İnsanoğlunun en çaresiz ve en zavallı olduğu zamanın, kaderinin belirlendiği anla o kaderin gerçekleştiği an arasında geçen zaman olduğuna inanırım.
Sizin için bir karar verilir ama o karar uygulanıncaya kadar siz gelecekten habersiz yaşarsınız.
New York’taki İkiz Kulelerin vurulmasını emredip binlerce masum insanın ölümüne yol açan Usame bin Ladin’in akıbeti dört yıl önce Guantanamo’da bir adamın konuşmasıyla belirlendi.
Adam, Ladin’in çok güvendiği “kuryesinin” kod ismini vermişti.
Amerikalı istihbaratçılar önce o “kod isminin” sahibini aradılar.
Bu epey uzun sürdü.
Sonra onun asıl ismini buldular.
Daha sonra o “kuryenin” peşine düştüler.
İzini keşfettiler.
İzlediler.
Bu “fakir” genç adamın kardeşiyle birlikte Pakistan’ın Abodabad kentinde bir milyon dolarlık bir malikanede yaşadığını öğrendiler.
Kalın ve yüksek duvarlarla çevrili malikanenin telefonu ve interneti yoktu, içerde yaşayanlar çöplerini malikanenin içinde yakıyorlardı.
Orada “önemli” birinin yaşadığına hükmettiler.
Geçtiğimiz ağustos ayında o “önemli” birinin Usame bin Ladin olabileceğini düşünmeye başladılar.
Mart ayında bundan emin oldular.
Mart ayından nisan ayının sonuna kadar Amerikan Başkanı “güvenlik danışmanlarıyla” bu konuda beş ayrı toplantı yaptı.
Nisanın sonunda baskın kararı verdi.