Rize’deki mevcut duruma ve işleyişe itirazım var! İsyan kelimesi bizim dilimize yakışmadığı için itiraz diyorum. Rize’deki yetkili resmi zevat, vatandaşın yanlışlarını öne sürerek, yapması gereken işleri ve atılması gereken adımları atmadıklarını üzülerek gözlemliyoruz. Devletin yetkisini kullanan kurum ve kişilere herhangi bir talep iletildiği vakit, o işin düzeltilmesinden çok vatandaşın yanlışı öne çıkarılıyor.
Tabii ki vatandaşın suçu veya yanlışı vardır ve olacaktır. Zaten devletin yetkilerini kullanan kişilerin görevi, o yanlışı düzeltmektir. Ya suhuletle ya da zorla! Yetkililerin görevi sızlamak veya şikâyet etmek değil, bir şekilde o çarpıklığı yoluna koymaktır.
Bir iki örnek vereyim: Eski müftülüğün sahil tarafındaki Menderes Bulvarının kenarına genellikle arabalar park eder. Resmi ve gayri resmi herkesin geçtiği bir yol burası! Ve Rize’nin adeta boğazı gibi bir yer! Herkes mevcut durumu biliyor. Ben şahsen kendim belki beş-on defa 155’i arayıp müdahale etmelerini söyledim. Aldığım cevaplar oraya park edenlerin oranın esnafı olduğuydu. Biz de dedik ki, ben size oraya arabasını kim park yapıyor diye sormuyorum ki, niçin o kargaşa orada yaşanıyor diye soruyorum.
Zaman zaman müdahale ediliyor, arabalar kaldırılıyor, bilahare tekrar doluyor. Belki 5-10 gün sonra bir daha kaldırılıyor ve yine doluyor.
Devletin yetkili kurumları bir araya gelip bu işi çözemiyorlar mı? Gerekirse bir kişiyi orada görevlendiremiyorlar mı? Ben yetkililere akıl verecek değilim, benim işim gördüğümü ve duyduğumu yazmak, devletin işi de o işi bir şekilde düzeltmektir. Fakat heyhat!!!
Yine bir restorantın önünde Rizespor şampiyon olduğu gün gençler, tenekenin içerisinde torpil veya patlayıcı bir şey patlatıp kendilerince kutlama yapıyorlar. Fakat gel gör ki, kadınlar, çocuklar hatta büyükler bile etrafa kaçışıyor ve bu durum etrafı ciddi rahatsız ediyor. İsmini de vereyim, restoran yetkilisi Fatih Sultan KARAOSMAN polisi arıyor ve ilgileneceklerini söyleyip telefonu kapatıyorlar. Fakat gel gör ki ne gelen var ne giden!
Son olarak bir kadının öldüğü, üniversitenin birçok bölümünün bulunduğu yolda arabalar çok hızlı seyrediyor. Üniversite talebelerinin yolu olduğu için de yanlış şeyler de olabiliyor. Ora halkının verdiği bilgiler bu doğrultuda.
Vatandaşlar tedbir alınması için gerekli yerlerden netice alamayınca, kendilerince tedbir almaya çalışarak yola halat seriyorlar. Ta ki arabalar yavaşlasın diye… Fakat yetkililer halatı yoldan kaldırıyor ve de tedbir de almıyorlar. Madem yanlış görüp halatı yoldan kaldırdın, önlemini al! Ne tedbir var ne bir şey! Ne trafik levhası var, ne yavaşla işareti veya çizgisi veyahut da tümseği yok. Ve maalesef bu elim kaza meydana geliyor. Şimdi de 10-15 gün oraları kontrol edip, sonunda çekip gitmeyin! Bir daha bu ve buna benzer kazaların olmaması için özellikle o yolun sürekli kontrol altında tutulması gerekir.
Yetkililerin demesine göre vatandaş “ÇOK” yanlış yapıyorsa, devlet yetkilisi olarak seninde “ÇOK” kontrol etmen gerekiyor demektir. Devletin üstesinden gelemediği bir şey olur mu?
Demem o ki, devlet yetkilileri her hangi bir yanlışı düzeltirken, vatandaşın kusurunu öne çıkarmasın! Veyahut da kim olursa olsun insanların yanlış söz ve hareketleri, sizin ihmalinize özür teşkil etmesin! Devletin şefkat elini vatandaş sırtında hissetsin! Devlet- Vatandaş köprüsü kurulsun! Bu konuda da en önemli görev tabii ki büyüğe düşer!