Aylardan Ağustos, günlerden Cuma;
Gün doğmadan önce iklim-i Rum’a;
İmanlı ordumuz geçti hücuma…
Yeni bir şevk ile gürledi gökler, YA ALLAH BİSMİLLAH-ALLAH’Ü EKBER!..
Evet, Ağustos zaferlerimizin en belirgin 7'tane zaferi hafızalarınızda tazeleme, zafer ayımızı önemini vurgulamaya yetecektir. Bu ay içinde yapılan en belirgin 7(yedi) önemli fetihimizi iyi kavrayalım: 1-) Başkumandan Meydan Muharebesi: 26 Ağustos'ta başlayan Türk taarruzu, Müstevli Yunan ordusunun büyük kısmını kuşatıp 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar yakınlarında yok etti. 9 Eylül'de ordumuz, İzmir'de idi. Yüzde yüz başarılı bu sürpriz taarruzun planlarını Fevzi Çakmak Paşa yaptı, Başkumandan Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa icra edip nihâî zaferi kazandı. (Ruhları şâd olsun) İstiklâl savaşımız fiilen sona erdi. Yahyâ Kemâl'in İslâm'ın son ordusu dediği ordumuz İzmir'i, Bursa'yı, İstanbul'u, Edirne'yi geri aldı... 2-) Vâdisseyl: 4 Ağustos 1578... Fas kuzeyinde Vâdisseyl' deyiz. Osmanlı'nın Cezayir bahriye beylerbeyisi (orami- ral) Gazi Ramazan Paşa, 80.000 asker ve 360 toptan oluşan İspanyol ve Fas tümenleriyle destekli Portekiz ordusunu, 30.000 Türk ve 30.000 Arap'tan ibaret ordusuyla yok etti. 16. asrın en büyük zaferlerinden birini kazandı. Yardımcı İtalyan, Papalık, Alman, Fransız birlikleri, Portekiz kralı dahil, muharebe meydanında kaldı. 360 top ve hazine, Osmanlı'nın eline geçti. Atlas Okyanusu kıyısında bekleyen Sinan Reis'in filosu, bir kaç saat sonra İspanyol-Portekiz armadasını bozdu. Fas sultanlığı, Siyah Afrika'ya derinlemesine giren topraklarıyle, Osmanlı himayesine geçti. Kuzey Afrika, Endülüs'e dönmekten, İspanya ve Portekiz sömürgesi olup Latin Afrika haline gelmekten kurtuldu. 3-) Mohaç: 29 Ağustos 1526... Mercidâbık'tan 10 yıl, 6 gün sonra... Yavuz Sultan Selim'in oğlu Kanûnî Sultan Süleyman, Macaristan güneyinde Mohaç sahrâsındadır. 2 saat içinde Macaristan ordusunu krallarıyla beraber yok etti. Bugünki sınırlarının dört misli olan büyük Macaristan Krallığı, tarihe karıştı. (Dün İmanla-kur’anla-kardeşlikte bu güçteydik, ama ya bugün!..) 11 Eylül'de Macaristan Fâtihi Sultan Süleyman, Osmanlı'nın Budin dediği Budapeşte'ye hiç bir karşı koyma olmaksızın girdi. Macaristan krallarının sarayında tebrik kabûl etti. 4-) Mercidâbık: 24 Ağustos 1516... Çaldıran'dan tam 2 yıl, 2 gün sonra büyük cihangir Yavuz Sultan Selim'in kazan¬dığı zafer... Çaldıran'da Diyar-1 Acem'e baş eğdirdikten sonra sıra Diyâr-ı Arab'a gelmişti. Bu da gerçekte bir kardeş savaşıdır. Aynı dili konuşan, aynı mezhepten iki ordu arasında geçti. Ancak bugünki Türkiye'nin doğu illerinden sonra Çukurova, Hatay ve bütün Güneydoğu Anadolu'dan başka Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün'ü tek vuruşta Osmanlı'ya kazandırdı. (Dün İmanla-kur’anla-kardeşlikte bu güçteydik, ama ya bugün!..) Memlûk Sultânı muharebe meydanında öldü. Abbâsî Halîfesi esir düştü. Hemen Haleb'e giren Yavuz Sultan Selim, kendisini halîfe ilân ettirdi. Hilâfet-i İslâmiyye, Abbâsîler'den Osmanoğulları'na geçti. 5-) Çaldıran: 23 Ağustos 1514... Uzun Hasan'ın bütün mi¬rasını ele geçiren torunu (kızının oğlu) Şah İsmail, üstelik yeni bir din iddia ederek, Osmanlı'yı Rumeli'ne atıp Anadolu'yu ele geçirmek iddiasıyla ortaya çıktı. Şiî İsnâ- Aşerî yaptığı yiğit Türkmenler'i, Anadolu'yu kana buladı.(İşte bugün Esadı destekleyen İranın ruhu Şah İsmail ruhudur işte!..) 6-) Otlukbeli: 11 Ağustos 1473... Erzincan yakınlarında geçti. Gerçi aynı dili konuşan, aynı mezhepten iki devletin vuruştuğu tam bir kardeş muharebesidir. Ancak İran, Irak, Güney Kafkasya ve Doğu Anadolu'ya hâkim Türkmen hâkanı Sultan Uzun Hasan, 25 Avrupa devletinin koalisyonu ile uzun bir savaşa giren ve cihan devletinin temellerini atmaya kesin kararlı Fâtih Sultan Mehmed'i, Anadolu'yu ele geçirip Rumeli'ne sürmek için, Avrupalı müttefikleriyle anlaşmıştı. Fâtih, Akkoyunlular'ı Fırat- Toroslar çizgisinin doğusuna uzaklaştırdı. Otlukbeli'nde top'un yalnız kuşatma silâhı değil, meydan muharebesinde de birinci derecede silâh olduğunu gösterdi. Uzun Hasan, vârisi olduğunu iddia ettiği Timur'un başarısını gösteremedi. Osmanlı şevketini kıramadı.
