Kabinede İki "MHP"li Bakan mı?

Ceyhun KALENDER

16 Nisan 2017 yılında yapılan halk oylamasıyla Anayasa’da yapılan değişiklik sonucunda Parlamenter Sistem yerine Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Bu süreç, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,” Cumhurbaşkanlığı Sistemini getirin mecliste oylayalım.” talebi doğrultusunda gerçekleşmişti.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte artık hükümeti oluşturabilmek için %50.1 oy oranına ihtiyaç vardı.

Sayın bahçeli kendi talebi doğrultusunda oluşan yeni sisteme ve bu çerçevede oluşan Cumhur İttifakına kayıtsız şartsız destek verdi, vermeye de devam ediyor.

Sayın Bahçeli bu desteğini, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle terör odaklarının çeşitlenmesi, Türkiye’nin bir beka sorunuyla karşı karşıya olması ve dış güçlerin de desteğiyle terör örgütlerinin çevremizi kuşatması sonucunda ortaya çıkan bir gereklilik şeklinde açıklıyordu.

Ayrıca Ortadoğu’da BOP projesinin hayata geçirilmesi, sınırların değiştirilmesi ve bu tehlikenin kapımıza dayanması böyle bir dayanışma ve birlikteliğin dayanağı olarak alınıyordu.

Birçok yönünü ayrıntılarıyla bilemediğimiz bütün bu kaygılar,  gerçekçi ve gerekli olduğu gerekçesiyle ülkemizde önemli bir çevre tarafından da kabul gördü.

Ancak dışarıya karşı verilmeye çalışılan bu mesaj ve bu çerçevede ortaya çıkan yeni oluşumun içeride aynı derecede kuşatıcı olduğunu söylememiz pek mümkün olmadı.

Özellikle ülkücülerin yeni sistem içerisinde farklı söylem ve oluşumlarla kendilerini ifade etmeleri bu birlikteliğin sıkıntılı yönleriydi.

Ayrıca Sayın Bahçeli’nin “beka” diyerek kayıtsız şartsız destek verdiği ittifaktan bir bakanlık, bir atama veya kendi tabanı için de hiçbir beklentisi olmamıştı.

Bu yaklaşım son derece anlaşılabilir bir durumdu. Çünkü ülkenin “beka” sorunu vardı. Sayın Bahçeli bütün ülkücüleri, kurum ve kuruluşları da bu hassasiyet doğrultusunda hareket etmeye davet etti. Hatta farklı bir ses çıktığında da en ağır dille azarladı ya da ihraç etti.

Ancak ittifakı sayın Bahçeli’ye borçlu olanlar, bu hassasiyete ne kadar dikkat ediyorlardı acaba? “Ülkemiz bir “beka” sorunu yaşıyor, bu sebeple ayrım yapmadan bütün milletimizi kuşatalım, herkese hak ettiğini verelim, makam mevki peşinde koşmayalım, ihale kapma derdinde olmayalım mı diyorlardı? Hayır… Tam tersi, Sayın Bahçeli’nin bu kayıtsız şartsız desteği suistimal ediliyordu ve bir fırsata dönüştürülüyordu.

Bir sendika desteğiyle Milli Eğitimdeki atamalardan üniversitelerdeki yükselmelere kadar eğitim camiasını kuşatma altına aldılar, İhalelerden arsa ve arazi rantına kadar birçok alanda inanılmaz bir aç gözlülükle bütün köşeleri kapma, ele geçirme gayreti içine girdiler.

Bütün bu olanlardan sonra tabandan bir ses yükseldi: Yeter… Artık ülkenin bütün kaynakları, bütün makamları ülkenin vatandaşlarına aittir.

Tabandaki bu haklı talep birçok yetkili mercide de karşılık buldu. Artık oluşacak yeni kabinede Milli Eğitim Bakanlığı ve içişleri bakanlığı MHP’de olmalı…

Bu talep asla bir mevki-makam paylaşımı değildir. Amaç özellikle bir sendikanın iş bilmez ve şımarık tutumu sonucunda Milli Eğitimi içine düştüğü çıkmazdan kurtarmaktır.

Bu değişimle Milli Eğitimdeki liyakatsizliğe, kalitesizliğe, adam kayırmacılığa son verilecek, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız akıl ve bilimin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yetiştirilecektir.

Yorum Yap
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.