Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin at binme, atıcılık-okçuluk, güreş ve yüzücülük gibi spor dalları dahi İslami prensiplere uygun yapılmalıyken, İslam Medeniyetimizin Başkentlerinden Konya’mızda icra edilen oyunların ne kadarı İslami kurallar çerçevesinde icra ediliyor?
Bari organizenin adını değişin! İSLAM ne oyundur ne oyuncak! İlkeleri bellidir! Helalleri ve haramları bellidir! Trafik kuralları nasıl insan hayatı için önemliyse İslami helal ve haramlar insanlığın huzur ve saadeti için çok daha önemlidir! Trafik kuralları insanı dünyada sakat bırakmamak ve mutlu yaşatmak içindir! Ama İslami ilkeler hem dünya ve hem de sonsuz ahiret hayatımızın cennet olması içindir!
Değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen İslami İlkelerin sahibi ve emredicisi sadece Allah’tır! Hiçbir şahıs, kurum ve otorite bu ilkelere savaş açamaz! dalga geçemez!
Peygamber Efendilerimizin diliyle ve eliyle insanlığa sunulan İslam İlkelerine karşı çıkanların, engel olanların ve dalga geçenlerin sonları hep hüsran ve perişan olmuştur!
Muazzez İslam kelimesi vakıf, dernek, siyaset, ticaret, tarikat vb. kurum ve kuruluşların önünde asla kullanılamaz! İslam istismarın her çeşidini haram kılar! İslam Kasabı, İslam Marketi, İslam Giyim Evi, İslam Hac Umre Şirketi, İslami Dayanışma Oyunları, İslam Partisi, İslam Tarikatı, İran İslam Cumhuriyeti, İslam Devleti vs. kurum ve kuruluşlarda İslam ismini kullanmak haramdır!
İslam alet değil gayedir! İslam temsilciliği haramdır! Hiçbir fert, kuruluş ve otorite İslam’ı temsil edemez! Bu İslami isimler kurum ve kuruluşlardan acilen kaldırılmalıdır!
Zira bu kurumlardaki yanlışlıklar yolsuzluklar ve büyük hatalar İslam’a mal edilir! Bu da İslam Dinimize ve sahibi Allah’ımıza en büyük iftiradır!
İslam yaşanmak için gelmiştir! aklımızı canımızı, malımızı, namusumuzu ve inancımızı vatan kalesinde korumak için gönderilmiş ilahi ilkelerdir!
Asrı Sadette kurulan Devlet İslami idi, ama ismi İslam Devleti değildi! Sonra kurulan Emevi, Abbasi, Gazneli, Göktürk, Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Cihan Devletimiz Osmanlı Devletlerinin hiçbiri İslam kelimesini devletin başında kullanmamışlardır! İslam kelimesini muhafaza etmişlerdir! Yezid gibi zalim yönetimler sebebiyle İslam’a saldırmayı önlemişlerdir!
İslam Medeniyetinin asırlarca hamallığını yapmış Başkentlerimizden Mevlana Şehri Konyamızdaki İslami Dayanışma Oyunları adıyla yapılan İslam dışı bazı spor gösterileri tüm Müslümanları üzmüştür! Hâlâ şoktayız! İslami Kıyafetlere uymayan mayolu şortlu bayanların gösterileri, danslar Fetonyahu’nun ve ekibinin Ilımlı İslam Fitnesini yaymak için organize ettiği Türkçe Olimpiyatlarındaki rezaletlerini bile geçişine üzüldük!
Hayatı İslami İlkeleri yaşamak ve yaşatmak idealiyle geçtiğine şahid olduğumuz Cumhurbaşkanımız Receb Tayyib Erdoğan ve AK İktidarımıza içimizdeki kriptolar iç suikastlarına bir yenisini daha eklediler! Ilımlı İslam Fitnesinin yeniden hortlamasına çanak tuttular!
Değerli bir yazar kardeşimizin; “İslam Dayanışma Oyunlarının İslami Dayanışma ile ne alakası var? İsrail, milyarlarca Müslümanın gözü önünde çoluk çocuk ayırt etmeksizin Müslümanları katlederken oyunda oynaştayız. İyi eğlenceler” dediği gibi mazlumlar ağlarken zalimler gülerken ve Kerbela Şehitlerimizin anıldığı bir zamanda hâlâ eğlenebiliyorsak vay halimize vay!
Fesubhanellah! Nereye gidiyoruz! Yeter artık! Sabrımızı taşıracak bu yanlışlar artık tekrar edilmesin! Sorumlular derhal görevlerinden alınmalıdır!
“İçimizdeki beyinsizlerin (kendini bilmezleri) işlediği günahlar yüzünden (ve yapmaları gerekli sorumluluklarını yapmadıklarından) dolayı bizi helak mi edeceksin?.. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin (Allah’ım).”(Araf S.) İlahi ihtarın gereği tövbe edip uyanmak için İlahi tokatı mı bekliyoruz! Peygamberlerin haddi aşarak azan isyankâr akrabalarına torpil yapmayan Allah bize mi torpil yapacak!
Sözün özü;
“Çünkü onlar, müminleri bırakıp kâfirleri kendilerine dost ediniyorlar. Onların yanında yer almakla izzet ve şeref kazanacaklarını mı umuyorlar? Onlarla dost olmakla, onların hayat tarzını, kılık kıyafetini, kültürünü taklit etmekle şeref ve onur kazanacaklarını, üstünlük elde edeceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar da yanılıyorlar! Çünkü izzet ve şeref, tamamen ve yalnızca Allah’a aittir. O hâlde, gerçek anlamda onur kazanmak isteyen, yalnızca Allah’a kul olmalıdır. Kâfirlerde onur aramak şöyle dursun, gerekirse onlarla birlikte oturmaktan bile sakınmalıdır”( Nisa S.159) İlahi Mesajı ve tüm İslami ilkeler bize izzetli olmanın açık yollarını gösteriyor! Karar biz Müslümanların, İslam’la izzet mi? İnkârla zillet mi?
“Allah’ım! Hakkı Hak bilip Hakka uymayı, batılı da batıl bilip ondan kaçınmayı hepimize nasip eyle! Ve düşmanların olan kâfir ve münafıkların hile ve tuzaklarından hepimizi koru” Amiin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.
Selâm, sevgi ve duayla...