7-) Malazgirt: 26 Ağustos 1071... Türk hâkanı Selçukoğlu Sultan Alp Arslan, Bizans ordusunu yok ediyor. Bizans imparatorluğu Anadolu, Balkanlar ve Güney İtalya'ya hâkim en kudretli ve en medenî Hıristiyan devleti... 3 yıl sonra, 1074'te, taht şehri İznik olmak üzere işte bugün üzerinde yaşadığımız bu cennet ülke, Türkiye Devleti kuruldu. Ordusuz kalan Bizans, Anadolu'yu savunamadı. Alp Arslan'ın yeğeni Anadolu Fâtihi Birinci Sultan Süleyman-Şâh, İznik'te Türkiye tahtına oturdu. Türkiye'mizin ilk devlet başkanı oldu. (Dün İmanla-kur’anla-kardeşlikte bu güçteydik, bu ihlasla atılan temellerle bu cennet ülkemi kurduk ama ya bugün!..) Bizans'ın Anatolia'sı, öylesine Anadolu'ya dönüştü ki, 1090'lı yıllarda artık bu Selçuklu devletine Avrupa'da Turchia denmeye başlandı, bizim Türkiye dememiz daha sonradır. Artık böylesine olayın tarih içindeki önemini belirtmeye kalkışmak fuzûlîdir. Malazgirt'in tabiî neticesi olarak, Türkleri Anadolu'dan, Üsküdar'dan atmak için Haçlı Seferleri oluştu.Her seferinde ağızlarının payını aldılar!.. Ancak Osmanlı Cihan Devletinin uzak temelleri bir defa atılmıştı. Asırlar süren birleşik Avrupa'nın Haçlı seferleri, bu temelleri tahrib edemedi... Çünkü, temelleri Kur’anla ve ihlâsla atılan bu ülkeyi yıkmaya çalışmak, bindiği dalı kesmek kadar abesle iştigaldır sanırım ama, gafiller ve hainlerin bunun farkında değiller halâ!..
Bütün bunları rağmen dünün şanlı ecdadlarının torunlarının durumu ne bugün!..
Yine tüm düşman ve düşman olup da dost gözüken bukalemun ülkelerin dün ASALA, bugün PKK ve bunlara şerefsizce destek veren yurt için ve yurt dışı düşmanlarımız ile Türk devletini temelden sarsma olaylarını dikkate alalım ve tarihten aldığımız güçle ve aynı kararlılıkla bunların köküne kireç döküp, kibrit çakalım!.
“Su uyu-düşman uyumaz!.” Ata sözünden hareketle her zaman uyanık ve tayakkuzda olarak dostlarımıza karşı yürekten dost ama düşmanlarımıza karşı her zaman ordumuz-emniyet güçlerimiz ile bileğimiz güçlü ve her zaman kılıcımız keskin olmalıdır ve bugünden sonra olacaktır da; unutmayalım ki, tavizin sonu iflastır!..
Bu ruh ve anlayış içinde 30 Ağustos Zafer Bayramımızı bu cennet ülke miz için kanlarını oluk oluk akıtan şehit ve gazilerimizin manevi huzurunda içtenlikle kutlar, geleceğe hayırlı imzalarla mührümüzü vurmamızı yüce Rabbim bu asil millete, olmadı evlâtlarımıza, yine olmadı torunlarımıza nasip etsin diyorum.
Bu asil milletin sloganı dün buydu, bugün de şudur ki bütün hainler ve köstebekler iyi duyup çatlasınlar!..
MEFKÜREMİZ GÖKLERDEN DALGALANAN BİR SANCAK,
ALLAH’IN HUZURUNDA, EĞİLİRİZ BİZ ANCAK!..(İşte Anadolu halkının ruhu, beyni ve tek ideali budur!..)
Milletimizi Rabbinin huzurundan çekip çıkarmaya çalışan, ruhu ateis olup, laik ruhlulara ithaf olunur!.
HÜRRİYET ve BAĞIMSIZLIĞIMIZIN ölmez abidesi, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ kutlu olsun. Rabbim bu mlletin gözbebeği KAHRAMAN ORDUMUZU, hak ve hakikat yolunda, Allah-Peygamber-Kur’an yolunda dostlarına karşı sığınacak liman, düşmanlarına karşı kasırga eylesin. Ordumuz içinde kendini saklayacak kadar uyanık imansız-ateist komuta heyetini barındırmasın. Ordumuzu imanlı komutanlarla idare ve güzelim Türkiye Cumhuriyeti devletimizi de mangal gibi imana sahip devlet başkanı ve başbakanlarla idare eylesin.(amin)
Saygılarımla…