar İMTİHAN oluyor. İmtihanın gereği, iyinin de kötünün de mevcut olmasıdır.
Allah kötülüklere taraftar değil, fakat engellemiyor da… Engellese imtihan olmaz!
Bu noktada önemli ayrıntı şu, iyiyi de kötüyü de gönderdiği Kitap ve Peygamberlerle biz insanlara bildirmesidir, dersimize çalışmadıysak suç kimde?
Kırmızı ışıkta geçen sürücü, ben bunun suç olduğunu bilmiyordum demesi gibi bir şey bu… Biz de, madem ki O’nun kullarıyız ve yaratanımızda O, bilmiyordum bahanesine sığınamayız.
Esas meseleye dönersek, varlıklar arasında cereyan eden bu mükemmel ve insan aklını hayrete düşüren yardımlaşma ve birbirinin imdadına yetişme prensibini, maalesef bazı insanlar bozuyor. İMTİHAN ya…
İşte bu noktada biz kullar nasıl davranacağız?
Öncelikle Allah’a güveneceğiz, Allah’ın her şeyi gördüğüne, her şeye gücü yeter olduğuna inanacağız. Ebedi (sonsuz) bir cennetinin, ebedi(sonsuz) bir cehenneminin olduğuna inanacağız.
Toz kadar bir çekirdekten koskocaman bir ağacı çıkaran Allah’ın bu dünyada cereyan eden her şeyi kaydettiğini bileceğiz. Ve mahşerde, dünyada olan bütün işlerin bütün detaylarıyla ortaya konulacağını ve gerekli karşılıkların verileceğine canı gönülden inanacağız.
Dolayısıyla stres yapmayacağız, depresyona girmeyeceğiz. Mal sahibi O, her şey O’nun. Malı sahibine teslim edeceğiz, rahat edeceğiz!
Tabii ki bu arada biz de elimizden, dilimizden ve kalbimizden ne geliyorsa, meşru çizgiler içinde yapacağız, sonucu O’na bırakacağız.
Bu yerlerin hakiki sahibini bulup, tasarruf hakkını O’na bırakmayı, Allah hepimize nasip etsin!
Yine hepimize iman şuuru ve basireti versin…